Bölüm 24

3.4K 131 34
                                    

Keyifli okumalar...

Koltukta otururken başımı Cameron'un göğsüne koymuştum. Parmakları ile oynarken "Beni affettin mi?" diye sordu. "Belki..." diye mırıldandım. Gülerek saçlarıma bir öpücük kondurdu. İşte. Yine eskisi gibiydik. Sanki hiç kavga etmemiştik. Sanki Cameron beni sevdiğini söylememişti. Sanki hiç bir şey olmamıştı ve biz hala en yakın arkadaştık.

Kapı açılınca içeri hızla giren Bayan West'e baktım. Gülümseyerek koltuktan kalktığımızda gelip hızla Cameron'a sarıldı. "İyisin.". Cameron annesini başı ile onaylarken "İyiyim." diye mırıldandı. Bayan West'ten sonra annem ve babası ile de sarılan Cameron kendini yanıma bıraktı. Yorgun görünüyordu. "Uyumalısın." diye fısıldadım. Başıyla beni onayladı ve elimden tutarak ikimizinde kalkmasını sağladı. "Biz uyuyoruz." diyerek beni odama doğru çekiştirince güldüm.

Kendini yatağa atınca bende yanına kıvrıldım. Kolumu beline sararken derin bir iç çektim. "Seni özledim. " diye fısıldayarak gözlerimi kapattım.

Uyandığımda sabah olmuştu. Bu kadar uyumama şaşırarak kalkmaya çalıştığımda beni durduran Cameron'un kolu oldu. Yavaşça kıpırdanınca uyandığını düşünsemde yaptığı beni kendine çekerek sarılmak oldu.

Gülümseyerek onu izledim. Telefonumu elime alınca bir yeni mesaj gördüm ve mesajı açtım.

Demek Birmingham'dasın. İki haftadır. Ve ben geldiğini başkalarından öğreniyorum.

-Julia.

Tamamen aklımdan çıkan Julia'ya mesaj yazdım.

Hay aksi. Bende bu gün sana kahvaltıya gelip süpriz yapacaktım.

Mesajı gönderdikten sonra bir fotoğrafımızı çektim. "Bu hile sayılır.". Cameron'un sesi ile kıkırdarken telefonu yerine koydum. Hala gözlerini açmamış olmasına rağmen gülümsüyordu. Yüzlerimiz çok yakın olduğu için gözlerini açmamış olması işime geliyordu.

"Sende uyurken benim fotoğrafımı çekersin. Ödeşiriz." dediğimde gözlerini açarak dudaklarıma baktı. "Başka şekilde ödeşsek."

Hızla yataktan kalkıp banyoya ilerlerken "Ha-ha-ha şakacı çocuk seni." dedim kendi kendime.

Banyodan çıktıktan sonra odaya girdiğimde Cameron yoktu. Rahatlıkla üzerimi giyinip saçlarımı salaş bir atkuyruğu yapıp aşağı indim. Cameron kahvaltı masasında tıkınıyordu. Arabamın anahtarlarını parmağımda sallarken "Ben çıkıyorum." diyerek masada oturan herkese öpücük gönderdim. Annem "Nereye?" diye seslenirken "Kahvaltımı Julia'larda yapacağım." diye bağırdım ve evden çıktım.

Arabama bindikten sonra derin bir nefes alarak arabayı çalıştırmıştım ki "Selam." diyerek yan koltuğuma oturan Cameron'a baktım. Kaşlarımı kaldırmış bir açıklama beklerken o da tıpkı benim gibi bana baktı. Bir kaç dakika o şekilde birbirimize baktık. "Ee , gitmiyor muyuz?" diye sordu Cameron. Sonunda gözlerimi ondan kaçırarak sadece başımı salladım ve arabayı çalıştırdım.

Ana caddeye çıktığımız zaman Cameron radyoyu açtı ve çalan şarkı ile tebessüm ettim. Elimi ses açma tuşuna götürerek sesi yükselttim. Parmaklarım ile direksiyonda ritim tutarken şarkıyı mırıldandım.

Another day , anohter door...

Another high , another low...

Rock bottom , rock bottom , rock bottom...

Cameron'da bana eşlik ederek mırıldandığında gülümsedim.

I'm going back to my roots!

Gülerek şarkının gerisini sadece dinledim. Bir kaç dakika içinde Julia'ların evinin önündeydik. Sessizce arabadan inerek eve ilerledik. Beyaz büyük evin simsiyah kapısındaki metalik tokmak ile kapıyı tıklattım. "Bunu duyacağını mı düşünüyorsun?" diye sordu Cameron. Omuz silktim ve "Sadece canım istedi." diyerek zile bastım. Saniyeler içinde kapı açılınca Julia'ya baktım. Elleri ile ağzını kapatarak bir kaç saniye bana baktı. Dolmuş olan gözlerini kırptıkdan sonra hızla kollarını bana doladı. Bende kollarımı ona sardıktan hemen sonra "Seni özledim." diye fısıldadım. Cameron yanımızdan geçerken "Fazla duygusal bir ırksınız." diyerek Michael ile selamlaştı.

Kahvaltımız bittikten sonra Mich ve Cameron playstation oynarken biz de Julia ile mutfakta oturarak laptopta geziniyorduk. Şirketin yıllık harcadığı gelire bakarken Julia sessiz bir küfür savurdu. "Baban ve Bay West parayı resmen sömürüyorlar.". Onu başım ile onaylarken Cameron'un her ay düzenli miktarda para harcadığını gördüm. Buna gülümseyerek siteden çıkıp magazin sayfalarına girdim.

Akşam olduğunda Julia , Mich , Cameron ve ben yemeğe çıktık. Karnım ciddi anlamda gurulduyordu. "Çin lokantası!" diye bağırdı Julia parmağı ile bir yeri işaret ederken. Cameron ve Mich onaylayan bir kaç ses çıkardığında yüzümü buruşturdum. Sushi sevmiyordum. Çiğ balık yemek mantıklı gelmiyordu.

Tuhaf giyinimli ve çekik gözleri olan bir çocuk masamıza yaklaşarak tahminimce siparişimizi sorduğunda Mich işaret parmağını hepimizin üzerinde gezdirip sushi istediğimizi söyledi. "Noodle." diye düzelttim onu. Hepsinin bakışları bana dönünce kaşlarımı çattım. "Noodle yiyeceğim. Mümkünse baharatlı." diyerek yanağımı , dirseğimi masaya koyduğum elime yasladım.

Siparişler tek tek masaya gelirken Cameron kolunu omuzuma attı. Sushilerden bir tanesini tuhaf adı olan acı bir sosa batırdıktan hemen sonra ağzına attı. Yüzümü buruşturup "O şeyi nasıl yiyorsun?" diye sordum. Cameron sushiden nefret ettiğimi biliyordu. Küçükken bunun hakkında uzun kavgalarımız olurdu.

Cameron bir sushiyi daha sosa batırıp bana yaklaştırınca kolunun altından çıkarak elini tuttum. Kaşlarım çatılırken "Hayır." dedim hiç bir şey dememiş olmasına rağmen. Gözleri gülümsemesi ile kısılsada bana bakmaya devam etti. "Sadece bir tane.". Huzur verici sesi ile gözlerim iki çubuk arasında düşecekmiş gibi duran sushiye kaydı.

Sesli bir şekilde yutkundum.

Başımı onaylamazca sallarken "Olmaz." diye fısıldadım. Julia yemeyeceğimden emin olduğu için bize bakmıyordu bile. Mich ise çubukları tutmak ile meşguldü.

"Benim için sadece bir tane sushi yiyemez misin?" diye sordu masumca. Bunun üzerine Julia sadece gözlerini bize yöneltti.

Tekrar yutkundum.

O şey iğrenç.

O şey çiğ bir balık.

O şey vıcık vıcık.

Gözlerim tekrar Cameron'un elindeki balığa kaydı. Gözlerimi sımsıkı yumdum. Elimi Cameron'un bileğinden yavaşça çekerek gözlerimi açtığımda güven verici bir şekilde baktıktan hemen sonra çubukları ağzıma doğru yaklaştırdı. "Sadece senin için." diye fısıldayarak sushiyi ağzıma attım ve gözlerimi kapattım.

Midem resmen ağır çekimde ağzıma gelirken ellerim ile kusmamak için ağzımı kapattım. Sakince ağzımdaki vıcık vıcık olan varlığı yuttuğumda gözlerimi açtım. Elimi yumruk yaparak ağzımda tutmaya devam ettim. Vücudum öğürtü isteği ile titrediğinde Julia ve Mich'in şaşkın bakışlarına odaklandım.

Az önce bir sushi yemiştim.

Lanet çiğ bir balık şu anda midemdeydi.

Tekrar öğüreceğimi anladığım zaman sesli bir şekilde yutkundum. Bakışlarım Cameron'a kaydığında çubuklar elinde öylece kalakalmış olduğunu gördüm. "Yedim." dedim hala şaşkınken. Başı ile beni onayladıktan hemen sonra kolunu omzuma attı.

"Galiba az önce sana aşık oldum."



Kısa bir bölüm. Mazur görün. Öbür bölümde telafi etmeye çalışacağım. Ayrıca finale yaklaştığımızı söylemek istiyorum. Bu hikaye yarım bir hikayeydi fakat onu biraz da olsa yaşatmaya çalıştım. Finalin herkesi şaşırtmasını istiyorum. Yorum ve votelerinizi eksik etmeyinnn...

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin