Merhabalarrr :)) Bol bol yorum ve beğeni bekliyorum :)) Düşüncelerinizi benden esirgemezseniz sevinirim... Seviliyorsunuz ♥ :)
-
Kendimi toparlamaya çalışarak öfkeyle bana bakan adama bakmaya devam ettim. Söyleyeceklerim yüzünden Neslihan beni öldürebilirdi ama umurumda değildi. Ben buraya gelirken zaten bu kararı vermiştim. O benimdi ve benden başkasıyla artık olması imkânsızdı.
''Birkaç haftaya kadar karım olacak. Bu yeterli mi?''
Batu'nun bir anda yüzünün rengi atmıştı. Karısının gözleri ise Batu'dan ayrılmıyordu. Bu haber karşısında vereceği tepkiyi fazlasıyla merak ediyordu anlaşılan.
''Bundan sonra Neslihan'a yapılan her şeyi kendime yapılmış sayarım ve seni bitiririm Batu!''
''Şimdi bitirsene?''
Dudaklarım alayla kıvrıldı. ''Karına ve çocuğuna dua et... Ben senin gibi şerefsiz bir adam değilim... Kimsenin gözyaşı üzerine mutluluk kuramam.''
Bir şey söylemesini beklemeden hızla bahçeden çıktım. Aksi takdirde onu öldürmemek için kendimi daha fazla tutamayacaktım. Arabaya bindiğimde son hızla çalıştırdım. Camı açarak gecenin kokusunu içime çektim. Kafamı toparlamam gerekti. Az önce aldığım büyük bir kararı dile getirmiştim. Aslında ben Neslihan'ı ilk gördüğüm andan beri düşündüğüm tek şey buydu. O benim olmalıydı. Gözlerimiz buluştuğu ilk an anlamıştım.
♡♡♡♡♡
Gözlerimi açtığım ilk an nerede olduğumu kestiremedim. Odaya boş gözlerle baktım. Büyük bir odaydı ve fazlasıyla da lükstü. Hafifçe doğrulduğumda ise odayı daha iyi gözlemleyebildim. Siyah büyük bir dolap vardı karşımda. İçinde bulunduğum yatak ise iki kişiye göre fazlasıyla büyüktü. Odanın bir köşesinde banyoya açıldığını düşündüğüm bir kapı vardı. Tamamen az ama pahalı eşyalarla donatılmış bir odaydı burası. Benim hiçbir zaman böyle bir odam olmamıştı ki? Burası neresiydi ve ben neden bu odada, bu yataktaydım?
Ben kendi içimde bu sorulara cevap ararken kapı açıldı. İçeriye orta yaşlarda bir kadın girdi. Benim uyanık olduğumu fark edince bana gülümseyerek yanıma yaklaştı.
''Günaydın Neslihan Hanım.''
''Burası neresi?''
Kadına bir günaydın bile demediğimin farkındaydım ama şu an görgü kurallarını takacak bir durumda değildim. Bir an önce cevapsız sorularıma cevap bulmam gerekti.
''Oktay Bey'in evi...''
Kahretsin! Benim o adamın evinde ne işim vardı? Dün gece en son tartışıyorduk. Bana neden yaptığımı soruyordu. Öğrenmişti her şeyi... Sonra bir anda her yer karanlık olmuştu. Ancak bu kadar hatırlayabiliyordum.
''Ne kadar süredir buradayım?''
''Dün gece getirdi Oktay Bey sizi.''
''Saat kaç?''
''Sabah altı.''
''Ben... Ben neden yataktayım?''
''Bayılmışsınız. Oktay Bey sizi buraya getirir getirmez hemen Doktoru da çağırdı. Doktor yorgun düştüğünüzü, dinlenmeniz gerektiğini söyledi ve bu yüzden size sakinleştirici bir iğne yaptı.''
Onun evindeydim. İnanamıyordum kendime. Nasıl bu kadar güçsüz düşebilmiştim? Bütün planımı mahvettiğim yetmezmiş gibi bir de onun evinde esir kalmıştım.
''Oktay Bey nerede?''
''Doktorla birlikte çıktı dün gece ve hala gelmedi.''
İşte bu aradığım fırsattı. Buradan gitmem için belki de en doğru zaman buydu. Hızlıca üzerimde ki kıyafetlere göz gezdirdim. Dün akşam ki giydiklerimdi. En azından kıyafetlerime dokunmadıkları için şükretmem gerekti.
Başımın dönmesini umursamayarak yataktan kalktım ve o an Oktay'ın yardımcısı olarak düşündüğüm kadın bana engel olmaya çalışmak amacıyla yanıma doğru yaklaşınca elimi kaldırarak ''Gelme,'' dedim.
''Neslihan Hanım dinlenmeniz gerek.''
''Hayır, buradan gitmem gerek!''
''Oktay Bey'in sıkı talimatı var... Bu odadan çıkmamanızı istedi.''
Hafifçe bir kahkaha atmama engel olamadım. Buram buram acı ve hayal kırıklığı kokan bir kahkahaydı bu. Dudaklarımı alayla kıvırarak ''O halde gelsin de engel olsun Oktay Bey!'' demiştim ki ''Zevkle,'' diyen onun sesini duydum. Onun burada ne işi vardı? Hem söylediklerimi nereden duymuştu? Tabii ya kapı açıktı!
Oktay beni umursamayarak yanımda duran kadına baktı. ''Sen çıkabilirsin,'' dedi ve o an kadın hızla odadan çıkarak kapıyı kapattı. Kalbimin korku ve heyecanla hızlı atmasına engel olamadım. Korkuyordum çünkü tüm planım ortaya çıkmıştı ama bu heyecan neyin nesiydi? Anlamıyordum.
''Yatağa geç.''
''Hayır.''
''Titriyorsun... Dinlenmen gerek.''
Lanet olsun! Bu titreme nereden çıkmıştı şimdi? Tamam, kendime pek baktığım söylenemezdi ama bünyemin bu kadar çabuk direncini düşürmesi öfkelenmeme fazlasıyla neden oluyordu.
Onun söylediklerini yok saymaya çalışarak ''Gitmek istiyorum,'' dedim.
''Nereye gideceksin?''
Sesi rahatsız edici derece de sakindi ve bu beni daha fazla huzursuz ediyordu. Sakin kalmaya çalışarak ''Evime,'' dedim. Ona hesap veriyor olmak yeterince sinirlerimi bozuyorken bir de onun bu sakinliği sinirlerimin sınırlarını zorluyordu.
''Hayır.''
''Size gidebilir miyim diye sormadım.''
''Olabilir,'' dedi ve sert çehresinde silik bir gülümseme belirdi. ''Yine de gidemezsin.''
''Bu yaptığınız suç!''
''Ödeşiyoruz Neslihan...'' dedi ve bana doğru yaklaşmaya başladı. Tüm bedenimde soğuk bir terleme baş göstermeye başlamıştı. Bunun nedeni onun bana doğru geliyor olması mıydı ya da sözleri miydi tam olarak emin olamadım. Tek emin olduğum şey korkuyordum!
Aramızda çok az bir mesafe bırakıca başımı zorlukla kaldırarak yüzüne baktım. Dudağında ki şişlik ve yara izi dikkatimi çekmişti. Gözlerim istemsizce tüm bedenine bakınca da beyaz gömleğine bulaşmış kanı fark ettim. Çok yoktu ama yine de ürkmeme engel olamamıştım. Neden bu haldeydi? Yaralanmış falan mıydı?
Gördüklerimi görmemiş gibi davranmaya çalışarak ''Ne istiyorsunuz?'' diye sordum. Bir an önce bu adamın evinden çıkmam gerekti.
''Şu an için yatağa tekrar yatmanı istiyorum... İlerisi için isteklerimi daha sonra konuşuruz.''
Sinirden kıpkırmızı kesilmeme engel olamamıştım. ''Sizin söyledikleriniz umurumda bile değil.''
''Bana zarar verdin... Bence umurunda olmalı.''
''O halde polise gidin. Hakkımda davacı olun, onlar gerekli olanı yapar. Şimdi çekilin evime gitmek istiyorum.''
Benim sözlerim üzerine çehresi daha fazla kararmıştı. Beni kolumdan tutarak yatağa doğru itti. Dengemi kaybedip bir anda kendimi yumuşacık yatakta sırt üstü uzanır bir halde bulmuştum. Ben daha bunun şokunu atlatamadan Oktay üzerime doğru uzanmıştı. Bedeni bedenime temas etmiyordu ama nefes alış verişlerimin hızlanmasına engel olamıyordum.
''Her şeyi bu kadar çok zorlaştırmak zorunda mısın?''
''Ben hiçbir şeyi zorlaştırmıyorum ve hemen üzerimden kalkın Oktay Bey!''
''Ne zaman kabul edeceksin Neslihan? Yenildiğini ne zaman kabul edeceksin?''
Asla yenildiğimi kabul etmeyecektim. Yenildiğimin elbette ki farkındaydım ama bu durumu kabullenmeyecektim işte. Bir kere yenildiğimi kabullendiğimde hayatım mahvolmuştu. Yine aynısının olmasına izin veremezdim. Bu planımın bozulduysa başka planlar kurardım ama asla yenilmezdim.
''Sizi ilgilendirmez! Bu benim hayatım!''
''Hayır, yanılıyorsun... Beni fazlasıyla ilgilendiriyor.''
Dudaklarım soğuk bir gülümseme ile kıvrılmıştı. ''Hangi sıfatla? Siz kimsiniz ki?''
''Yakında kocan olacak olmam yeterli bir sıfat mi Neslihan?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kirli Kalp
Ficción GeneralBenim ki hayata karşı bir direnişti. Batu'ya karşı, Duru'ya karşı... Mutluluğumu elimden alan herkese karşı bir direnişti. Ve bu uğurda akıtılan her gözyaşı, dudaklardan dökülen her ah ve kalpte hissedilen her acı mubahtı! Bu hikâyenin kazanını yok...