-10-

74 16 0
                                    

Raph ile Monica ve Argos'un yanına gittik. Beklenti dolu gözlerle onlara baktım. Monica tedirgin görünüyordu, Argos ise ifadesizdi. Monica "Aileni bulmana yardım ediyoruz." dedi. Gülümsedim. Argos kaşlarını çatıp Monica'ya baktı. "Hayır. Aileni gördüğünde karşılaşacağın muhtemelen büyük bir hayal kırıklığı olacak. Ben bilerek seni bu duruma sokamam. Yardım etmiyorum." Monica yalvarırmış gibi ona baktı. "Argos, seni anlıyorum ama Dina ailesini bulmak istiyorsa, arkadaşları olarak bizim ona yardım etmemiz ve destek olmamız gerekir. Değil mi?" Monica Ralph'e döndü. Ralph hafifçe gülümsedikten sonra Argos'a döndü. "Bence Argos olmadan da ailesini bulabiliriz." Dirseğimi hafifçe karnına geçirdim. "Tabi, Dina istiyorsa yardım etmeli. Arkadaşı olarak." Argos, Ralph'e doğru bir adım attı. "Kız kardeşimin güvende olduğuna emin olmak için yardım edeceğim. Ve sen de bu imalarını bırakacaksın." Ralph Argos'a bir adım yaklaştı. Aralarındaki boşluk azalmıştı ve bu beni korkutuyodu. "Bana emir veremezsin." Bir an için Monica ile birbirimize baktık. Ardından Monica Argos'u, ben ise Ralph'i çekiştirmeye başladık. Sonunda olası bir kavganın önüne geçmiştik. Argos, hızlıca bize döndü. "Benim biraz işim var. Birazdan dönerim." Hızlı hareketlerle odadan çıktı.

Monica bize döndü. "O da çocuk esirgeme kurumundan evlatlık edinildiği için bu konularda hassas. Size anlatmam doğru olur mu bilmiyorum ama şu durumda bilmeniz gerek. Birkaç yıl önce Argos'un onu çocuk esirgeme kurumuna bırakan ailesi eğer onlara belli bir ücret ödemezsek Argos'u alacaklarını söylediler. Böyle bi şey yapmaları sadece mahkeme ile mümkün olabilir ancak ailem Argos'un rahatsız olmaması için ücreti verdi. Ailem onlarla görüşmelerine izin verebileceklerini söylediğinde Argos, onların yüzünü bile görmek istemediğini söyledi. Bence haklı da. Kim para için çocuğunu bırakır ki?" Argos'un ifadesiz yüzünü düşündüm. Belki de içinde yanan ateşi dumanı örtüyordu. Acısını saklıyordu.

Kapının açılmasıyla hepimiz o tarafa baktık. İlk önce Argos girdi içeri. Elindeki yedek anahtarı masanın üzerine koydu. Hemen ardından içeri mavi gözlü biraz kilolu bir çocuk girdi. Elinde bir laptop vardı. Elini tedirginlikle sarı saçlarının arasından geçirdikten sonra odayı incelemeye başladı. Gözleri Monica'yı bulduğunda bir süre orada kilitli kaldı. Kendini toplamak istermiş gibi birkaç kez gözlerini kırptı ve Argos'a döndü. Argos bize döndü. "Bu Carlos, benim arkadaşım. Bize yardım edebileceğini düşündüm." Argos nefesini sesli bir şekilde verdikten sonra Monica'ya döndü. "Kız kardeşim Monica." Monica gülümsedikten sonra dikkatle Argos'a baktı. Ne düşündüğünü anlamaya çalışır gibiydi. Argos devam etti. "Arkadaşım Dina ve onun arkadaşı Ralph." Carlos hepimize gülümsedikten sonra konuşmaya başladı. Neşeli bir sesi vardı. "Lİsa'nın sosyal medya hesaplarını buldum. Yaşadığı yere arabayla 1 günlük yolculukla varabiliriz. Uçakla da gidebilirsiniz tabi." Monica ayağa kalktı. "Uçak olmaz! Yani uçaklar tehlikelidir, onun yerine arabayla yolculuk yapmak daha iyi olur." Carlos Monica'ya bakarak devam etti. "Bana göre de uçakla gitmek fazla iyi bir fikir değil. Eğer yardımım olacaksa ben de gelirim. İki araba halinde gideriz. Sıkışık bir şekilde gitmek istemezseniz tabi. Yoksa Argos'un arabası da yeterli olacaktır." Argos'a döndüm. "Senin bir araban mı var? Ehliyetin vardır umarım." Argos gülümsedi. "Dina, ben senden 2 yaş büyüğüm. Yani 18 yaşındayım. Ehliyetim var." Argos'un Ralph'e baktığını gördüm. "Ralph de araba kullanabiliyor. Ehliyeti henüz yok ama sürüşü iyi olmasa onunla tanışamazdım." Monica anlamamış bakışlarla bize bakarken Ralph'e döndüm. Söylediğim cümle hem doğruydu, hem yanlıştı. Ralph'i ilk gördüğümde fazla hız yapmamış olsaydı bana çarpma tehlikesi geçirmeyecekti. Ama tam zamanında frene basmasaydı, onunla tanışamadan ölmüş olacaktım. Belki de ölmüş olsaydım, annem benim yüzümden yaşadığı baskıyı unutur ve şu an yaşıyor olurdu. Etrafımdaki bu insanlar benim için sonucunun ne olacağını bile bilmedikleri bir yolculuğa çıkmazlardı. Yüzümdeki gülümseme bir anda yerini ciddiyete bıraktı. Eğer ailemi bulabilirsem her şey düzelecek.

"Yola ne zaman çıkıyoruz?" Herkes bana bakmaya başladı. Argos yüksek sesle "Yarın." dedi. "Şimdi herkes dinlensin. Yarın yola çıkıyoruz."

Sabah erkenden kalktım. Gerekli olabilecek birkaç giysiyi ve kitaplarımdan birkaçını çantama doldurdum ve beklemeye başladım. Ralph, Monica ve Argos izin istemek için evlerine gitmişlerdi. Kapı sesi ile irkildim, hızlıca gidip açtım ve önüme çıkan ilk kişiye sarıldım. Buna ihtiyacım vardı. Birinden destek alabildiğimi hissetmem gerekiyordu. Yavaşça geri çekildim ve babamı gördüm. Arkasında ise Carlos, Monica, Ralph ve Argos vardı. Babam konuşmaya başladı. "Dina nereye gidiyorsun? Hem de bana haber vermeden?" Ona haber vermeyi düşünmüştüm ancak henüz onunla bu konuları konuşmamıştım, yani annemin öz annem olmadığını bilmiyordu. Ona bana yıllarca öz babam olmadığını söylemediği için kızacak mıydım? Veya ona annemin öz annem olmadığını söyleyebilecek miydim? Bu kadar güçlü müydüm? Babama içeri geçmesi için yol verdim. Monica da içeri girecekken Argos onu durdurdu. Babamla yalnız konuşmamı istiyordu. Kapıyı kapattım ve babamın yanına oturdum. "Baba, annemin yazdığı bir mektup bulduk. Her şeyi anlatmış mektubunda. Neden bana söylemedin?" Yüzüne baktım. Yıpranmıştı ve pişman olduğu her halinden belliydi. Fazla üstelemeden konuşmaya devam ettim. "Annem, benim öz annem değilmiş. Beni evlatlık edinmişler. Ben de asıl ailemin yerini bulmak istiyorum baba. En azından onları görmek istiyorum. Belki bana benzeyen minik bir kardeşim vardır, belki benden büyük bir ablam... Beni bilerek veya bilmeyerek bırakma nedenlerini öğrenmek istiyorum. Lütfen anla beni. Sadece gerçekleri öğrenmek istiyorum. Her şey o kadar karmaşık geliyor ki." Bakışlarını yere çevirmişti. "Peki. Gidebilirsin ama iki şartla. Ne olursa olsun beni unutmayacaksın ve kendine dikkat edeceksin." Başımı salladım ve sıkıca sarıldım. "Seni seviyorum, baba. Öz babam olmayabilirsin ama bana yıllarca babalık yapan kişisin. Teşekkür ederim." Yanından hızlıca kalktım ve arkamı dönüp yürümeye başladım. Dışarı çıktım ve Argos ile kavga eden Monica'yı gördüm. "Argos, neden hiçbir zaman kendi kararımı veremiyorum? Carlos'un arabasına binsem ne olur?"

"Monica, ben senin söyledilerini yapmak zorunda değilim ama sen benimkileri yapmak zorundasın. Şimdi bin şu arabaya!" Carlos biraz üzülmüş gibiydi. Ralph ile birlikte Carlos'un arabasına bindik. Argos ve Monica ise arkada bizi takip ediyorlardı. Peşime taktığım bu insanlarla birlikte, belki hayatta bile olmayan ailemin peşine düşmüştüm.

Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin