Gözlerimi bir an bile Neslihan'ın gözlerinden çekmemiştim. Onun şaşkınlıkla değişen çehresi ya da gözlerinde gördüğüm burukluk içimde oluşan mutluluğu yok etmeye yetmemişti. Bu bebek bizimdi. Bizim bebeğimiz olacaktı. Babam olmak her zaman istediğim bir şeydi ama kader adeta bizimle dalga geçer gibi en umulmadık zaman da bu hediyeyi bize sunmuştu.
Doktorun muayeneyi bitirmesi ile gözlerimi Neslihan'ın üzerinden çekerek, oturduğu yerden kalkan doktora çevirdim.
''Eşiydiniz değil mi?''
''Evet.''
''Öncelikle eşiniz zorlu bir hamilelik geçiriyor. Bebeğin düşme riski var...'' dedi tatsız bir ses tonuyla. O ara birkaç saniyeliğine gözüm sedyede yatan Neslihan'a kaydığında yüzünde ki korku dolu ifadeyi görebilmiştim. Bu ifadenin hamilelik haberinden mi yoksa riskli bir hamilelik geçireceği olmasından mı olduğunu bilmiyordum. Onun bebeğimizin olacağı fikrine böyle bir ifade vermiş olacağını var saymak istemiyordum açıkçası. Kendimi toparlamaya çalışarak benden cevap bekleyen doktora ''Ne yapmamız gerek?'' diye sordum.
''Düzenli olarak eşiniz takip edilmeli. Stres, üzüntü ve kendini yoracak işlerden kaçınacak. Onun dışında şu an için yapılması gerekecek bir şey yok. Geçmiş olsun tekrardan.''
''Sağ olun.''
Doktor Neslihan'a ve bana kibarca gülümseyerek odadan çıktı. Neslihan'ın toparlanmasına yardım ettikten sonra belinden sarılarak kendime doğru çektim. Hiçbir şey söylemeden başını göğsüme gömdü. Bir iki adım atmıştık ki yüzü acı ile kırıştı. Kucağıma alarak arabaya kadar o halde gittik. Arabanın yanında yavaş bir şekilde kucağımdan indirerek, canını yakmadan ön koltuğa oturdum. Kendim de yerime geçerek sürmeye başladım. İçimde hem büyük bir sevinç hem de garip bir hüzün vardı. Hüznümün nedeni tamamen soğuk bakışlı kadınımın saplantılı olan intikam duygusuydu. Sevincimin nedeni ise açık bir şekilde aşikârdı. Baba olacaktım ben. Yıllar önce kaybettiğim ailemi, yeniden kurmak için şansım vardı. Yeniden bir aileye ait olma hissi şimdiden hoşuma gitmeye başlamıştı.
''Özür dilerim,'' diyen Neslihan'ın ağlamaklı sesiyle bakışlarımı yoldan ayırmadan ''Neden?'' diye sordum. Deli gibi o aptal intikam planı yüzünden özür dilemesini bekliyordum. Hatta o yüzden özür dilemesi için varımı yoğumu her şeyimi verebilirdim. İçimde oluşan umutla onun konuşmasını bekledim.
''Hamile kaldığım için...''
Arabayı istemsizce ani bir frenle durdum. O esnada arkamızda olan arabanın korna sesi arabada ki sessizliği bir kurşun gibi delip geçmişti. Korna sesiyle kendimi toparlayarak arabayı sağa çektim. Kendime sakin olmam gerektiğini birkaç kez daha hatırlatarak ''Ne saçmalıyorsun?'' diye sordum dişlerimin arasından.
Ellerini kucağında birleştirerek bakışlarını ellerine sabitlemişti. Bu davranış benim tanıdığım Neslihan'ın asla yapmayacağı bir şeydi. Benim karım güçlüydü. Sonunda mahvolacağını da bilse gözlerimin içine bakarak ne söylemeyi istiyorsa söylerdi.
Onun cevap vermemesi üzerine kaşlarımı çatarak ''Bu sen misin?'' diye sordum. Bu sefer bakışlarını ellerinden kaldırarak bana doğru çevirmişti. Gözlerine dolan gözyaşlarını gördüğüm anda kalbime ani bir acı saplanmıştı.
''Ben...'' dedi ve devamını getiremedi. Gözünden akan yaşlar ve ağzından kaçan hıçkırıklar konuşmasına izin vermiyordu bir türlü. Bir süre hiçbir şey söylemeden içini dökmesini bekledim. Ağlamayı çoğu insan zayıflık gibi görse de ağlamak bir insanın kendini rahatlaması için en iyi yolda. Bir insanın kalbinden yaş akmasındansa gözünden yaş akması daha iyiydi.
Kendini biraz olsun toparladığında ona doğru hafifçe eğildim ve bir elimle nazik bir şekilde çenesini kavradım.
''Neden özür diledin benden?''
''Seni... Seni sanki tuzağa düşürmüş gibi oldum. Önlem almalıydım... Ne desen haklısın.''
İstemsizce gülümsememe engel olamadım. Onun endişelendiği konu bebek değildi. O bebeğe karşı benim tepkimdi. Bu durum fazlasıyla rahatlamama neden olmuştu. Neslihan'ın intikam uğruna ikimizden bir parça olan bebeğimizi yok saymasına dayanamazdım.
''Saçmalama...'' diye fısıldadım ve dudaklarına sevgi dolu bir öpücük bıraktım. ''Bana yeniden aile olma şansı verdin sen bugün... Bunun için özür dilemen değil benden hediye talep etmen gerekir.''
Yüzünde şaşkın bir ifade belirmişti. Söylediklerim duymadığı beklediği şeyler değildi. Onun endişesini de anlıyordum. Sonuçta birkaç saat önce yaşadığımız şeylerden sonra onu ya da bebeğimizi istemeyeceğimizi düşünebilirdi fakat atladığı bir şey vardı. Neslihan benim hayatıma girdiği ilk gün, gözlerime baktığı ilk an nefesim olmuştu. İnsan nefes almadan yaşabilir miydi? Yaşamazdım. Bende onsuz yaşayamazdım. Ona kızmıştım. Şu an bile hala kızgındım ama bunun bir önemi yoktu artık. Önemli olan tek şey bizim küçük ailemizdi.
''Bana kızmadın mı yani?''
''Hayır, soğuk bakışlı kadınım... Sen bana bir aile bahşederken ben sana nasıl kızabilirim ki?''
''Bebeği istiyorsun yani?''
Bu bana sorulan bir sorudan çok kendine itiraf ettiği bir gerçekti. Bu yüzden cevap vermek yerine sadece başımı sallamakla yetindim.
''Sen istemiyor musun?''
Bu sorum üzerine yüzünde garip bir ifade oluşmuştu. Bu ifadenin tam olarak ne anlama geldiğini bilmediğim için içimi kaplayan endişe bulutlarına engel olamadım. Ondan olumsuz bir cevap duymak istemiyordum. Sonuçta o ikimizden bir parçaydı. Bizim için her şeyden ve herkesten daha önemliydi.
''Babam öldüğünde...'' dedi ve hafifçe yutkundu. ''Annem bu ölümden beni suçladı... Oysa ben sadece babamın o gün beni alıp eve götürmesini istemiştim. İlk başlarda zamanla geçer diye düşündüm. Çünkü etrafımızda ki herkes ben ağladıkça bu yalanı söylediler bana. En sonunda benim de dilime dolandı ve bu şekilde kendimi kandırmaya çalıştım. Fakat öldüğü gün anladım ki annem hiçbir zaman beni suçlamaktan vazgeçmemiş.''
Gözünden akan yaşlar her geçen saniye daha çok artmıştı. Sesi ise titriyor ve kısılıyordu. Bir şey söylemeden devam etmesini bekledim. Neslihan kendini nadir zamanlar da dışa vuruyordu ve şu an o zamanlardandı.
''Ben annemle geçirdiğim her gün gece yatağıma yattığımda onun gibi bir anne olmamak için söz verdim kendime... Annem beni yarı yolda bıraktı fakat ben bebeğimi yarı yolda bırakmayacağım.''
-
İyi geceler arkadaşlar :) Çoğunuzun bildiği üzere taşınma dönemindeyim... Yazabildiğim kadar yazdım lütfen yorum ve vetolarınızı eksik etmeyin.
İnstagram hesabım : dilekyelomi takibi unutmayalım :)
Seviliyorsunuz ♥ :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Kalp
General FictionBenim ki hayata karşı bir direnişti. Batu'ya karşı, Duru'ya karşı... Mutluluğumu elimden alan herkese karşı bir direnişti. Ve bu uğurda akıtılan her gözyaşı, dudaklardan dökülen her ah ve kalpte hissedilen her acı mubahtı! Bu hikâyenin kazanını yok...