K-24

23 2 0
                                    

Asya'nın Gözünden;

     Gözlerimi güçlükle açtığımda bilincimi yitirmiş gibiydim. Hastahane odasında olduğumu bile sonradan anlayabilmiştim. Baran başını yere eğmiş bir şeyler söylüyordu ama anlamakta güçlük çekiyordum.

+"Baran..."

-"Asya! Beni duyuyor musun? iyi misin? Ağrın veya sancın var mı? Ben... Ben doktoru çağırayım."

+"Su..."

    Sanki son gücümü buna ayırmıştım. Dilim damağım kurumuştu. Yerinden kalkıp bana su getirdiğinde kalkmaya bile mecalim olmadığı için o suyu nasıl içeceğimi düşünürken Baran bir elini enseme atarak bana yardımcı oldu. Bu sırada genç bir hemşire odaya girerek serumu değiştirdi, ağrım olup olmadığını sordu, doktorun birazdan kontrole geleceğini söyleyerek odadan ayrıldı.

    Zor açılan gözlerimle Baran'ı incelemeye başladım. Yüzünde çok fazla morluk ve yara izleri vardı. Gözlerinin altı resmen çökmüş durumdaydı, uzun süredir uykusuz olduğu her halinden belliydi. Ona ne olmuştu böyle? Kafamda birçok soru vardı ama şu an bunlar için uygun bir zaman değildi. Doktor geldiğinde Baran odadan ayrılmak zorunda kaldı. Kontrolün ardından bir hafta daha hastahanede kalmam gerektiğini söyledi ama itirazlarım karşısında üç güne indirmeyi başarmıştım.

    Gün boyunca sırayla babam, Ayşe Teyze, Feryal, Defne, Emre, Eren ve babası gelip gitmişti ama Baran yoktu. Burada zaman geçmek bilmiyordu sanki, bir an önce eve gitmek istiyordum ama izin vermiyorlardı. Saat başı gelen hemşireler sinirimi fazlasıyla bozuyordu.

   Akşam olduğunda kızları da babamı da tüm itirazların rağmen gönderdim. Hepsi yorgun ve uykusuz gözüküyordu, bende iyiydim zaten başımda durmalarının bir anlamı da yoktu. Yanımda gece boyu Ayşe Teyze kalacaktı. Ona da gitmesini söylemiştim ama yanımda birisinin bulunması gerektiğini defalarca ifade ettiğinde onaylamakla yetindim.

     Hastahanenin tatsız tuzsuz yemeğinden Ayşe teyzemin zoruyla da olsa bir kaç kaşık yedikten sonra üzerime bir ağırlık çöktü sanki. Uyumak üzereydim, gözlerime karşı koyamıyordum ama gelen tıkırtıları da duyabiliyordum. Çarpan kapıyla birlikte yerimden sıçradım, Ayşe teyzem odadan çıkmıştı. Çok geçmeden kapı açıldı, Baran'ı beklemiyordum. Baş ucumda dakikalar önce orada olan Ayşe teyzemin yerini o almıştı.

     Konuşmaya iyi bir başlangıç yapsa da dakikalar sonra kendimizi tekrar bir kavganın ortasında bulmak kaçınılmaz olmuştu. Genel anlamda sakin bir insan olsam da beni çıldırtmayı başaran nadir kişilerden birisiydi. Uyuz, birde Ayşe teyzemi de ikna etmiş yanımda kalmak için, bayılıyorum ya sana! Atışmalarımız bittiğinde ondan kurtulmanın tek yolunun uyku olduğunu anladım ve gözlerimi kapattım, ilaçların etkisiyle zaten uykuya dalmam çok uzun zamanımı almıyordu.

*****

     Oradaydım... Tekrar o sokakta... Her yer zifiri karanlıktı, önümü görmekte zorlanırken arkamdan bir çığlık sesi yükseldi. Usulca arkamı döndüm. Bulanık olan her şey bir anda netleşti, gördüğüm şeyle sanki ayaklarım yere çivilenmiş gibi kalakaldım, adım atmak istiyordum ama sanki bir şey bana engel oluyordu. Sadece gölgesi belli olan kızla aynı anda aynı kelime feryat etmeye başladı ağzımızdan.

+"Baran!" Bir anda ayaklarım çözüldü sanki. Koşarak yaklaştım oraya.

+"Baran cevap ver bana! Bırakma beni!"

     O kız bendim! Çok korkunç bir manzarayla karşı karşıyaydım. Dizlerimde kanlar içerisinde yatan kişi ise Baran! Saçlarım onun yüzüne dökülmüştü, deli gibi ağlıyordum. Adım seslerinin geldiği tarafa baktığımda arkası dönük koşmakta olan birisi vardı. Karşımda feryat eden beni ve Baran'ı orada bırakarak bende koşmaya başladım peşinden ve kısa zamanda yakaladım onu.

KARAMSARHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin