İyi geceler arkadaşlarr :)) Bölüm geldi sonunda :D Valla bol bol yorum ve beğeni bekliyorum... Düşüncelerinizi benden esirgemezseniz çok sevinirimmm :)))
Ve son olarak yazar sayfamı beğenirseniz ve instagramdan takip ederseniz çok mutlu olacağım...
Yazar sayfam : https://www.facebook.com/pages/Dilek-Taygun/564788680326548?notif_t=page_new_likes
İnstagram : dilekyelomi
-
Duru gözlerini bir türlü kocasından ayıramıyordu. Ağzı burnu kan içerisindeydi. Öfkeyle alıp verdiği nefesi ise bir hırıltı gibi boğazından çıkıyordu. Salonda ki koltuklardan birine oturduğunda ise başını hafifçe arkaya atmıştı adam. Kadın bir süre bir şey söylememek için sustu fakat sustukça daha fazla canı yanmaya başlamıştı. En sonunda dayanamayarak tam karşısında ayakta durdu.
''Neler oluyor?''
Bu soru karşısında Batu hafifçe başını koltuktan kaldırarak karşısında ki karısına baktı. Yüzünde gördüğü ifade hoşuna gitmemişti. Fazlasıyla kızgın duruyordu karısı.
''Gördüklerin oluyor!''
''Bu adam kim? Nesli ile ne ilgisi var?''
''Bu adam benim iş konusunda anlaşamadığım adamlardan biri ve Nesli ile ne alakası var bilmiyorum.''
''O halde neden gelip sana hesap soruyor?''
Adam öfkesine yenik düşerek hızla ayağa kalktı ve tam karısının karşısında durdu. Canı fazlasıyla yanarken bir de karısının bu aptal soruları daha fazla bunaltıyordu onu. Açıklama yaptığı halde daha böylesine laf sokar gibi neden sorular soruyordu ki?
''Bilmiyorum dedim ya.''
Bu cevap Duru için yeterli değildi. Kalbi acıyla çarpıyordu. Tüm korkuları yine bedenini ve ruhunu işgal etmeye başlamıştı.
''Bizim evimize neden geliyor?''
Batu sakin kalmaya çalışarak ''Bilmiyorum,'' diye tekrarladı.
''O adam Nesli ile evlenecek mi?''
Karısının gereksiz ve saçma soruları karşısında adam daha fazla sinirlerine hâkim olmayarak ''Duru bilmiyorum,'' diye bağırdı. Bu bağırma karısına yetmişti. Gözlerinden akan yaşlara engel olamayarak ''Sen... Sen onu seviyorsun...'' diye fısıldadı. Adam bir an karısının sözlerini algılayamadı. Böyle bir şeyi söyleyeceğine ihtimal vermek istemiyordu ama ne yazık ki söylemişti. Yüzümde oluşan alay dolu bir gülümseme ile Duru'ya baktı. Canından çok sevdiği kadındı karşısında ki. Kızının annesiydi. Ömrünü hiç düşünmeden yoluna serdiği kadındı. Fakat bu son sözleri artık adam için son noktaydı. O tek Duru için Nesli'nin hayatını mahvetmişti. O kadının vebalini üzerine almıştı. Bunu da Duru çok iyi biliyordu ve bunu bile bile bu sözleri söylüyorsa söylenecek pek bir şey de kalmamıştı.
''Bana bu kadar çok güvendiğin için teşekkür ederim karıcığım...'' diyerek onun bir şey söylemesini beklemeden hızlı adımlarla evden çıktı. Yorulmuştu artık. Vicdanıyla zaten yıllardır büyük bir savaş içerisindeydi ama bugün yenik düşmüştü. Duru bile ona güvenmiyordu. Bu hayatta ailem dediği tek insan dahi ona güvenmiyordu...
♡♡♡♡♡
Aynada ki yansımama baktığımda gözlerimin dolmasına engel olamamıştım. Çocukluğumuzda kız arkadaşlarımızla hep bunun hayalini kurardık. Hepimiz birbirimizin nasıl gelin olacağı hakkında fikirler yürütüp, şakalaşırdık. Hatta bir ara Esin ve Duru ile de böyle bir şakalaşma geçmişti aramızda. Esin her zaman ki bilmiş haliyle ben çok mutlu bir gelin olacağım demişti. Duru ise ben yine yalnız kalırım demişti. Sonuç tam tersi olmuştu. Esin şu an yerini bile bilmediğim bir yerde yaşıyordu. Duru ise bana en büyük kazığı atarak onu korumaya çalıştığım adamla evlenmişti. Benim durumum ise fazlasıyla içler acısıydı. Şu son iki haftada intikam adına en büyük yemini etmiştim. Artık her şey beş gün sonra bitecekti. Bu beş güne kadar benim biraz daha sabırlı olmam gerekti. Sonra her şey sonsuza dek bitecek, herkes kendi yoluna çekilecekti.
Açılan kapı sesi ile gözlerimi aynadan çekerek arkamı döndüm. Oktay tüm yakışıklılığı ile karşımda duruyordu. Üzerinde ki siyah takım her zaman giydiği takımlardan daha farklı gözüküyordu gözüme bu sefer. Nesi farklıydı bilmiyorum ama farklıydı işte. Daha değişikti.
Onun bana doğru attığı her adımında kalbimin hızının artmasına engel olamadım. Bu da nereden çıkmıştı şimdi? Bu evliliği sadece bir intikam uğruna kabullenmiştim. Şimdi kalbimin böyle aptal bir şekilde ritmini değiştirmesine gerek yoktu.
Aramızda birkaç adımlık mesafe kalınca durdu ve çehresinde gerçek bir beğeni ifadesiyle ''Çok güzel olmuşsun,'' diye fısıldadı. Cevap veremedim. Ne diyeceğimi bilemez bir halde onun gözlerinden gözlerimi ayıramıyordum. O gözlerde gördüğüm sevinç, mutluluk benim de kalbimde uzun zamandır hissetmediğim bir sevinç bayramını başlatıyordu.
Oktay benim bir şey söylemeyeceğimi anlamış olacak ki aramızda ki son mesafeyi de kapatarak dudaklarını alnıma bastırdı. Onun sıcacık dudaklarını soğuk tenimde hissetmekse tüm bedenimin ürpermesine neden olmuştu. Gözlerimi kapattım. Bu anın muhteşemliğini bir daha yaşayamayacaktım o yüzden sonuna kadar yaşamak amacıyla kendimi duygularıma bıraktım.
Birkaç dakika sonra hafifçe geri çekildiğinde boğuk bir sesle ''Gözlerini aç,'' dediğini duyabildim. Zoraki bir şekilde gözlerimi açtığımda onun koyulaşmış gözleriyle karşılaşmam bir oldu.
''Seni çok istiyorum Neslihan.''
Bu bana yaptığı bir itiraf mıydı yoksa kendi iç hesaplaşması mıydı bilmiyordum. Tek bildiğim bu sözlerin ruhumu okşuyor olmasıydı.
''Hiç ummadığım bir anda hayatıma girdin soğuk bakışlı kadınım...''
İşte bu çok doğruydu. Ama şaşırmaması gerekti. Bu hayatta hiçbir şey planlandığı gibi gitmiyordu. Öyle gidiyor olsaydı şu an daha farklı şeyler olabilirdi. Mesela hala Duru ve Esinle görüşüyor olabilirdim. Belki Batu... Batu olmazdı. Bundan emindim. Çünkü o bende sadece bir anlık duygu fırtınası estirmişti ama bir anlıktı işte. Benim kızdığım arkamdan oynanan bu pis oyundu. Benim öfkem oynadıkları oyunaydı, kalplerinde ki sevgiye değil!
''Nereye daldın yine?''
''Hiç...''
''Neslihan nereye daldın?''
Hafifçe gülümsemeye çalıştım. ''Sadece düşünüyordum,'' dedim.
''Ne düşünüyordun?''
''Beni kovacağını hatta hakkımda şikâyetçi olacağını düşünürken sen benimle evleniyorsun, üzerine bir de yaptığım suçun üzerini kapatıyorsun. Bunları düşünüyordum.''
Tam olarak bunları düşünmesem de bu durumlarda aklımı kurcalayan önemli konulardandı. Oktay'ın bana hiçbir şey sormaması ve sorgusuz sualsiz benimle evlenmek istemesi ister istemez beni düşündürüyordu.
Gözlerini kısarak bir süre yüzünde düşünür bir ifadeyle bana baktı ve daha sonra derin bir nefes aldı. ''Bende bilmiyorum... Ama senin yanımda olmanı istiyorum Neslihan. Benim kalbim artık senin. Bunun adı aşk, sevgi her ne ise bilmiyorum. Tek bildiğim kalbimin yolunda bir ömür köle olduğu.''
Bu sözler karşısında ne söyleyebilirdim ki? Oktay bana kalbini açmıştı. Böyle bir şey istemiyordum, olmamalıydı ama olmuştu. İstemediğim kalbi sayesinde hala bir intikam şansım doğmuştu. Bugün beni mahvetmediyse kalbinde ki yerim içindi. Fakat haftaya yapacaklarımdan sonra değil kalbinde ki yerim tüm hücrelerini önümde köle etsem yine de beni affetmeyecekti biliyordum. Zaten olacaklardan sonra da affedip affetmemesinin bir önemi kalmayacaktı.
Kapının çalınması ile düşüncelerimden ayrılarak içeri girene baktım. Bir görevli gelmişti. Direk olarak Oktay'a bakarak ''Her şey hazır Oktay Bey... Herkes sizin salona gelmenizi bekliyor,'' diyerek odadan çıktı. O an Oktay yüzünde hoş bir gülümseme ile bana bakarak ''Hazır mısın?'' diye sordu. Hazır mıydım? Oktay ile evlenecektim ve bir hafta boyunca onunla bu evde yaşayacaktım, karısı olma sıfatını taşıyacaktım. Sadece başımı sallamakla yetindim. Şu an için kendimi konuşacak kadar güçlü hissetmiyordum. Kolunu uzattığında heyecanlanan kalbime engel olamayarak titreyen elimle kolunu sardım ve silik bir nefes bıraktım dudaklarımın arasından. Başlıyorduk işte. Geri sayım başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Kalp
Ficção GeralBenim ki hayata karşı bir direnişti. Batu'ya karşı, Duru'ya karşı... Mutluluğumu elimden alan herkese karşı bir direnişti. Ve bu uğurda akıtılan her gözyaşı, dudaklardan dökülen her ah ve kalpte hissedilen her acı mubahtı! Bu hikâyenin kazanını yok...