Keyifli okumalar canlarım...
.
Cameron'dan ayrılmak tam bir işkenceydi ve bende bu işkenceyi çabuk atlatmak için uçak Birmingham'a inene kadar uyudum.
Nihayet Birmingham'a iniş yaptığımızda içim kıpır kıpır olmuştu. Brooke'u deli gibi özlemiştim. Taylor'un yönlendirmesi ile arabaya doğru ilerledim. Havaalanı bunu bekliyormuş gibi magazinciler ile doluydu. Dudağımı kemirirken bizi görmemeleri için tanrıya yalvardım. Nihayet arabaya ulaşınca kapıyı açan şoföre gülümseyerek hızla arabaya bindim. Taylor'da arkamdan gelerek arabaya bindi ve eve doğru yol almaya başladık.
Taylor'un çalan telefonu ile onu izledim. "Merhaba. Evet Birmingham'a döndüm. Nasıl? Lanet olsun biraz daha hızlı çalışamaz mısınız? Pekala. Pekala. Jim ile konuşup bir oda ayarlamasını isteyeceğim. " diyerek telefonu kapattı. Hiç bir şey anlamayarak Taylor'a bakmayı sürdürdüm. "Neler oluyor?" diye sordum. Taylor gerilmiş yüzü ile camdan dışarı bakarken "Annem evin içini tekrar dekor ettiriyor. Her yer her yerde. Normalde bu gün bitmesi gerekiyordu fakat o kadar yavaşlar ki daha üç günleri varmış. Bir otel bulmalıyım." dedi.
Aklıma gelen ani fikirle gülümsedim. "Bizde kalabilirsin. Hem benim evde bebeğiyle yaşayan bir kadın olarak içim rahatlamış olur , hem de sen kalacak bedava bir yer bulmuş olursun."
Taylor bir süre bana baktı. "Eşyalarımı aldırayım." diyerek bir numarayı aradı ve eşyalarının aldırılmasını istedi.
Aslında aklımdaki düşünce benden ziyade Taylor ve Joseph'in arasını yapmaktı. Henüz yeni tanıştığımızda Taylor ve Joseph kavga edip birbirlerini bir daha asla görmek istemediklerini söylemişlerdi. Fakat şimdi ben onları bir araya getirecektim.
Bizim evin önüne gelince hızla arabadan indim ve kapıya koştum. Zile bir kere basınca kapı açıldı. Joseph beni görünce şoka girerken hızla kollarımı etrafına doladım. "Aman tanrım. Hoşgeldin Sky." dedi şaşkınca. Gülerek "Sende hoşgeldin." dedim.
Ardından ondan uzaklaşarak arkasında Bayan Molly'nin kucağında duran Brooke'a döndüm. "Bebeğim." dedim kollarımı ona uzatarak. Oda bana doğru eğilince hemen kucağıma aldım. Başını boyun girintime yaslayarak "An-ne." dedi yarım bir şekilde. Gözlerim dolarken uzamış olan saçlarına bir öpücük kondurdum.
"Dalga mı geçiyorsun , Skyler?"
Taylor ve Joseph'in aynı anda söylediği şey ile bakışlarım onlara yöneldi. Taylor elinde bavulum ile kapıda dikilirken Joseph şaşkınca ona bakıyordu.
"Joseph , Taylor bir süre bizimle kalacak. Ve Taylor , Joseph bir süre bizimle kalacak."
Söylediğim şeye kendim bile şaşırırken ikisi de telefonlarına yönelerek otel bulacaklarını söylediler. Hızla yanlarına gidip "Eğer biriniz bile otele giderse ikinizlede hayatım boyunca konuşmam." dedim. Joseph hızla telefonunu cebine koydu. Taylor ise birkaç saniye düşündükten sonra "Sen tehlikeli bir kadınsın , Skyler." diyerek içeri girdi. "Biliyorum , tatlım." diye seslendim.
.
.
.~2 gün sonra~
"Seni öldüreceğim Taylor." Joseph elinde tavayla Taylor'un peşinden koşarken dudağımı ısırdım. Brooke kucağımda avazı çıktığı kadar bağırarak ağlıyordu. İleri geri yürüyerek "Bir şey yok bebeğim." diye fısıldadım.
Joseph her yerinden damlayan sulara rağmen koşmaya devam etti. Taylor koltuğun etrafına dolanarak "Bana bağırmayı kes , suya kendin düştün." dedi. Joseph ise kıpkırmızı olmuş suratı ile Taylor'a bakmaya devam etti. "Senden nefret ediyorum."
![](https://img.wattpad.com/cover/25030030-288-k946534.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen, Ben ve Çok Daha Fazlası
Novela JuvenilNefesinizin kesildiği o an... Kalbinizin sıkıştığı... Avuç içlerinizin terlediği o an... Aşk?... Eski Adı: Friend? Uhm...Boyfriend.