-26-

1.2K 61 3
                                    

"Saat geç oldu, istersen kalkalım?" Zayn'in nazik sorusu karşısında afallamış ona bakmaya başlamıştım. Eğer şuan kendinde olsaydı beni kolumdan tutup çekmeli ne yaptığını sorduğumda cevap vermemesi gerekirdi.

"Ne?"

"Benim yüzümden evde tatsızlık çıkmasını istemiyorum. Beni bu şekilde tanımalarına izin veremem." Yüzümü kaplayan kocaman gülümsemeye engel olmadım. Bakışlarımı gözlerinden çevirmeden bakmaya devam ettim. Gözlerindeki ifade yavaş yavaş değişirken bana şaşkınlıkla bakmaya başladı.

"Sana ne oldu?"

"Hiç, hiçbir şey." Gözlerine beklentiyle bakmaya başladığımda omzumun arkasındaki elini hızlıca çekip saçlarına götürüp onları dağıttı. Belirli şekillerini kaybeden yumuşak saçları, elini çektiğinde tekrar bir araya gelebilmek için eski yerlerine dönmeye başladılar. Kollarını dizlerine yaslayıp ellerini birleştirip yere bakmaya başladı. Ne yaptığına anlam vermemekle birlikte karşımdaki görüntünün tadını çıkartıyordum. Lanet olası herif ona kızamıyordum bile!

"Gidelim?" Söylediğine cevap vermeden yavaşça yerimden doğruldum. Çantamı oturduğum yerden aldıktan sonra etrafa göz gezdirmeye başladım. Mabel'ı bulursam Dylan'ı da bulmam olası. Ve Dylan'ı bulursam Max'de fazla uzakta olamaz. Tyler'da yanımızda oturduğuna göre toplu bir veda olacak.

Zayn yerinden doğrulup pantolonu hafif yukarı çektikten sonra derin bir nefesi dışarıya bırakıp bizden biraz öte de duran benim fark etmediğim Dylan'a elini kaldırıp selam verdi. Dylan ve Mabel onu başıyla selamlarken ben öpücüklerimi gönderip masadan yavaşça çıkmaya başladım. Ellerini belimde hissettiğim Zayn benim açtığım yolda ilerleyip bana hız kazandırmaktan da geri kalmıyordu.

Tyler'ın oturduğu yere döndüğümde bunu hissetmiş gibi kafasını yukarı kaldırıp bana bakmaya başladı. Zayn baktığım yere kafasını çevirdiğinde her ne kadar sinirleneceğini düşünsemde gayet sakin bir tavırla başını Tyler'a doğru hafifçe eğdi. Tyler aynı şekilde kafasını Zayn'e eğdiğinde aralarındaki vedaya karışmamaya karar verip ilerlemeye başladım. Kapıdan çıktıp kendimi soğuk havaya attığımda derin bir nefes aldım.

"Çok güzel görünüyorsun." Ellerini cebine koymuş Zayn yanımda yürümeye başladığında ona bakmaya gerek duymadan bile söyleyebileceğim en doğru şeyi söyledim.

"Sende her zaman ki gibi çok fazla yakışıklısın." Utançla kafasını önüne eğip ellerini cebinden çıkarttı.

"Böyle konuşma.."

"Nasıl?"

"O şekilde.."

"Hangi şekilde Zayn açıkla bana." Ona iltifat etmemden utanıyordu ancak bunu onun ağzından duymak çok daha zevkli olmalıydı. Söyleyene kadar pes etmeyecektim. Yüzümdeki tebessüm büyürken kahkaha atma istediğimi bastırdım.

"Ne şekilde olduğunu biliyorsun bana söyletmeye çalışma."

"Ah hayır yoksa sen.."

"Ben ne?"

"Tanrımm!"

"Tamam, sessiz olur musun? Evet utanıyorum."

"Ama sen çok tatlısın." Ellerimi yanaklarına götürüp sıkmaya başladığımda ağzından birkaç sıkıntı sesi çıkartıp kafasını geri çekti. Boşta kalan ellerimi yüzünden indirip ona bakmaya başladım. İki yanında boşta duran kollarından bir tanesini ani bir hareketle beni kendine yaslaması için kullandı. Gözlerimin içine derin derin bakmaya başlarken yine dünyadan soyutlanmış onun gözbebeklerinde yaşamaya başlamıştım.

EnigmaticHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin