K-11

105 9 4
                                    


      Baran'ın beni getirdiği yer lunaparktı. Çocukluğumdan beri hep sevmişimdir burasını. Özellikle dönme dolap, ona bayılıyorum.

    Baran'ı elinden tutup resmen içeriye sürükledim. Önce çarpışan arabalara sonra gondola, havada dönen salıncaklara derken her şeye bindik. Atlı karıncaya çok binmek istedim ama Baran binmedi, o binmeyince bende binmedim.

-"Bekle beni burada geliyorum."
+"Tamam." Baran'ın geri gelmesi iki dakikasını almamıştı bile. Tabi boş gelmemişti elinde büyük bir tane pembe pamuk şeker vardı. Onu elinde pamuk şekerle görünce gülmeye başladım.
-"Hey neye gülüyorsun sen? Bana mı?"
+" Yok canım hiç sana güler miyim? " Bunu derken bile gülüyordum.
-"Ben senin için gidiyim elimde pembe pamuk şekerle döneyim, bunca güzel kızın içinde karizmamı çizeyim, sen gül oldu mu ama?"
+"Tamam tamam gülmeyeceğim." dedim ve elindeki pamuk şekeri aldım.
-"Hadi gel." Silahla oyuncak örnekleri vurdu ve ufak bir ayıcık kazandı.  Yanımda ufak üç dört yaşlarında bir kız çocuğu vardı . Sarışındı aynı benim küçüklüğüme benziyordu. Ayıcık için ağlıyordu. Önce kızı kucağıma aldım, sakinleştirdim, onunla tanıştım, pamuk şekeri onunla beraber yedik. Her tarafımız şeker olmuştu, Baran bizi gülerek izliyordu. Onun da adı Asya'ymış. Biraz sevdikten sonra onu yere indirdim bu sırada annesi elini bırakıp kaçtığı için ona kızıyordu. Elimdeki pembe ayıcığı Asya'ya verdim. Önce beni öptü ve teşekkür etti ardından annesinin elini tutarak babasıyla birlikte uzaklaştılar. İsimlerimiz aynı ama umarım kaderlerimiz aynı olmaz ufaklık.

      Arkamı döndüğümde kocaman bir ayı ile karşılaşmam beni güldürmüştü. Ayının arkasından Baran'ın çıkmasıyla kahkahalara boğulmuştum. Lunaparkta atlı karınca ve dönme dolaptan başka binmedigimiz hiçbir oyuncak kalmamıştı. Kocaman ayıcığımı dönme dolabı çalıştıran görevliye emanet ederek Baran'la dönme dolaba bindik. Dolap çalışmaya başladı.
+"Bu gün neden beni buraya getirdin? "
-"Getirmese miydim?"
+"Farkındaysan getirme demedim. Sadece beni bu gün neden buraya getirdiğini merak ediyorum."
-"Buraya geleli daha üç gün oldu ama dün benim yüzümden orada kaldın ve bu günde suratın hep asıktı. Biraz mutlu etmek istemiş olabilirim."
+"Biraz?"
-"Biraz..." dedi gülümseyerek.Bende gülümseyerek karşılık verdim.

      Dönme dolaptan indikten sonra hemen görevlinin yanına gidip emanet ettiğim ayıcığımı aldım, acıktığımızı fark ettik ve en yakın restorana gittik. Burası Baran'ın babasının arkadaşının yeriymiş. Yemekleri gerçekten çok güzeldi. Yemekten sonra Baran beni eve bıraktı. Her zamanki gibi ben içeri girerken arabasına yaslanmış içeri girmemi bekliyordu. Kapıyı Ayşe teyzem açtı, elimdeki ayıcığa bakıp güldü. Babamın Baran'ı da içeri davet ettiğini söyledi. Oturma odasına girdiğimizde babam önce Baran'la selamlaştı ardından bana sarıldı. Evet şimdi beni bir açıklama bekliyordu çünkü babama nereye gittiğime dair hiç haber vermemiştim.
+"Baba biz Baran'la..."
-"Biliyorum Asya Baran haber verdi bana. Tabi bu demek olmuyor ki bir şey olmaz. Buraya yeni taşındık ve sen iyi bilmiyorsun çevreyi. Telefonun her zaman açık olsun ve gittiğin yerlerde baba ben buradayım, şuradayım diye mesaj at. Senden çokta zor bir şey istemiyorum kızım."
Adam haklıydı şimdi.Hemen boynuna sarıldım.
+"Tamam babacım haklısın."
Baran da bizi gülümseyerek izliyordu.
-"Aç mısınız çocuklar? Ayşe hanım gene döktürmüş."
+"Yok baba biz yedik gelmeden önce."
-"Tamam o zaman. Asya hadi kızım sen de odana çık benim Baran'la iş hakkında konuşacaklarım var."
Babamı başımla onayladım, Baran'a da bu gün için teşekkür ederek odama çıktım.

KARAMSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin