Selamlar olsun ben geldim. Keyifli okumalar! ;)
(Finale son sekiz bölüm)
--Yemeği yedikten sonra yine(!) şişe çevirmece oynamaya karar verilmişti ve bacağımın acısı azaldığı için kendim yavaşça yürümeyi başarabilmiştim.
Kamp ateşi etrafında toplandık hepimiz. Bu sefer Ceydasu ve Rüzgar'ın ortasına oturmuştum.
"Aa bizsiz mi başlıyordunuz yoksa? Biz de geliyoruz ama bu sefer söz,çok gıcık etmek yok. Sadece birazcık. O da eğlenceli olsun diye."Dik dik baktığım Hande ve İlayda zorla aramıza yerleştiler.
"Üç numaralı üyeniz nerede?"diye alayla konuşan Rüzgar'a göz ucuyla baktım.
"Çınar mı? Bilmiyorum. Ortalıkta yok."dedi Hande. İlk defa İlayda'nın Rüzgar'ın da içinde bulunduğu bir olaya balıklama atlamamasına şaşırmıştım. Rüzgar'ın bir şeyler homurdandığını duydum ama dediği kelimeleri anlamadım.
"Bana bak. Eğer biri bana laf çarpıtacak olursa benden önce sen atlayacaksın ve ben de arkadan atmayı hayal ettiğim bakışları atacağım."diye Rüzgar'ın kulağına fısıldadım. Sonra kafamı geri çektim ve önüme döndüm. Ardından kulağımda bir nefes hissettim ve irkildim ama çaktırmadım.
"Ben senin toparlamayacağını düşünmüyorum."dedi ve sonra yavaşça kafasını önüne çevirdi. Tam kulağına cevap verecekken bir çığlık duyunca kafamı hızla sesin geldiği yere çevirdim.
"Toplum içinde kulaktan kulağa konuşulmaz! Çok ayııp!"Ah,bir saniye. Bu çığlık değildi. Sadece hassas kulaklarımın cıyırtı olarak algılayabileceği İlayda'nın sesiydi.
"Ben de İlayda niye sevgilime laf çarpıtmadı,bunun altında bir plan mı var diye düşünüyordum."Rüzgar'ın sesiyle aniden tüm vücudum donakaldı ve ortalık sessizliğe büründü. Kızların olduğu taraftan "Ooo!"mırıltıları yükselirken hızla kendimi toparlayıp İlayda'ya 'Çekilsene be yolumuzdan varoş,evlenmeye gidiyoruz.' bakışımı yolladıktan sonra gözlerimi devirdim. İlayda'nın hafifçe açık kalan ağzı ve çatılan kaşlarıyla tam anlamıyla neye uğradığını şaşırmış mimikleri gözümden kaçmamıştı.
"Bakıyorum da iyice sahiplenmişiz Rüzgar. Bak bu yalnızca bir dost tavsiyesi,çok güvenme."dedi İlayda.
"Bence de çok güvenmesin. Sana mesela."diye mırıldanırken muzipçe sırıtmamı saklayamamıştım. Fazla mutlu oldum,biri beni durdursun.
"Seninle muhattap olduğumu hatırlamıyorum."dedi İlayda.
"Merak etme. Ben de seninle muhattap olmadım. Sen ve o kuzeninle muhattap olabileceğim tek cümle 'Kaşarlı tost yapacaktım ama kaşarım bitmiş. Tostun içine giriversenize.'olabilir."dedim. Bunun üzerine sessizlik sürmeye devam edince "Neyse."dedim. "O kadar ısrar ettiniz şu oyunu oynayabilmek için ama bakıyorum ki şişe ortada yok."
"Bende var."dedi Onur ve hırkasının cebinden plastik bir şişe çıkardı. Cebine nasıl sığdı diye düşünmedim değil. Ceydasu,Arya ve Banu bakışarak bir şeyi tartışıyorlardı. Gözlerimi kısarak ne yaptıklarını anlamaya çalıştım ve sonunda Hande ve İlayda'yı bakışlarıyla çekiştirdiklerini gördüm. Beni dışlayın zaten.
"Ben çevireceğim."dedi Banu ve ortadaki şişeyi çevirdi. O esnada Rüzgar'ın kulağıma eğildiğini hissettim.
"Bana bir ay boyunca bir şey yaptıramazsın." Ben de ona döndüm.
"Bu dediğin bana bir ay yeter aslında. Yani cidden. Seni biri yedi ve senin taklidini yapıyor diye seni dövmek istedim."dedim.
"Ya daha fazla kulaktan kulağa konuşmazsınız ya da aranıza gelip otururum."İlayda'nın sesiyle ikimiz de sustuk. Çünkü biliyorduk ki bu İlayda'ydı. Yapardı. Gözümle oyunu takip etmeye başladığımda soru ucunun Acar'a cevap ucunun ise Ceydasu'ya geldiğini gördüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yaş 16 Olunca
ChickLitSanem,Ceydasu,Arya ve Banu birbirinden güzel,yetimhanede büyümüş dört yakın arkadaşlar. Günün birinde büyük bir karar alırlar ve bu alacakları kararın başlarına neler açacağını bilmeden bu işe karışırlar ve dertler art arda dizilir. Onlar kendilerin...