K-12

110 12 0
                                    

     Bir yandan müdürün odasını doğru ilerliyor bir yandan da kendi kendime konuşuyordum ki resmen bir kayaya çarptım.
-"Yavaş ol ufaklık!"
Çünkü her şey üst üste gelmek zorunda. Üzerime kahve döktüğü yetmiyor bide "Yavaş ol ufaklık! " diyor.
+"Asıl siz önünüze bakın formam maaf oldu."
-"Baran ben seni arayacağım birazdan." dedi ve elindeki telefonu kapattı.
Baran mı dedi o, bana mı öyle geldi? Yani tek Baran o değil de... Bana neyse, ne hali varsa görsün dengesiz.
-"Evet ufaklık sen ne istiyorsun?"
+"Ufak bir özür olabilir mesela!"
-"Bana çarpan sendin."
+"Üzerime kahve döken de sensin."
-"Yıkarsın geçer ufaklık abartma. Ayrıca kahve ılık yandığını da pek sanmıyorum." dedi ve hiçbir şey olmamış gibi yanımdan geçip gitti. Ay bide göz kırpıyor ya ukalaya bak! Bütün dengesizler de beni bulur ya !

     Bu gün sanki insanlar beni sinir etmek için anlaşmış gibi! Nöbetçi öğrencinin uyarısıyla müdürün odasını girdim. Müdür masasında, masanın önündeki koltukta da Tuğçe oturuyordu. Müdür bey konuşmaya başladı ;
-"Üzerine ne oldu Asya?"
+"Ufak bir kaza, birisiyle çarpıştım üzerime kahve döküldü."
-"Dolabında yedek forman varsa gidip değiştirebilirsin. "
+"Maalesef yok. Siz beni çağırmışsınız. "
-"Duyduklarım doğru mu Asya?"
+"Ne duyduğunuzu öğrenebilir miyim?"
-"Kızlar tuvaletinde Tuğçe'yi hırpalamışsın. Kız odama ağlayarak geldi. Senden böyle bir şeyi hiç beklemezdim Asya! Hemde daha ilk haftadan."
Tuğçe'ye baktığımda pis pis sırıttığını gördüm. Tabi ki bu bir tuzaktı. Beni kışkırtıp suçu benim üzerime atacaktı. Amacı zaten buydu ve ben ona istediğini vermiştim. Beni okuldan uzaklaştırmak aynı zamanda Baran'dan da uzaklaşmam anlamına geliyordu. Üzgünüm Tuğçe hanım sana istediğini vermeyeceğim. Ağlamaklı bir ses tonuyla konuşmaya başladım;
+"Şey Müdür bey ben nereden başlayacağımı bilemiyorum. Aslında biraz da korkuyorum."
-"Asya kızım iyi misin ? Geç otur şöyle. Su falan ister misin?" dedi bana bir mendil uzatarak. Tuğçe'nin tam karşısındaki koltuğa oturdum.
+"Hayır teşekkür ederim." Devam etmemi ister gibi başını salladı.
+"Müdür bey ben Tuğçe'yi hırpalamadım. O kızlar tuvaletinde beni sıkıştırdı. Beni bu okulda istemediğini söyledi. Nedenini bende bilmiyorum. Böyle bir şey olmayacağını söylediğimde ise beni bu okuldan kendisinin göndereceğini söyledi. Hatta bana tokat bile attı." dedim yanağımdaki kızarıklığı göstererek.

Tuğçe baya şaşırmış bir şekilde beni izliyordu. Oyun oynayan oydu ve karşılığını da elbette alacaktı.
+"Hayır Müdür bey böyle bir şey olmadı. İftira atıyor!"
-"Kızım bu kaçıncı artık yeter. Disiplin kurulu toplanacak, gerekli kararı onlar verecek! İkinizde çıkabilirsiniz. Doğru sınıfınıza."
Odadan çıktığımızda Tuğçe baya bir sinirli gözüküyordu.
-"Bu burada bitmedi anladın mı beni!"
+"Seni uyarmıştım. Bana bulaşma kızım!"
Bir şey demesine fırsat bile bırakmadan ayrıldım yanından. Zilin çalmasına daha on beş dakika vardı. Bu kılıkla derse giremezdim. Alt kattaki kızlar tuvaletine gidip elimden geldiğince formamı temizlemeye çalıştım. Pek işe yaradığı söylenemez ama en azından yapış yapış değildim. Şansıma kahvede o kadar sıcak değilmiş ki yanmadım.

     Bu sinirle derse giremem zaten bir şey de anlamam diye düşündüm ve bahçeye çıktım. Ön bahçede beden eğitimi dersi olanlar olduğunu gördüm ve arka bahçeye doğru gittim. Burası daha çok okulun otoparkıydı. Okula geldiğimden beri en sessiz yerinin burası olduğunu fark ettim. Başım ağrıyordu. İki arabanın arasına kaldırıma oturdum.
-"Bak üzerinde o kadar da leke kalmamış. Hala tek parçasın ufaklık."
Başımı kaldırdığımda üzerime kahve döken kişi olduğunu anladım. Benden büyük olduğu her halinden belliydi, ben zaten ufak tefektim. Siyah pantolonu üstünde bordo uzun kollu bir tişört vardı, kollarını dirseklerine kadar sıvamıştı, elinde de deri bir ceket vardı.Ben şimdi neden bunu inceliyorsam? Oturduğum yerden kalktım, iki arabanın arasındaydık.
+" Henüz kahveden ölen birine rastlamadım."
-"Ama az önce öyle bir tepki verdin." dedi ve benim solumdaki arabaya yaslandı. Bu ne rahatlıktı? Bende onun gibi yaparak karşısına geçtim.
+" Üzerime kahve döken sensin, özür dilemek yerine üste çıkmaya çalışan da sensin, en azından nezaketen Özür dilemen gerekir!"
-"Hahahaha ufaklık sinirlendi."
+"Burası bir lise ve senin burada okuduğunu hiç sanmıyorum git ve beni rahat bırak."
Bu sırada Baran'ın arabasını gördüm. Hızlı bir şekilde arabayı park etmiş ve bizim olduğumuz tarafa geliyordu.
-" Ben zaten gidecektim. "
+" Ne duruyorsun git o zaman."
-" Off ufaklık kardeşimi beklemek için senden izin alacak halim yok."
+"Birincisi bana ufaklık demekten vazgeç benim bir adım var. İkincisi..."
-"Ah ufaklık inan ki seninle tanışmayı çok isterdim ama önemli işlerim var." Sözümü bitirmemi bile beklememişti. Madem önemli işleri var neden hala burada duruyordu? Kardeşini beklediğini söylemişti, telefonda Baran demişti...
_" Abi? Ne işin var burada?"

KARAMSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin