-30-

80 10 4
                                    


Merhabalar! Beğeneceğinizi umduğum bir bölümle geldim. İyi okumalar!  Multimedia Ceydasu.

--

Rüzgar kapıyı açtığında onun hemen arkasında duruyordum. Duyduğum sesle mide bulantım,göz zevkimin bozulması ve sahiplenme duygularım (belirtiyorum kıskanma değil bu,yalnızca sahiplenme) tavan yaptı.

"Selam Rüzgaar ben geldim!" Sarışın bir kızdı ve benden büyük,Rüzgarla yaşıt duruyordu. Ya da yaptığı makyaj onu öyle gösteriyordu.

"Selam da niye geldin?" Demek ki yalnızca bana niye geldin demiyordu.

"Beni dışarıda mı bırakacaksın?"dedi kız.
"Gel."dedi Rüzgar ve kenara çekildi. Acaba içeri gidip oturacağı kanepeyi hesaplayıp koltuğun üzerine iç çamaşırımı tişörtümün altından çıkartıp koysa mıydım? O zaman giderdi en azından. Bir de işimizi bölüyorsun,def ol bakışı atsam tam olurdu.

"Ay canım senin için gün boyu alış veriş merkezlerinde kendimi paraladım."dedi içeri topuklu botlarıyla girip. Kapıyı kapattı ve içeri geçti botlarını çıkartıp. Rüzgar da içeri girdi ve ben de peşinden içeri girdim. Koltuğa kendini sanki kendi evindeymiş gibi rahatça bıraktığında Rüzgar da karşıdaki kanepeye oturdu. Ben de tam Rüzgar'ın yanına oturacaktım ki sarışın kızın galiba bana olan seslenişini duydum.

"Pşt sen! Oturmadan kapının girişinde bıraktığım hediye paketlerini getirsene."dedi havalı havalı. Ben senin havanı,o boyalı kafanı duvara sürte sürte çıkartmasını bilirim.

"Getiremem."dedim kollarımı onun gibi göğsümde bağlayıp. Ardından onun yaptığı gibi bacak bacak üste attım. Bir de onun gibi badana sürünseydim tam onun esmer hali olurdum.

"Niye,çirkin bacakların gözükecek diye mi kalkamıyorsun?"dedi sinirlenmemden keyif alarak.

"Hayır,senin uşağın olmadığım için kalkmıyorum."dedim. Rüzgar niye hiçbir müdahalede bulunmuyordu?

"Peki madem."dedi ve önümüzden neredeyse catwalk yaparak gitti ve hediyeleri alıp geldi. O gidip gelene kadar fırsat bilip konuştum.

"Bu kim?"diye fısıldadım.

"İlayda."diye yanıtladı beni. Çok açıklayıcı olmuştu gerçekten.

"Canım sen kalkar mısın oradan? Hediyeleri rahat vermek istiyorum."dedi tepemde dikilip İlayda.

"Kalkarım."dedim ve kalkıp karşı kanepeye geçtim. Bir noktaya kadar inat ederek mücadele ederdim,sonra otomatik olarak umursamazdım. Vücudumun kıskançlıktan patlamamak için kendi kendine aldığı bir önlem olarak düşünüyordum bunu. Kıskançlık değil,sahiplenme!

Karşı kanepeye oturduğumda İlayda'nın da benim yerime yerleştiğini gördüm. Gözü bir noktada takılı kaldı ve sinir bozucu bir kahkaha attı. Ardından eline Rüzgar'a hediye aldığım mağazanın poşetini alıp havada salladı.

"Bunu sen mi aldın Sanem?"demek adımı biliyordu.

"Evet. Ne olacak?"dedim.

"Hiç. Çok belli oluyor da. Rüküş mağazalardan zevksiz zevksiz şeyler almışsındır."dedi. Ben bu lafın altında kalmazdım ama bu lafın altından kalkmaya çalışsam -ki rahatlıkla kalkardım- ağız burun dalarım diye korkuyordum. O yüzden ses etmedim. Sıkıcı dakikalar sürerken İlayda oradan kalkmaya niyetli değildi. Ben de ses etmeyecektim. Acaba Rüzgar ne tepki verecekti? Amacım tabii ki Rüzgar'ı ölçmekti. Kıskanmıyordum.

"Rüzgar baak!"dedi ve hediye paketini Rüzgar'a uzattı. Hediye paketini Rüzgar'a uzattığında Rüzgar hediyeyi alıp açtı. İçinden gereksiz derecede pahalı olduğu belli olan bir kol saati çıktı.

Yaş 16 OluncaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin