-24-

49 11 0
                                    


"Yeter! Ben hasta bir insanım."

"Gören de kötürüm kaldın sanar Dina. Hem ilaçların ve psikolojinin etkisiyle geçebileceğini de biliyorsun. Bildiğim kadarıyla sesi de uzun zamandır duymuyorsun." dedi Monica isyanım üzerine.

Jane de onu desteklercesine konuştu. "Alt tarafı kıyafet alacağız. 1-2 tane elbise denediysen ne olmuş?"

İkisi de bu akşam Andre'nin bizi ortağıyla tanıştıracağı yemek için çok heyecanlıydı ve bu yüzden alışverişe çıkmıştık. Alışveriş yapmaktan nefret ediyordum. Bu yüzden belki ikna olurlar umudu ile son kez sordum. "Tam olarak 7 elbise denedim. Üstümdekini alsak ve gitsek olmaz mı?"

"Hayır!" İkisinin aynı anda verdiği bu cevaba yüzümü buruşturdum. İkisi de elbiselerini almıştı. Hem de ilk denedikleri elbiseyi almışlardı! Neden sadece ben eziyet çekiyordum ki?

"Monica, şu elbise çok güzel değil mi? Bence onu alıp çıkalım buradan." Monica gösterdiğim elbiseye doğru koşarken ben de üstümdekini çıkardım. Sıraladıkları elbiselerden bir diğerini giyerken kendi kendime söyleniyordum.

Bu elbise açık yeşildi ve dizimin üstüne kadar düz bir şekilde iniyordu. Fazla gösterişli değildi ve gerçekten şirindi. Kabinden çıktığımda Monica elime yeni elbiseler tutuştururken Jane elbiseyi yorumluyordu. "Bence fazla sade bu elbise. İyi yönü gözlerinin renginde olması. Bence başka bir tane dene."

Monica da buna benzer şeyler söylerken elimdeki elbiseleri görevli kıza verdim ve "Hayır. Bu elbiseyi alıyorum." dedim. Sesim sakin çıkmıştı fakat ikisi de duymuştu. Bir süre sessiz kaldıktan sonra ikisi birden yüksek sesle konuşmaya başlayınca görevli kız korkmuş olacak ki birkaç adım geriledi. Onların bu hâllerine alıştığım için benim açımdan sorun yoktu. Kabine geri girip elbiseyi çıkardım. Monica'nın "Diğer elbiseleri de deneseydin en azından!" diye bağırdığını duyunca elbisemi seçtiğim için gelen zaferle gülümsedim.

Gülümsemem Jane'in sesini duyuncaya kadar yüzümde kaldı. "Dina çabuk ol, daha kuaföre gideceğiz." Gözlerim kocaman açılırken kabinden dışarı fırladım ve bağırdım. "Ben gelmesem olmaz mı?"

"Hayır!" Yine aynı anda verdikleri cevapla ağlayacak duruma gelmiştim. "Tamam öyleyse hemen gidelim, çabuk bitsin."

Kuaföre Argos, Ralph ve Carlos da bizimle gelmişti. Robin ise Andre ile şirketteydi. Ralph aynanın karşısındaki koltuklardan birine oturup kendi etrafında bir tur döndükten sonra "Acaba fön çektirsem mi saçlarıma? Hiç düz gördünüz mü saçlarımı? Gerçekten çok komik oluyor." Ralph'in saçları açık bir kahverengiydi ve kıvırcıktı. Sağ elimle saçlarını karıştırırken "Buraya senin için gelmedik." dedim.

Monica koltuklardan birine oturarak "Ben örülmesini istiyorum. Jane'e de maşa yapılsın." Jane gülümsedikten sonra Monica'nın yanındaki koltuğa oturdu. "Dina'nın saçlarını kestirmek istiyoruz." dedi Jane. Ağzım şaşkınlıkla aralanırken saçlarımı sağ omzumun üstüne topladım ve ellerimle tuttum. "Asla olmaz! Siz önceden mi konuştunuz bunları? İzin vermiyorum! Hatta bir şey yapılmasını istemiyorum saçlarıma." dedim bir nefeste.

"Kahkül veya perçem olsa güzel olmaz mı?" dedi Monica bu kez. "Hayır!" dedim geriye doğru adım atarken. Saçlarım belime geliyordu ve bu şekilde olmasını seviyordum. "Argos, bir şey söyle kardeşine!" dedim Monica üzerime doğru gelirken. Birkaç adımda Argos'un arkasına geçerken kuaförün kıkırtısını işittim. Gözlerimi etrafımda gezdirdiğimde Jane ve Monica'nın kahkahalarla güldüğünü, Argos'un gülmemek için dudaklarını ısırdığını ve Ralph'in bana doğru geldiğini gördüm.

"Monica, belki de senin saçlarını kestirmeliyiz. Kırıkların artmış gibi görünüyor." dedi Argos neşeli bir sesle. Monica birkaç adım geri giderken ben de gülmeye başlamıştım. Ralph yanıma gelip kolunu omzuma atarken "Bence de saçlarını kestirmeliyiz. Böyle çok çirkin oluyorsun." dedi ve ardından eliyle saçlarımı karıştırdı. Sinirlenmiş gibi yaparken Ralph'in "İntikam!" diye bağırarak uzaklaştığını gördüm. Bu daha da çok gülmeme neden oldu.

Onlar yanımda olduğunda gerçekten eğleniyordum.

***

"Birazdan gelecektir. Lütfen biraz daha bekleyin." Andre'nin garsonlara söylediği sözler üzerine bakışlarımı bıkkınca çevremde gezdirdim. Saçlarıma hiçbir şey yaptırmamıştım ve elbiseyi giyip gelmiştim. Jane ve Monica benim aksime makyaj yapmışlardı. Argos, Robin ve Carlos siyah takım elbise giyerken, Ralph sarı bir takım elbise giymişti. Saçları normalde olduğundan daha düzgün durduğundan eğilip saçlarını karıştırdım. "Böyle daha güzel duruyor." Ralph gözlerini kısıp elini kaldırdığında geriye doğru eğildim. Eli havada kalırken "Daha sonra alacağım intikamımı." dedi. Bu hareketi beni gülümsetirken, Ralph'in saçlarına bir el daha daldı. "Saçlarını düzgün görmeye alışık değilim." dedi Argos da gülümserken. Ralph "İkinize de ödeteceğim!" diyerek bize doğru eğildi. Bir şey yapacağını düşünsem de öne doğru eğilerek başını masaya koydu. "Ama sonra. Çünkü şu an yorgunum ve acıktım. Gerçekten, bu adam ne zaman gelecek?"

Hepimiz masaya oturmuştuk ve yaklaşık yarım saattir bekliyorduk. Ben de oflayıp başımı masaya koydum. Gerçekten çok sıkılmıştım. Birinin saçlarımla oynadığını hissetsem de aldırmadım. "Dina, saçların kulağımı kaşındırıyor." Ralph'in sesi ile Argos'un kahkahasını duyduk. Yine de başımı kaldırmak istememiştim. "Argos, saçlarımı Ralph'in kafasından uzak tutar mısın?" Argos'un kahkahası daha da büyürken tek eliyle tüm saçlarımı geriye attı. "Teşekkürler." diye mırıldanırken uykumun gelmiş olduğunu fark ettim. Uyumamak için başımı kaldırdığımda Andre'nin ayağa kalkmış olduğunu gördüm.

"Beni dinleyebilir misiniz?" diye seslendikten sonra hepimizin bakışları ona döndü. "Ortağım biraz geç kalmış olabilir. Üzgünüm bunu düşünmeliydim. O her defasında geç kalır, yani.."

"Selam millet!" Başımı içeri aniden giren kişiye çevirdim. Oldukça... tuhaf görünüyordu. Saçlarının ön kısmı diğer yerlerine göre daha uzundu ve uçları mordu. Yeşil çerçeveli bir gözlük takmıştı ve fazla renkli duruyordu. 

"Ben Gary." diyerek herkesle el sıkışmaya başladı. O kadar hızlıydı ki onu takip edemiyordum. Beni atlayarak geçtiğinde kaşlarımı çattım. Görünmeyecek kadar küçük değildim ki!

Ben hariç herkesle tanıştıktan sonra Andre'nin karşısına, yani benim yanıma oturdu. Ralph karşımda, Argos ise diğer yanımdaydı. "Ben Dina." dedim elimi uzatıp gülümserken. O da bana dönüp gülümsedikten sonra "Biliyorum." dedi. Bunu diyeceğini düşünmediğimden kaşlarımı çattım. "Nereden biliyorsunuz?" Argos ve Ralph de benim gibi kaşlarını çatmıştı. Ralph'in öfkelendiğini görebiliyordum. "Aslında tanışıyoruz. Sadece sen adımı bilmiyordun. Sana büyük yardımlarım oldu. Umarım Andre ile hemen konuşursun çünkü başka birini kız kardeşi sanıyor."

Tanışmak? Gary ile? Gary bize yardım mı etmişti? Gary... Gary... G... Notlar?

"Sen, gizemli şahıs mısın?" 

Büyük bir kahkaha attıktan sonra bana döndü. "Bu lakabı sevdim."

Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin