-14-

259 23 6
                                    

Merhabalar! Multimedia Rüzgar. Yakında onu da tanıyacaksınız :) İyi okumalar! Oy ve yorumlarınızı bekliyorum! ^^

~~~~~~

Banu'nun ağzından:

Yan odadan gelen tıkırtılarla kırmak üzere olduğum uyku rekorumdan arınmak zorunda kaldım. Her gün gözlerimi açar açmaz yaptığım gibi bugünün ne gün olduğunu,ne yapacağımı saniyeler içinde hatırlayıp bakış açımı tavandan çekip kapıya çevirdim.

Bugün günlerden Cumartesiydi. Ödevleri ve çalışılacak yerleri dün gece yarısına kadar bitirebildiğim için bugün bir işim yoktu ve evde oturup hayalini tüm hafta boyunca kurduğum oturmak,yaylanmak,uyumak,yiyip içmek ve tuvalet ihtiyacımı gidermekten ibaret olan planımı uygulayabilirdim. Bir sorun çıkmazsa tabii. Ha bir de üç gündür banyo yapmıyorum diye Arya tarafından zorla banyoya sokulacaktım. Pazar akşamı yıkanmak varken insan ne diye Cumartesi yaylanmayı bırakıp banyo yapar ki?

Yerimin fazla sıcaklaştığını fark edip sağıma döneyim derken yere düşmemle yatağa tarlası yanmış köylü gibi bakmaya başladım. Pike,yastık ve yorgan.. Hatta çarşaf bile dağılmıştı. Çarşaf dümdüz yatardım ben.

"Of ne kadar boş düşünüyorum ben ya?"dedim kendi kendime yerden kalkarken. Aynamın karşısına ayaklarımı sürte sürte yavaşça ilerledim ve küçük tarağımla saçlarımı tarayıp güzelce ev topuzu yaptım. Yaz ve ya kış fark etmeden hiç bir türlü üşümediğim için ince kıyafetlerle yatıyordum ve içim oldukça belli oluyordu. Bu nedenle yeniden ayaklarımı sürte sürte gardıroba doğru ilerledim.

Odaya pek alıştığım söylenemezdi ama gözü yormayan bir havası vardı. Sade ama şık mobilyalar. Küçüklüğümü hatırlatıyordu. Her şey. Hatırlamak istemediğim geçmişi andırıyordu her şey. Kimseye anlatamayıp içimde barındırdığım her şey.

Kapının gürültülü bir şekilde açılıp Arya'nın "Bööööö!"diye böğürmesiyle korkudan boş bulunup yerimde sıçradım.

"Ne böğürüyorsun,gerizekalı!"deyip elimdeki tişörtü fırlattım. Yetti be bunun da korkutması.

Tişörtü havada yakalayıp bana geri fırlatırken "Ne yapayım küçüklüğünden beri her korkutmama korkan sensin! Ayrıca giy şunu evde iç çamaşırlarınla dolaşma. Malum evde çakma bir Paul Wesley var."dedi son cümleyi özellikle gözlerini büyüterek ve fısıldayarak söyledi.

"Kızım insan bir haber verir içeri gireceğim diye. Ya bu halimi görselerdi?!"dedim tişörtü giyerken. Altıma eşofman altı alıp geçirecekken Arya "Dur!"diye cırlayınca eşofmanı yere düşürdüm. Flashback gördüm işte gerizekalı,ne cırlayıp duruyorsun?

"Doğru banyoya giriyorsun! Senin kokunu çekemem ben gün boyu!"dedi eliyle banyonun olduğu yönü işaret ederken. Al işte.

"Sen benim ne zaman koktuğumu gördün ya? Kokarsam parfüm boşaltıyorum üstüme ben bir kere! Hem bir dur şunu giyeyim de öyle."derken eşofman altını hızla altıma geçirdim ve koşarak onu takip ettim. Kısa bir duş almamı söyleyen Arya'nın kapıda nöbet tutmasıyla yaklaşık on dakika sonra banyodan çıktım ve kahvaltıya indik.

Ceydasu ve Sanem masaya yardım ediyorlardı. Sahi,onlar dün akşam barışmış gibilerdi. Bir anda şak diye barışmalarının bir sebebi olmalıydı. Ya da olmamalıydı,bilemiyorum. Belli olmazdı yani onların sağı solu.

"Yardım edilecek bir şey varsa ben de yapabilirim."dedim direk sandalyeye oturan Arya'nın aksine.

"Hayır tatlım siz oturun."diyen Simay'ın sesini duymamla yerime geçtim. Altı kişilik mutfak masasını tam dolduruyorduk. Çocuk falan olursa ne olacaktı? Mama sandalyesine sığmayacak kadar büyüdüğünde ya yeni bir masa sandalye takımı alınması,ya ayrı yerlerde yemek yenmesi,yemekleri sıra sıra yememiz ve ya içimizden birinin evlenmesi gerekiyordu. Ya da hiç değilse salondan sandalye getirirdik. Düz mantıkla yani.

Yaş 16 OluncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin