-13-

259 26 3
                                    

Multimedia Çınar. İyi okumalar!

~~~

"Sizin burada ne işiniz var?"dedim. Sonra alayla "Hocacığım."diye ekledim.

"Önce dinler misin,gelir misin?"dedi beni takmayarak.

"Nereye? Neyi dinleyeceğim? Ne oluyor ya senin ne işin var burada?"dedim sinirle.

"Madem öyle geç içeri. Sonra gideriz. Yetimhane bu saatte açık olur değil mi?"dedi. Elim ayağım buz keserken beni omuzlarımdan tutup içeri yönlendirdi.

"Simay nerede?"dedim salona geçerken. Cevap vermesine gerek kalmadan,Simay'ı salonda kahvesini yudumlarken gördüm. Tüm salon kahve kokmuştu. Oturmamı sağlayıp kendi de oturduktan sonra salonda oturma üçgeni gibi bir şey olmuştu. Ortada ben, diğer koltukta Simay, öbür koltukta ise diğer Simay.

"Ne konuşacağız?"dedim kaşlarım çatılırken.

"Ama önce diğerlerinin de gelmesi lazım."dedi Simay. Bizim Simay dedi bunu yani. Öğretmen olan değil. Kızlar kapıdan girince bizim Simay kızların yanıma oturmasını işaret edince oturdular. Solumda Banu,sağımda Arya ve Arya'nın sağında da Ceydasu.

"Şimdi gelelim konuya."dedi öğretmen Simay 'i' leri uzatarak. Bizim Simay elindeki kahve fincanını sehpaya bıraktı.

"Benim adım Simay değil. İyi kandırıldınız yani haberiniz olsun."dedi bizim Simay.

"Benim adım Simay. Simay Gürsoy. Bildiğiniz ve ya tahmin ettiğiniz üzere Sanem'in ablasıyım."dedi öğretmen olan Simay. Dördümüz şaşkınlık içinde onları dinlerken laflarına devam ettiler.

"Benim gerçek adım da Gizem. Biz Simay ile ilkokuldan beri arkadaşız. Bana hep seni anlatırdı."dedi bana dönüp bizim Simay,şu anda Gizem olduğunu öğrendiğim ablalık taslamayı seven kişi.

"Yetimhanede olduğunu falan biliyordum. Büyüyene kadar seni hep uzaktan takip ettim. Yeterli param olduğunda,seni yanıma alacaktım. Ama ne yazık ki,yeterli param olduğunda,seni alamadım çünkü evli değildim ve yeni on sekiz yaşına basmıştım. Sonra böyle böyle zaman geçerken haberlerden kaçtığını öğrenince,Gizem'e sizi buldurttum. Size kendisinin Simay olduğuna inandırttı. Sizi benim isteğimle sakladı ama artık saklamasına gerek yok çünkü."deyip sustu öğretmen Simay. Ah,yoksa ablam mı demeliyim?

"Çünkü kanserim ve tedaviler işe yaramıyor. Son günlerimi yaşıyorum anlayacağınız. Neyse işte ben Altay'la son günlerimi Amerika'da yaşamaya gidiyorum."deyip koltuğun yanından küçük boy bir valiz çıkarıp ayağa kalktı. Ne iyi ya.. Ben de bir gün böyle yapacağım ahım olsun. Üstündeki elbiseden anlaşılıyordu zaten dışarı gideceği.

Simay ellerini çırpıp "Haydi kızlar,ayaklanın. Son kez yetimhaneye gidiyoruz."dediğinde itiraz etmeye başladım.

"Ya bir dakika ben şimdi ablam olduğunu açıkladın diye pat diye senin yanına gelip seni sevmek zorunda mıyım?"dedim hızlıca.

"Bir kere evli misin sen?"dedi Banu.

"Yeni evliyim. Her neyse konumuz bu değil. Kalkın gidiyoruz. Sizi evlat edineceğim."dedi sevinçle. Yemin ediyorum ben yokken kafayı yemiş bu. Bir yandan da seviniyordum. Hiç aramama gerek kalmadan o beni bulmuştu. Pat diye de severdim yani belli olmazdı benim sağım solum. Gizem tam kapıdan çıkacakken "Gizem,dur!"diye seslendim. Bize dönünce ona sımsıkı sarıldım. O da hem bana,hem de kızlara sarıldıktan sonra biz de onunla beraber aşağı inip yola çıktık.

--

Çok sevgili ablacığımın arabasından indikten sonra en son arkasından kötü laflar ettiğim yetimhaneye girdik. Bu arada ablam,ailemizin mirasından yararlandığı için zenginmiş. Yani öyle görünüyordu. Bakarak anlayabilirim ben her şeyi adam olun. Lüks arabanın kapısını dikkatlice kapattıktan sonra Simay'ı takip etmeye başladık. Simay deyince aklıma eski Simay,yani Gizem geliyordu. Yok yok olmadı bu. Abla diyeyim ben buna. Kafam karışıyordu yahu bu ne?!

Yaş 16 OluncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin