-22-

123 16 7
                                    

Selam! Multimedia Banu ve Acar♡. İyi okumalar! Lütfen bölümü beğenirseniz oyunuzu eksik etmeyin. Ve yorumlarınızı da bekliyorum ^^. İyi okumalar!

--

Kafede bu saatte bizim dışımızda kimse kalmadığı için herkes onun sesiyle sessizliğe bürünmüştü.

Gözlerimi sesin sahibinden önce Rüzgar'a çevirdiğimde kasıldığını,yüzündeki gülümsemenin solduğunu ve artık göz renginin koyulaşmaya başladığını fark ettim.

"Sen niye buradasın?"dedim en sert ses tonumla. "Kim çağırdı bunu?"dedim gözlerimi bizimkilere çevirirken. Kimse bir şey demiyordu.

"Tamam,konuşmayın zaten."dedim gözlerimi devirirken.

"Bir hatırım vardır diye düşünmüştüm. En azından doğum gününe çağıracak kadar..."dediğinde iyice sinirlendim.

"Defol git yoksa doğum günü kızıyım demem,seni yolarak çıkartırım şuradan!"dedim sesimin hafifçe yükselemeye başlamasına engel olamayarak.

"Bakmayın bana öyle,Sanem'in doğum gününü kutlamaya geldim. Olay çıkartacak değilim. Pastanızdan yiyip,hediyemi verip gideceğim. Şaka bir yana,Sanem seninle özel konuşabilir miyiz?"diyince olay çıksın istemediğimden sadece oflayarak "Tamam. Ama sonra çıkıp gideceksin."dedim. Kafenin dışarısına çıkarak kapının önünde durmaya başladım. Kollarımı göğsümde bağladım ve dondurucu soğuğa çıkarken ne diye montumu yanıma almadım diye düşünüp kendime sövdüm.

"Ne var,Çınar?"

"Şimdi... Sana bunu nasıl söyleyeceğim bilmiyorum. Üzülür müsün sevinir misin de bilemiyorum ama..."

"Hande mi öldü?"dedim heyecansız görünmeye çalışarak. Bu lafımın ardından ağzını açıp bir şey diyecek gibi oldu ama sonra geri kapadı.

"Hayır,Sanem. Ciddi bir şey konuşacağım."

"Konuş o zaman donuyorum!"diye bağırdım. Fazla abartma Sanem.

"Şey,ceketimi vereyim o zaman ya da içeride sessiz bir köşede de konuşabiliriz istersen."derken bu lafım üzerine girdiği telaşın gerçek olup olmadığını anlamaya çalışmak üzere kaşlarımı çattım. Bu sırada ceketini çıkartıyordu.

"İstemez ama canın çok iyilik yapmak istiyorsa içeride konuşalım."dedim çünkü çok üşümüştüm. Yerde serili olan beyaz kara rağmen bu kadar soğuksa,kar olmasa daha ne kadar soğuk olabilirdi acaba şu hava? Hem burası deniz olan bir şehirdi. Biraz daha sıcak hava olması gerekmiyor muydu? İklimler kayıyordu ve dünyanın sonu geliyordu. Evet evet, bu anda böyle bir şey düşünebildim...

"Tamam. Önden buyur."dedi ve ben de canıma minnet dercesine koşarak içeri girdim.

İçeri girdiğimizde gözler bizi buldu. Çınarla ortak odak noktası olmak sinirlerimi bozsa da açıklama ihtiyacı duydum.

"Dışarısı soğuk da ondan."diye mırıldandım. Zaten ortalık sessiz olduğundan herkes beni duymuştu.

Bizimkilerden farklı bir masaya oturdum. Karşıma oturuşunu izlerken 'çabuk otur,çabuk konuşalım' bakışlarımı yolluyordum.

"Tamam bakma öyle,oturdum." Sabrımı taşırmaya bayılıyor muydu?

"Çınar,tek bir saniye daha oyalanırsan doğum günü pastamı keserken kullanılan bıçağı vücudunda herhangi otuz iki yerde saplanmış olarak bulabilirsin. Şimdi çabucak konuya gel."dedim. Kafede sanki Çınar ve ben vardık. Herkes bizi dinliyordu.

"Sanem ben özür dilerim."deyince "Hönk?"diye böğürüp gülmek yerine sadece gülmemi tutmamı tercih ettim. Ama pek başarılı olduğum söylenemezdi. Domuzların çıkardıkları gibi bir ses çıkmıştı vücudumdan.

Yaş 16 OluncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin