Keyifli okumalar şekerler. Ramazan Bayramınız Mübarek Olsun...
Julia ile sarmaş dolaş otururken işaret parmağımı karnında gezdirdim. "Teyze olacağım." dedim gülerek. Julia bir yandan ağlıyor bir yandan gülüyordu. Saatine baktı ve "Bir saat sonra hastaneye randevum var. Benimle gelmeni istiyorum." dedi. Başımla onu onaylarken "Tabiki gelirim , canım." dedim. Saat yaklaşınca odama çıkarak üzerime acı yeşil bir gömlek ve siyah yüksek bel pantolon giydim. Saçlarımın ucunu örüp ön tarafından bir kaç tutam çıkardım. Dağınık olmasına rağmen hoş gözüküyordum.
Siyah topuklu ayakkabılarımı giyerek Brooke'un da üstünü değiştirdim. Merdivenlerden inerken "Hazırız." dedim neşeyle. Julia oturduğu yerden kalkıp elindeki anahtarı parmağında döndürdü. "Benim arabamla gidiyoruz.". Başımla onu onayladım.
Evden çıkıp arabanın yanına gidince Brooke ile beraber arka koltuklara geçtik. Julia arabayı hastaneye sürerken sesli bir şekilde şarkı söyleyip durduk. Bu kesinlikle eğlenceliydi.
Julia arabayı hastanenin otoparkına park etti ve bizde asansörle direk doktorun bulunduğu kata çıktık. Julia doktorun yanına girerken çalan telefonum ile "Hemen geliyorum." diye seslendim. Julia başı ile onaylayıp odaya girince telefonu açtım. "Skyler , neredesin?" Gelen ani soruyla afallasamda toparlayıp "Bende iyiyim , hayatım. Sorduğun için teşekkürler." dedim ve sanki görebilecekmiş gibi göz devirdim.
"Bana göz devirme. Neredesin?" Beni görüyor olduğunu düşünerek etrafa bakındım. "Hastanedeyiz." diye yanıtladım onu. "Neden"? diye sordu. Sesi endişeli geliyordu.
Ay , ay , ay...
Bizim , gecelerin çocuğu Cameron , hastanedeyiz deyince endişeleniyor muydu?
"Julia'nın bir arkadaşını ziyarete geldik." diye yanıtladım. Hattan bir süre sadece nefes sesleri geldi. Kaşlarım çatılırken "Sen?" dedim sorarcasına. "Şirketteyim. Çok bunaldım.". Cevabı ile sessiz kaldım. Ardından "Pekala , gitmem gerek. Görüşürüz." dedim acele ile. Cameron ise "Görüşürüz bebeğim." diyerek telefonu kapattı. Telefonumu cebime sıkıştırırken Brooke merakla beni izliyordu. Yanağına kocaman bir öpücük kondururken "Babacık işte. Sence bizi özledi mi?" diye sordum. Brooke gülerek alkış yapmaya çalıştı. Onun bu haline gülerek Julia'nın bulunduğu doktor odasına girdim.
Julia yatar pozisyondaydı ve karnında tuhaf bir jel vardı. Doktor bana bakarak "Sende Skyler Grey!" dedi neşeyle. Kızıl saçlı , çok tatlı bir kadındı. "Merhaba!" dedim. Benim sesim onunki kadar neşeli gelmiyordu. Doktor Brooke'un yanağından bir makas alıp "Tıpkı sana benziyor." dedi bana. Brooke doktora elinde tuttuğu krakerden bir tane uzatınca doktor , "Canım benim. Çok tatlısın ama onu sen ye. Benim karnım tok." diyerek işaret parmağını Brooke'un karnına dokundurdu. Brooke sessizce karnına bakıp gülerek elindeki krakeri yedi. "Aferim sana." diye uzattı doktor ve eğilip Brooke'un yanağına bir öpücük kondurdu.
Kırklı yaşlarının ortasında olan kadın sandalyeye oturdu ve tuhaf makineyi Julia'nın karnında ileri geri , yavaşça hareket ettirirken "Bakalım içinde bir fasulye sıkışıp kalmış mı?" diye sordu.
Doktor ekrana dikkatle bakarken "Sanırım saklambaç oynamayı seviyor." dedi ve gergince güldü. Julia resmen panik olmuş bir şekilde ekrana bakarken bakışları kısa bir an yüzüme dokundu. Güven verici bir şekilde gülümseyip yanına gittim ve elini avuçlarımın arasına alıp sıktım.
"İşte seni bulduk!" dedi doktor aynı neşeli sesiyle. Julia derin bir nefes alarak başını geriye doğru yasladı. Ardından kıkırdayarak "Fakat bebek sizin sandığınız gibi yeni bir haber değil." diyince ilk anlamasamda sonradan ufak bir kahkaha patlattım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen, Ben ve Çok Daha Fazlası
Roman pour AdolescentsNefesinizin kesildiği o an... Kalbinizin sıkıştığı... Avuç içlerinizin terlediği o an... Aşk?... Eski Adı: Friend? Uhm...Boyfriend.