-9-

73 15 0
                                    

Başımda korkunç bir ağrı vardı. Etrafımı incelemeye başladım. Ralph ile kanepede uyuyakalmıştık. Kolunu omzumdan indirdim ve o sırada Argos'u gördüm. Ralph onu görse muhtemelen kovardı. Ancak ben kendimi Argos'a karşı suçlu hissediyorum. "Argos, özür dilerim." Gözlerini büyüterek bana baktı. "Sonunda delirdin mi? Güçlü birisin sanmıştım. Neyin özrü bu?"

"Annemin beni evlatlık edindiğini söylemiştin. Haklıydın ve ben sana inanmadım. Özür bunun için. Şimdi sorularıma başlıyorum." Başını salladı. "Annemin beni evlatlık edindiğini nereden biliyordun?" Gözlerini kapattı. Bir süre bekledikten sonra konuşmaya başladı. "Beni hatırlamayabilirsin. Ama ben seni hatırlıyorum. Çocuk esirgeme kurumuna 1 yaşında geldin. Ben 3 yaşındaydım. Zaten oraya girmene de ben yardım etmiştim." Şaşırmıştım. Konuşmaya devam etti. "Oradan defalarca kaçtım. Her seferinde aynı bahçeye saklanmak pek zekice değildi. Zaten fazla hızlı da değildim. 3 yaşındayken bile oradan kaçmayı başarıyordum. Ama küçük olduğum için ceza vermiyorlardı. Bir keresinde koşarken seninle karşılaştım. Bebek arabasında ağlıyordun, yanında kimse yoktu. Ben de bebek arabasını itemeyince seni aldım ve oraya götürdüm. Çıktığımı görmemişlerdi, girdiğimi de görmediler. Sen de ağlamayı kesmiştin. Yemek zamanında anladılar senin orada olduğunu. Ben, Ralph ve sen oyun oynamıştık o zamana kadar. Ralph senden 1 yaş büyüktü, ben 2. Beni evlatlık edinen aile 1 yıl dil eğitimi için yurt dışına gönderdi. O yüzden Ralph ile aynı sınıfa düştüm. Seninle de aynı okulda olduğumu öğrendiğimde hatırlarsın diye düşündüm ama ben bile zor hatırlıyorum. 4 yaşımdayken seni evlatlık edindiler. Sonra da Ralph'i. Ama Raph onun evlatlık olduğunu bilmiyor. Ona söyleme." Ağzım açık bir şekilde Argos'a bakıyordum. Tüm bunları uydurmuş olabilirdi. "Neden Ralph'e söylemeyeceğim? " dedim titreyen sesimle. "2 yıl önce annesini kaybetti ve bu yüzden psikoloğa gitti. Onun üvey olduğunu duyarsa inanmaz, daha çok üzülür. Zamanı gelene kadar Ralph'e söylemeyeceksin." Başımı salladım.

"Neyi bana söylemeyecekmiş?" İkimiz de Ralph'e döndük. Kızgın görünmüyordu, daha çok merak etmiş gibiydi. Argos'a döndüm. Yüzünden neler düşündüğünü anlamak imkansızdı. "Dina ile benim çocuk esirgeme kurumunda tanıştığımızı." Ralph bana döndü. "Bu doğru mu? Peki bana neden söylemeyecektiniz?" Ağzımı açtım ancak ne söyleyebileceğimi bilmediğimden geri kapattım.

Kapının açılmasıyla hepimiz içeri giren Monica'ya baktık. "Kahvaltı hazırladım, içeri gelin." Hızlıca odadan çıktım. Monica beni kurtarmıştı. Kahvaltı yaptıktan sonra Monica ve ben annemin eşyalarını toplamaya başladık. Gözüme bir kutu çarptı. Hızlıca küçük tahta kutuyu açtım. İçinde iki küçük mektup, birkaç resim ve eski bir oyuncak vardı. Mektupları açtım, ikisi de Lisa'ya yazılmıştı ancak gönderilmemişti. Lisa, annemin öz kızıydı ve onu 14 yıldır görmemişti. Minik oyuncağın Lisa'ya ait olduğunu düşündüm. Resimleri incelemeye başladım. Her resimde aynı kız vardı, bu kişi muhtemelen üvey kardeşim Lisa'ydı. Anneminkiler gibi sarı saçları ve mavi gözleri vardı. Resimleri incelerken Monica'nın sesini duydum. "Bu kız Lisa olmalı. Dina, o senin üvey kardeşin. Belki de onu bulmalıyız, böylece üvey babanı bulup gerçek aileni buluruz." Başımı iki yana salladım. "Hayır. Onlar beni bıraktı, bu da onlar için değersiz olduğumu gösterir. Annem, yani üvey annem bana değer veren tek kişiydi ve o da öldü. Baksana, babamın nerede olduğunu bile bilmiyorum. Yıllarca bana 'kızım' dedi. Şimdi gelip bir açıklama bile yapmıyor." Monica bakışlarını yere indirdi. "Dina, aileni suçlamamalısın. Baban da seni kızı olarak gördüğü için sana kızım demiş. Şu an en az senin kadar acı çekiyor. Sana destek olmak isterken seni daha kötü duruma sokmaktan korkuyor olabilir. Gerçek ailen de seni isteyerek bırakmış olmayabilir. Demek istediğim belki de seni onlar bırakmamıştır?"

Annemin yazdığı mektubu düşündüm. '...çocuk esirgeme yurduna nasıl geldiği belli olmayan bir kız çocuğuydun...' Ardından beynimde Argos'un sesi yankılandı. '...Bebek arabasında ağlıyordun, yanında kimse yoktu...' Monica'nın dediği gibi gerçek ailem beni bilerek bırakmamış olabilirdi. Belki kayıp ilanı vermişlerdi ancak ben evlatlık edinildiğim için bulamamışlardı.

Monica ile birlikte Argos ve Ralph'in yanına geldik. "Ben gerçek ailemi bulmak istiyorum. Bana yardım edebilir misiniz?" Ralph şaşkın bir şekilde bana bakıyordu. Monica, zaten böyle bir şey söyleyeceğimi biliyordu. Argos ise, her zamanki gibi ifadesizdi. Ralph ayağa kalktı. "Eğer gerçek aileni bulduğunda üzülmeyeceğine veya onlara kızmayacağına eminsen, ben yardım edeceğim. Ancak, seninle bir konu hakkında konuşmak istiyorum. Benimle mutfağa gelebilir misin?" Başımı salladım.

Mutfağa geldiğimizde Ralph konuşmaya başladı. "Dina, yıllardır ailem dediğin kişileri bırakıp, gerçek aileni aramak istediğine emin misin?" Ralph'i anlıyordum, benim için endişelenmişti. Gerçek ailemi bulduğumda üzüleceğimi düşünüyordu. Ben de onların beni bırakmış olma ihtimalinden korkuyordum ancak bir yanım da gerçek ailemin beni düşündüğünü söylüyordu. Tek yapabildiğim onların beni bırakmamış olmasını ummaktı. "Ralph, gerçek ailem beni bırakmamış olabilir. Kaybolmuş veya kaçırılmış olabilirim. Annemin mektubunda çocuk esirgeme yurduna nasıl geldiğimin belli olmadığı yazıyordu. Belki de gerçek ailemin bir suçu yoktur? Belki onlar beni bırakmak istememiştir?" dedim kısık bir sesle. Ralph gülümsedi. "Onları bulacağız. Gerçek aileni bulacağız."

Gerçeğin PeşindeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin