-4-

2.9K 126 0
                                    

Tamam, sinirlenecek bir şey yok Bella odaklan, hayatına odaklan at onu kafandan. O sadece dışarıda gördüğün herhangi bir çocuk ve bir daha görmeyeceksin belki de, belki de burada bile oturmuyor. Sonuçta insanlar oturmadıkları yerlerden de geçebilirler. Arkadaşına gelmişte olabilir. Yani seçenekler çoğaltılabilir ve bu beni ona bağlanmaktan kurtarır. Bingo!

Bitti. Şu andan itibaren onu düşünmeyi kendime yasaklıyorum.

-1 hafta sonra-

Yoğun geçen bir haftanın sonunda kendimi yorgun bir şekilde yatağa bıraktım. Deli gibi uyumak istiyordum. Bugünün Cuma olması beni neşelendirirken iki gün sonra Pazartesi'nin gelecek olması ne hüzne boğuyordu. Yorucuydu ama okulu seviyorum. Belki her gün farklı bir tempo içinde olduğumuz içindir emin değilim ama okulu seviyorum. Arkadaşlarımla güzel vakit geçiriyoruz, eğlenceli.

Yatağımdan kalkıp üzerimi değiştirdim. Kendini göstermeye başlayan hafif boğaz ağrım kuru bir öksürüğe sebep oluyordu ve bu benim boğazlarımı daha çok tahriş ediyor. Bu yüzden sıkı sıkı giyindim. Boğazlı kazağımı üstüme geçirdikten sonra altıma pofuduk pijamalarım giydim ve hemen sıcak yatağıma atladım. Biraz kitap okuduktan sonra öksürüğüm şiddetlenmeye başlayınca uyumaya karar verdim. Ne kadar uyuyabilirsem tabi.

Öksürürken uyumak daha doğrusu uyumaya çalışmak berbat bir şey. Aslında uyuyorsun rüya bile görüyorsun ama içten her nefes aldığında sanki boğazını gıdıklayan bir şey var ve sen bunu atmak için öksürmelisin. Ama boğazında bir şey olmadığı için her şiddetli öksürüğün boğazına zarar veriyor. Çok zor gerçekten. Her öksürdüğünde uykun bölünüyor uyanıyorsun. Bir türlü deliksiz rahat bir uyku çekemiyorsun ne yazık ki.

Kafamda bir sürü ses yankılanıyordu ama ben seslerin nereden geldiğini çözemedim bir türlü. Fakat onca ses arasında bir tanesini duydum ki, o ses benim değil gözlerimi açıp yataktan fırlamamı sağladı.

"Kızım kalk hadi! Marketten alınacakları al!" gözlerimi biraz ovuşturduktan sonra yatakta doğruldum tam anlamıyla uyanmaya başladım. Yatakta oturduğumu görünce yanıma gelip konuşmaya başladı.

"Denise'nin doğum günü ve bizim evde parti verilecekti bunu unutmadığını varsayıyorum. Çabuk markete eksiklerimizi al bakalım misafirler üç dört saate gelmeye başlarlar, anca yetiştiririz."

Denise minik sevimli kuzenim kıvır kıvır saçları, eladan daha açık gözleri ve bembeyaz bir teni var. Adeta küçük bir bez bebek. İki yaşına girecek olmasına rağmen üç yaşındaki bir bebeğin kilosunda çok sevimli miniğim. Aklıma yeni gelen bilgiyle durdum. Nasıl unutmuştum bugün bizde kutlanacağını hafta içine denk geldiği için doğum günü partisi verememiştik prensesimize ve hafta sonu için anlaşmıştık herkesle. Bu görevi annem üstlenmek istemişti.

Evden benden daha küçükler varken neden onların büyüğü olarak bu görev benim olmak zorundaydı? Gözlerimi bile açamıyordum daha. İçimden söylenirken adım sesleri duymamla yorganı hemen üzerimden atıp kendime giyecek birşeyler arıyormuş gibi kıyafetlerimi karıştırdım. İçeriye hızla giren annem tam yatakta yatan bana bağırmaya hazırlanıyordu ki yatakta beni göremeyince ilk önce affalladı ardından gözleriyle odama bakınca kıyafet bakmakta olduğuu farketti. Ses çıkartmadan çıktı odadan ucuz atlattım yoksa bütün annemi dinlemek zorunda kalacaktım.

Boğazlı siyah kazağımı giyip üzerine bordo hırkamı çektim. Hava sıcak ve güneşliydi bu sabah Denise'nin şansına. Bahçede yapılacak olan doğum günü partisi eğlenceli geçecekti.Altıma hızlıca siyah bir eşorfman geçirdim ve geceden birbirine girmiş saçlarıma şekil verecek zamanı bulamadığım için sıkıca topuz yaptım saçımı. Ama bu yeni uyandığımı gizleyecek bir şey değildi tabi ki.

Yutkunmaya çalıştığım sırada ağrıyan boğazım artık her nefes alışverişimde sızlıyordu. Ve bu konuşmamı da engellediği için sesim çıkmıyordu. Harika! Anneme kağıdı hazırlamasını söylerken sesimi bulmaya çalıştım hafifçe birkaç defa boğazımı temizledikten sonra erkek gibi çıkan sesime şaşırarak anneme seslendim. Umarım yol boyunca kimseyle konuşmak zorunda kalmam. Hoş bu saatte kim uyanır ki saat daha 9 bile olmamış.

Annemin seri bir hareketle elime tutuşturduğu kağıda söyle bir göz attım. Her ne kadar aynanın önünden her geçtiğimde gitmekten vazgeçsem de saat çok hızlı ilerliyordu ve yetiştirmemiz gereken bir sürü aperatif vardı.

Hiç düzgün olmayan tipimle evden hızlıca çıktım. Sokakta yürürken boğazıma takılan yumru öksürmemi sağladı ve bu beni daha çok rahatsız etti. Yutkunamıyordum ve tükürmem lazımdı. Yan sokakların birinin başında duran çöpe tüküreceğim sırada kafamı kaldırdım. Ve karşımda bana doğru yürürken diğer eliyle deri ceketini düzelten O'nu gördüm. Sabah yeni uyanmış olması ondan hiçbir şey götürmemişti aksine çok güzeldi. Ceketini düzelttikten sonra eliyle saçını geriye itti ve yürümeye devam etti. Ben yaşadığım şoktan dolayı tükürüğü ağzımdan atamamış bir şekilde ona bakıyordum bir an bakışları bana kaydı ama emin değilim beni fark etmişti sanırım, bilmiyorum.

Kendime geldiğim anda tükürdüm ve neredeyse koşarak markete ilerlemeye başladım ve köşeden döndüğüm an arkama bakmadım. Oradayken de ona bakamamıştım zaten bana bakıp bakmadığını, yüz ifadesini bile göremedim. Gerçek olup olmadığından emin olamıyordum, ben uyanmıştım değil mi?

O zaman bu neydi şimdi sabah sabah?

EnigmaticHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin