-8-

93 19 0
                                    

Sabah gözlerimi zorlanarak açtım. Çok fazla üşüyordum ve üzerimdeki yorgan bunu engellemiyordu. Yine de yatağımdan kalktım ve evin içinde gezinmeye başladım. Salondaki büyük koltukta uyuyakalmış olan Ralph'i görünce ne kadar iyi bir arkadaşa sahip olduğumu düşündüm. Yine de onu uyandırmalıydım. Bugün annemin bir not bırakıp bırakmadığına bakacaktık. Sağ elimle yavaşça omuzunu ittirdim. Kıpırdamamıştı bile. Yanına oturdum ve iki elimle omuzunu daha sert bir şekilde ittirdim. Ani bir hareketle bana sarıldı. "Ralph, nefes alamıyorum. Oyuncak ayının yerinde olmak istemezdim. Ralph!"

Gözlerini hafifçe araladı. Sonra bir an şaşırmış görünüp gözlerini iyice açtı ve "Dina!" dedi. "Beni görünce böyle bir tepki vereceğini düşünmemiştim." Sol elini alnımın üzerine koydu. "Senin ateşin var. Yanıyorsun. İyiki sana sarılmışım. Yoksa fark etmeyecektik. Hadi hazırlan hastaneye gidiyoruz." der demez beni sürüklemeye başlamıştı. Banyonun önünde durdu. "Şimdi soğuk suyla duş alıyorsun. Ben de ateş düşürücü var mı diye bakıyorum. Tamam mı?" Arkasını dönüp gitmeye hazırlanıyordu ki onu durdurdum. "Ralph, ben iyiyim. Bence sen üşümüşsün. Hava çok soğuk. Ben donuyorum, nasıl soğuk suyla duş alabilirim?" Arkasını döndü ve beni banyoya itti. "Haklısın galiba. En azından soğuk suyla yüzünü yıka. Benim de içim rahat etsin." dedi ve suyu açtı. Beklemediğin bir anda soğuk suyu üzerime attı. "Sen duş almazsan biz de su savaşı yaparız."

Yaklaşık yarım saat sonra ikimiz de sırılsıklamdık. İki kalın havluya kendimizi sardıktan sonra üstümüzü değiştirdik. Saçlarımı kuruttuktan sonra Ralph ateşimin düştüğünü ama dinlenmem geektiğini söyledi. Bir ateş düşürücü aldıktan sonra yatağıma yattım. Ralph de eğer çok üşürsem ona haber vermemi ve üzerimi örtmememi söyledikten sonra odamdan çıktı ve kapıyı kilitledi. Galiba odamdan çıkmamı istemiyor.

Uyandığımda odamın kapısı açıktı ve ben çok iyi hissediyordum. Bir anda yoğun gürültüyle ufak bir çığlık attım. Tüm arkadaşlarım buradaydı ve ortalarında bir pasta vardı. Kendi doğum günümü unutmuştum. Sadece iki gün önce annemi kaybetmiştim ve şimdi doğum günümü kutlayamazdım. Herkes benim şaşkın yüz ifademe bakarken gülümsüyordu. Monica kolumdan tutarak pastanın yanına getirdi. "En azından bir dilek dile. Hasta olduğunu biliyoruz." Mumları üflerken herkes alkışlamaya başlamıştı. Ben bir dilek tutmamıştım. Gözlerimi ayırmadan sehpanın üzerindeki beyaz zarfa bakıyordum. Hızlıca elime aldım ve okumaya başladım.

Canım kızım,

Sen benim için çok değerlisin. Yıllarca yüzüne baka baka yalan söyledim. Beni affet, lütfen. Bunları okuduğuna göre, artık hayatından çıkmışım demektir. Her şeyi itiraf edeceğim. Yıllarca omuzlarımda taşıdığım yük, bana fazla ağır geldiği için kendimi boşluğa bırakmayı tercih ediyorum. Tüm bunları öğrenmek senin için zor olabilir ama bilmek hakkın.

16 yıl önce, ben Edward Kernick ile evliydim, kızım. Ailelerimiz bunun iyi bir evlilik olacağını düşündükleri için evlenmek zorunda kalmıştık. Önemli bir çocuk esirgeme yurdunun müdürüydü. Hatta ailelerimizin ısrarları yüzünden, sevgili baban Simon Deimos'un evlilik teklifine 'hayır' demek zorunda kalmıştım. Yine de her zaman beni sevdiğini ve her ihtiyacım olduğunda yanımda olacağını biliyordum. İki tane bebeğim olmuştu. Birbirinin aynısı ikiz bebekler. Edward hastaneye bile gelmemişti. Hep Simon vardı yanımda. İsimlerini koymuştuk minik bebeklerin: Clara ve Lisa.

Bu şirin bebeklerle 1,5 yıl boyunca zaman geçirdim. Babaları her zaman çocuk esirgeme yurdunda oluyordu. Zaten severek evlenmedğimiz için birbirimizle fazla ilgilenmezdik. Bir gün parkta yürümeye çıkmıştık. Lisa henüz yürüyemiyordu ancak Clara yürümeye başlamıştı. Dönüş yolunda Lisa'yı bebek arabasına bindirdikten sonra arkamı döndüğümde Clara yoktu. Korna sesleri ve minik cansız bir beden... Aylarca terapi gördüm ve psikoloğum tek çözümün yeni bir çocuk olduğunu söyledi. Edward'la aramız açık olduğundan bu mümkün değildi, o da çözümü bir çocuğu evlatlık edinmede buldu. Sonra evimize yeni bir prenses geldi. Lisa ile sen, çok iyi anlaşmıştınız. Edward ve ben seni Clara'nın yerine koyuyorduk, öyle ki sen, çocuk esirgeme yurduna nasıl geldiği belli olmayan bir kız çocuğu olduğun için seni nüfusumuza aldırmıştık. Resmi olarak bizim kızımızdın.

Edward ve benim kavgalarımız arttığı için boşanmaya karar vermiştik. Mahkeme seni benimle, Lisa'yı ise babasıyla bıraktı. Edward ile görüşmeme kararı aldık. Ben de baban Simon Deimos ile evlendim. Baban senin benim kızım olduğunu sanıyor. Fakat kan bağı olmadan da aile olduk biz, değil mi?

Seni çok seviyorum kızım. Lütfen daha önce söylemediğim için affet beni.

Gözlerimden akan yaşları durduramayıp bağırarak ağlamaya başladım. Ralph elimdeki kağıdı alıp tekrar tekrar okudu. Herkesi dışarı çıkardı ve uzun süre konuştuktan sonra kendimi uykunun kollarına bıraktım.

Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin