1 Hafta SonraRahatlık. Huzur. Burası mükemmel bir yerdi. 1 haftadır burdaydım ve gitmeye hiç niyetim yok. Cameron beni bir çok kez aradı ve mesaj attı. Fakat ne telefonları açtım ne de mesajları okudum. Rahatıma kimsenin girmesini istemiyordum.
Güzel bir kahvaltı yapıp televizyonuma bakınıyordum ki telefonum çalmaya başladı. Annem arıyordu. Telefonu açıp kulağıma götürdüğümde annemin neşeli sesi kulaklarıma doldu.
"Merhaba bebeğim!". Böyle bir açılışı hiç beklemiyordum.
"Merhaba anne." diyip gözlerimi devirdim. Annem coşkulu sesinden vazgeçmeyerek "Bu akşamki hayır balosunu unutmadın umarım. Akşam 8'de FBG Party Center'da." dedi. Tamamen unutmuştum. Elimi saçlarımın arasına daldırıp "Gelmek zorundamıyım?" diye sordum. Annemin deliymişim gibi bir yüz ifadesi takındığını hissedebiliyordum.
"Tabikide zorundasın." diyip telefonu yüzüme kapattı. Annemi çok seviyordum. Gerçekten.
Saate baktığımda sadece 6 saatim kaldığını gördüm. Evi toplayıp duşa girdim. Duştan çıktıktan sonra modacımız Teressa Yuji'yi aradım. Çok geçmeden gelmişti ve bana en son defilenin kataloğunu vermişti. Bu elbiseler daha satışa sunulmamıştı bile.
Büyük bi sevinçle çok beğendiğim göbeği açık siyah elbiseyi denedim ama bu sıradan bir elbiseydi yani katalogtan değildi. Katalogta gördüğüm sırtı açık siyah mini elbiseyi istedim. Teressa elbiseyi elime verip giymemi istedi. Giydiğimde ne kadar hoş durduğunu gördüm. Siyah deri bir elbiseydi ve kalçama kadar olan sırt kısmı tamamen transparandı. Elbiseye biraz baktıktan sonra başka elbiselerden de denemek istedim.
İkinci giydiğim elbise kırmızı bir balık elbiseydi. Fakat çok büyük bir göğüs dekoltesi vardı.
Abartılı.
Sonraki denediğim elbise lacivert tek omuzlu değişik bir elbiseydi. Tek sorunu nişanlık gibi olmasıydı.
Böyle bir saatte geçtikten sonra şarap renginde dar yanları yatay şeritler şeklinde açık straplez kısa bir elbisede karar verdim. Teressa'ya teşekkür edip uğurladıktan sonra sadece 3 buçuk saatimin kaldığını gördüm.
Kuaförümü arayıp saçlarımı kuruladıktan sonra beklemeye başladım. Kısa sürede gelen kuaförüm saçlarımı dalgalandırıp sol omzuma attı ve iki kulağımın üstünden birer tutam saç alıp birer parmak arayla taş taktı. Ortada ise o iki tutam saçı birleştirip yine ucuna kadar aynı şekilde taş taktı. Saçlarım bitince makyajım yapıldı. Siyah gölgeli far sürmüşlerdi ve eyeliner tabikide muhteşem bir şekilde yerindeydi. Rimelle birlikte kirpiklerim hacim kazanmış takma gibi duruyordu. Kuaförümde gittikten sonra saate baktım. 1 saatim kalmıştı. Yetişmiştim.
Uzun tırnaklarıma sürülen siyah ojelerim kuruduktan sonra elbisemi giydim. Platformu siyah olan ten rengi topuklularımıda giydiğimde tamdım. Siyah çantamı alıp evden çıktım. Kapının önünde önemli günler için tuttuğumuz araba vardı. Şöför kapımı açıp içeri girmemi sağladıktan sonra arabaya bindi ve mekana gittik. Mükemmel olmuştum. Gülümseyerek elbisemden biraz daha koyu renk olan rujumu tazeledim ve arabadan indim.
Mekana girdiğimde tüm bakışlar bana dönmüştü. Geçen sene tüm yıl mankenlik yapmıştım ve şu an yürüyüşüm sırf bu yüzden düzgündü. Biraz kısa boyluydum fakat bu manken olmama engel olmamıştı. İçeriye göz atarak bizim masayı aradım. Birden birinin "Eşlik edebilir miyim güzel bayan?" demesiyle irkildim. Sesin sahibini yüzünü görmesem de bilebilirdim. Bu Cameron'du.
Selam piç kurusu.
Selam yeni bölümü hemencik yazdım. Açıklama yazmıyorum. Sizi seviyorum. Xx.Xx.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen, Ben ve Çok Daha Fazlası
Genç KurguNefesinizin kesildiği o an... Kalbinizin sıkıştığı... Avuç içlerinizin terlediği o an... Aşk?... Eski Adı: Friend? Uhm...Boyfriend.