DÜZENLENDİ!
----------
"Kimsin sen? Nesin onun için?
Bilmiyor muydun gideceğini? Biliyordun, en başından beri biliyordun. Söylemedi mi sana bunu? Ne zannettin sen kendini? Aptal! Ne zannettin? Sana iki üç kere Leyla dedi diye Leyla mı oldun?
Sen onun gözünde hep Ahu'ydun!
***
Ağlamaktan kızarmış gözleriyle bile, oldukça güzeldi Leyla'nın aynaya yansıyan yüzü. Oysa ne ümit etmişti? Ömer'in cebinde gördüğü alyansta kendi ismini okuyunca, tamamen emin olmuştu. Aslında hiç ümit vermemişti Ömer. Hatta her seferinde, birikte olamayacaklarını hatırlatmıştı. Ama Leyla, belki demişti... Belki, ailesini ikna etmiş ve kendisine sürpriz yapacaktı. Olmadı... Ömer, o gün gelip evleneceğini söylemiş ve ardına bakmadan gitmişti.
Ömer'in artık gelmeyeceğini biliyordu Leyla. Onun nasıl bir adam olduğunu biliyordu. Evlenince karısını asla aldatmayacağını biliyordu.
Ancak en çokta alyanstaki isme içerlenmişti. Leyla'ydı evleneceği kadının adı... Bir an nefes alamadığını hissetti. Çantasını ve ceketini alıp, sokağa attı kendisini. Ayakları onu Ömer'le geçirdiği en güzel güne götürdü.
Önce kendini karaoke barda buldu. İçerideki müzik ona iyi gelmişti. İki gencin eğlenceli müziği bittikten sonra usulca yanaştı mikrofona. O an ruhuna iyi gelecek tek şarkıyı seçti ve söylemeye başladı. AŞK-I KIYAMET!
*
Herkes aşkını yazmış duvarlara kağıtlara,
Ben seni sardım sakladım yarınlara...
Beklerim günüm gelecektir nihayet,
Sonu yok bunun bu aşk-ı kıyamet...
Yar elinden ölüm olacak benim sonum,
Sonu yok bunun bu aşk-ı kıyamet...
Sen ister al ister yere vur,
Sana hasret gönül sana kul,
Bak haykırışlarım hiç bitmiyor,
Sen olmasan da sensiz olmuyor...
Bir anda barda alkış kıyamet koptu. Yaşadığı ruh haliyle o kadar hissederek, o kadar kendinden geçerek okumuştu ki, alkışlarla birlikte kendine gelmişti. Gözlerindeki yaşları silerken, beklemediği bir soruyla karşılaştı.
"Affedersiniz, bir yerde çıkıyor musunuz? Sizi dinlemeyi çok isterdik."
"Yok, hiçbir yerde çıkmıyorum. Uzun zaman önce bıraktım... Bırakmaz olsaydım."
"Bence de bırakmasaydınız keşke. Sesiniz o kadar güzel ki, yazık olmuş."
Ufak bir tebessümle teşekkür etti Leyla, karşısında duran sevimli ve güzel kıza. Nereden bilebilirdi ki kız, onun en derin ve hala kanayan yarasına tuz bastığını. Yavaş yavaş aşağıya indi ve bardan çıktı. Biraz sahil kenarında yürüdükten sonra Ömer'le birlikte konuştukları, uzun süre ışıkların yansımasıyla denizde oluşan muhteşem manzarayı izledikleri banka oturdu . İlk defa burada, o gün kendini Ömer'le evlenecek bir çiftmiş gibi hissetmişti. Çünkü ilk defa o gün, Ömer ona farklı davranmıştı. Sonra yine bugün geldi aklına... Onsuz geçecek bir ömür düşüncesi, içinde kocaman bir boşluk hissi yarattı. Artık o boşlugu hiçbir şey dolduramazdı. Gecelere onsuz girmek, sabahlara onsuz uyanmak hayatın sonu gibiydi. Sonrası yine gözyaşıydı.
"Ne yapacağım Allah'ım? Nasıl dayanacağım? Olmaz onsuz... Olmaz... Olmaz... Olmaz!"
Nasıl bir acıydı bu? Doktora gitsen, var mıydı bir çaresi? Bu acının bir ilacı var mıydı?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşk'ı kıyamet
Fiksi UmumÜnlü bir iş adamı ve bir hayat kadını... Olacak şey miydi? Yolları kesiştiğinden beri biliyordu olmayacağını Leyla... Bunu en başından söylemişti ona Ömer ama gönül Ferman dinler miydi? Dinlemedi! Kıyamet gününün geleceğini bile bile yaşayan her...