-20-

77 13 0
                                    


DİNA'NIN AĞZINDAN

Dizlerimi oturduğum koltukta hızla titretiyordum. Bu stresliyken yaptığım bir hareketti. Hırkamın kollarını çekip parmaklarımla oynamaya başladım.

"Ne zaman gideceğiz?" diye sordum. Belki de yüzüncü soruşumdu. Abimi görmek istiyordum. Hem de çok istiyordum. Birkaç gündür duyduğum sesler artmıştı. Bu yüzden uyuyamıyordum. Hatta yemekleri bile zorlanarak yiyordum. Duyduğum ses gerçekten çok fazla korkmamı sağlıyordu. Yine de abimi bulmak onu görmek istiyordum. Elimdeki adresin doğru olduğunu biliyordum. Tek yapmam gereken o adrese gitmekti. Aldığım notlar yüzünden öğreneceğim şeylerden korkuyordum. Her şeyden korkuyordum. Yine de mutlu olabilecek olma düşüncesi içimde sürekli büyüyordu. Sona yaklaşmıştık.

"Dina, sen daha iyi hissetmeye başladığında gideceğiz. Kötü şeyler öğrenebilirsin. Bu durumda daha kötü olursun. Biz seni düşünüyoruz." dedi Ralph bana bakarak. Onlara da hak veriyordum. Gerçekten çok halsiz düşmüştüm. Fakat abimi görmek bile bana iyi gelecekti.

"Bence gitmemelisin." Argos'a çevirdim başımı. Adrese gitmek istemiyordu. Neden böyle davrandığını bilmiyordum ve fazla tuhaf geliyordu. Ailemi bulmak için bu kadar şey yaşamışken neden bunları boşa çıkarayım ki?

"Eğer benimle gelmezseniz tek başıma gitmek zorunda kalacağım. Bunu en başta söylemiştim. Ne olursa olsun ben gideceğim. Siz gelseniz de gelmeseniz de bugün orada olacağım."

***

"Dina iyi misin?" diye sordu Robin. Gülümseyip başımı salladım. Adrese gitmek için ikna etmem o kadar zor olmamıştı. Tek başıma gideceğimi duyduklarında hepsi onay vermiş ve birlikte yola çıkmıştık. Şimdi arabada oturmuş büyük binayı izliyordum. İçeri giren ve çıkan birçok insan vardı. Hepsi telaşlı bir şekilde oradan oraya koşturuyordu. Giriş katın duvarları camdan olduğu için içerideki kargaşayı görebiliyordum. Sanırım burası her gün böyleydi. Başımı kaldırıp binanın üzerindeki tabelada yazılı olan yazıyı okudum. Flynn mühendislik binası.

Açıkçası mühendislerin bu şekilde bir binada çalıştığını bilmiyordum. Bunu hiç düşünmemiştim. Binanın şekli iki kalın eğri çubuğun incelerek yukarıdan birleşimi şekilndeydi. Ağzımın açık kaldığını hissediyordum. Abim burada mı çalışıyordu? Mühendislik binasına yakışacak bir binaydı. İçeride ne iş yaptıklarını merak etmiştim.

"Artık içeri girecek miyiz? Abini görmek istediğini sanıyordum." dedi Monica sıkıldığını belli ederek. Derin bir nefes aldım ve ayağımı dışarı uzattım. Küçük adımlarla ilerlerken bir yandan da abim hakkımda bildiklerimi düşünüyordum. Saygı gören bir mühendis olduğunu duymuştum. Zaten burada çalışıyorsa saygı gördüğü kesindi. Böylesine büyük bir yerdeki herkes tanınıyor olmalıydı. 18 yaşındayken annem ve babam ölmüştü. O dönemde okuduğu için zor zamanlar geçirmiş olmalıydı. Şimdi 22 yaşındaydı. Ünlü bir mühendis olmuştu. Adı ise... Adı neydi peki? Abimin adını bilmiyordum! Bir anda yürümeyi kesince birisi bana çarptı. Kim olduğuna bakmak için arkamı döndüğümde Robin'i gördüm. Önce gülümsemek istedi ama sonra, yüzümdeki ifade onu şaşırmış olacak ki, ne olduğunu sordu.

"Abimin adını bilmiyorum. Bunu şu ana kadar nasıl fark edemedim? Peki nasıl bulacağız onu bu kalabalık yerde?" Sorularımı arka arkaya sıraladıktan sonra derin bir nefes aldım. Robin'in yüzünde rahatladığını belirten bir ifade oluştu.

"Ben de kötü bir şey oldu sandım. Adı Andre. Andre Flynn." Dışarıda okuduğum tabela geldi aklıma. Lacivert harflerle yazılmış Flynn mühendislik binası. Bu koca bina abimin olabilir miydi? O sırada başka bir soru zihnimin orta yerinde şimşek gibi parladı. Ardından gelecek olan gürültüyü haber vermek ister gibiydi.

Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin