Arkadaşlar merhaba :) Şimdi bir kaç şey konuşmak istiyorum.. Diğer bölüme yapılan yorumları okudum. Ve üzüldüm bir şeye. 29 yorum mu hak ediyorum ben? Lütfen... Yorum yapmak zor değil....
Bu bölümde bol bol yorum ve beğeni bekliyorum... Seviliyorsunuz ♥ :)
-
Oktay gerisinde sinir harbi yaşayan bir kadın bırakarak alt kata indi. Onun geldiğini gören arkadaşları ile tokalaşarak çardakta boş olan bir kısma geçti. Hakan Bey ile Yunus Bey yeni bir iş üzerine hararetli bir muhabbete dalmıştı. Nil'in gözleri de yıllardır olduğu gibi Oktay'ın üzerindeydi. Yine teras da Semih ve dört tanede asistan vardı. Adam istemsizce gülümsedi. Patronlar burada keyifli bir sohbete dâhil olmuşken asistanlar bir köşede eğreti bir halde duruyordu. Hayat adil değil diye düşündü adam.
Bahçenin ilerisinde mangalla uğraşan bir adam vardı. Büyük ihtimal evin çalışanlarından biriydi. Bu önemli bir toplantıydı ve Oktay riske atmak istemiyordu fakat Semih'e de güvenirdi. Güvenmediği hiçbir adamı böylesine önemli bir toplantı da tutmazdı.
Aklı biranda Neslihan'a kaydı. Onun öfkeli gözleri ve soğuk çehresi belirdi gözlerinin önünde. İstemsizce yutkundu. Öfke bir kadına bu kadar yakışır mıydı? Yakışıyordu işte.
Duygularıyla hareket eden bir adam olmamıştı hayatının hiçbir döneminde. Mantık her zaman Oktay için daha önde gelirdi. Fakat bir haftadır bu durum da büyük değişiklikler olmaya başlamıştı. Neslihan hayatına girdiğinden beri kalbinde ters giden bir şeyler vardı.
''Nasılsın Oktay?''
Adam duyduğu ses ile düşüncelerini bir kenara bırakıp kendisine neşe ile seslenen kadına baktı. Suratında ki sevimli ifade her erkek için ilgi çekici olabilirdi ama yıllardır Oktay için olmamıştı. Nil iyi bir kadındı. Severdi. Ama Nil'in istediği gibi bir sevgi değildi bu. Nil ona fazla çocuksu gelirdi. Çevreleri tarafından çok yakıştırıldığını iyi biliyordu ama olacak bir şey değildi. Oktay kendi ayakları üzerinde duran ve herkese meydan okuyabilecek kadınlar isterdi hayatında. Tıpkı Neslihan gibi... Fakat Nil böyle değildi. Fazlasıyla zayıftı en ufak zorlukta pes edecek biriydi.
Kendini hafifçe toparlayarak ''İyiyim Nil sen?'' dedi.
''Bende iyiyim...'' dedi kadın ve ''Seni görünce daha iyi oldum.'' diye eklemekten de kendini alıkoyamadı. Fakat adam umursamadı bile. Umursayacak daha önemli şeyleri vardı. Mesela Neslihan gibi... Gözlerini evin bahçeye açılan kapısına dikti. Hala gelmemişti kadın. Anlaşılan aynı odada kalma emrivakisine pek sıcak bakmamıştı.
''Gözlerini evden alamıyorsun. Çok mu beğendin?'' dedi Hakan Bey neşeli bir ses tonuyla. Oktay arkadaşına cevap veremedin Semih onun yerine hafif bir alayla Hakan Bey'i cevapladı.
''Beğendiği ev değil, içinde ki.''
Adam bir şey söylemek yerine ifadesiz gözlerle arkadaşlarına bakmakla yetindi. Sonuçta Semih doğru söylüyordu. Beğendiği ev değil, Neslihan idi. Bunu inkâr edecek değildi. Kaldı ki adam yalandan nefret ederdi. Bu hayatta affedemeyeceği şeyler arasında yer alırdı.
''Bu ne demek oluyor?'' dedi Nil merakını gizlemeyen bir ses tonuyla. Semih hafifçe Nil'e gülümsedi. ''Oktay'ın asistanı çok güzel...''
''Eee?'' diyebildi kadın zoraki bir sesle.
''Eeesi Nil bizim Oktay bu asistanın yollarını gözleyecek kadar çok beğenmiş.'' diye Yunus cevapladı kadını. Bu cevaptan hiç hoşlanmayan kadının çehresi kaskatı kesilmişti. Nasıl kesilmesindi ki? Yıllardır gözünün içine baktığı adamın şuan bir kadını böyle beklemesi içini paramparça ediyordu. İçinde ki kıskançlık duygusu ise her saniye biraz daha artıyordu. Oktay gibi bir adam her kadının sahip olmak isteyeceği bir adamdı. Nil de istiyordu. Yıllardır onun kadınlarla hiçbir ilişkisini duymamıştı. Ve genelde arkadaşları böyle konular üzerinden adamla dalga geçtiklerinde de çok güzel ağızlarının payını verip sustururdu. Ama şimdi öyle değildi. Şimdi bu konuşmayı susturma gereği duymamıştı. Bu gerçek genç kadının nefesinin kesilmesine neden oldu. Böyle olmamalıydı. İçinde ki ağlama isteğini yok saymaya çalışarak Oktay'a dikti gözlerini. Oktay ise gayet umursamaz bir halde arkadaşlarına bakarak ''Neslihan'ın yanında bu tarz konuşmayın.'' dedi uyarır bir ses tonuyla.
''Adı güzelmiş.'' diye arkadaşına takılmaktan kendini alıkoyamadı Hakan Bey. Bunun üzerine Semih ''Sen birde kendisini gör.'' diyerek Oktay'ın öfkeyle parlayan gözlerini üzerine çekti.
''Eğlenecek başka bir konu bulun.'' Diyerek adam son noktayı koydu konuya. Diğerleri de üstelemediler daha fazla. Oktay sakin bir adamdı fakat öfkelendiğinde fazlasıyla tehlikeli olurdu. Onu öfkelendirmeye de açıkçası hiçbiri cesaret edemezdi.
Öte yandan Neslihan da sinirlerine hâkim olmaya çalışarak alt kata indi. Gelen seslerden herkesin bahçede olduğunu fark ederek merdivenlerin karşısında olan bahçe kapısına doğru ilerledi.
Bahçeye çıktığında köşede bir mangalın yakılmış olduğunu gördü. Gözü çardağa kaydığında Oktay'ın yanında üç adam ve bir kadınla oturduğunu ve rahat bir şekilde sohbet ettiğini gördü. Çardağın diğer ucuna baktığında ise üç erkek ve bir kadının fazlasıyla çekinik ve kendi hallerinde oturduklarını gördü. Büyük ihtimal bunlarda kendi gibi asistandı.
Dikkat çekmemeye çalışarak yavaş adımlarla yürüyordu fakat bir süre sonra herkesin bakışlarının kendi üzerinde olduğunu fark etti. Bu bakışlar karşısında yutkunmasına engel olamadı.
Oktay da Neslihan'ın geldiğini görünce hafifçe iç çekti. Bu soğuk çehreli kadın çok güzeldi. Hatta fazla güzeldi. Herkesin bakışlarının kadının üzerine yoğunlaştığını görünce istemsizce gerilmekten kendini alıkoyamadı. Sesinin sert çıkmasını önemsemeden ''Neslihan yanıma gel.'' diye buyurdu. Bir an Neslihan olduğu yerde kalarak adama meydan okuyan bakışlarla baksa da aklına gelen intikam planıyla olabildiğince soğuk bir sesle ''Efendim Oktay Bey.'' dedi.
Oktay onu sinirlendirdiğini anlayabiliyordu ama şuan için bu durum umurunda bile değildi. Burada ki adamların ona böyle bakmasına izin verecek değildi. Hepsi Neslihan'ın kendisine ait olduğunu anlamalıydılar. Bu düşünce fazlasıyla hoşuna gitmişti adamın. Bu kadın... Bu soğuk kadın ancak kendisine ait olabilirdi.
''Yanıma gel.''
Neslihan dişlerini sıkarak zoraki adımlarla adamın yanına doğru ilerledi. Bunu yapmaktan nefret ediyordu. Bir insandan emir almak kendine göre bir şey değildi. Hele birde böyle kişisel emirler almak!
Kadının yanına yaklaşması ile Oktay daha iyi anlıyordu onu nasıl öfkelendirdiğini. Fakat bu öfke içten içe hoşuna gidiyordu. Soğuk benizli bu kadında öfke bir mücevher gibi parlıyordu.
Kadın adamın yanına geldiğinde olabildiğince ifadesiz bir ses tonuyla ''Efendim Oktay Bey.'' dedi. Biran önce bu eziyetin bitmesini istiyordu. Etrafında ki meraklı bakışmalardan sıkılmıştı.
Oktay ise bu anı uzatmaktan keyif alır gibiydi. Orada ki herkes bu kadının kendisinin olduğunu her geçen saniye daha iyi anlasın istiyordu. Bir eliyle kadının elini tutarak yanına doğru çekti. Neslihan şaşkınlıkla bir anda kendini adamın yanında otururken bulmuştu. Öfkeden deliye dönen gözlerini adamın gözlerine çevirdi. Uyarır bir ses tonuyla ''Oktay Bey ne yap...'' demişti ki adam dudaklarına bir öpücük bırakarak sözünü tamamlamasına izin vermedi. O kadar hızlı gelişen bir öpücüktü ki... Genç kız ne zaman adamın kendisini öptüğünü, ne zaman geri çektiğini anlamamıştı bile.
''Özlemişim...'' dedi Oktay boğuk bir sesle. ''Bir daha beni bu kadar bekletme!''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Kalp
Ficção GeralBenim ki hayata karşı bir direnişti. Batu'ya karşı, Duru'ya karşı... Mutluluğumu elimden alan herkese karşı bir direnişti. Ve bu uğurda akıtılan her gözyaşı, dudaklardan dökülen her ah ve kalpte hissedilen her acı mubahtı! Bu hikâyenin kazanını yok...