Bölüm 41.

2K 91 13
                                    

İyi okumalar canlar...

Kahvaltıdan sonra Julia ve Mich erkenden gidip bizi yanlız bırakmak istediklerini söylemişlerdi. Brooke'u da yanlarına almışlar ve onun için de "Bir günlük çocuk bakmak nasıl bir duygu merak ediyoruz." demişlerdi.

Şu an koskoca evde Cameron ile yalnızdık ve televizyondaki saçma sapan haberleri izliyorduk.

Evet , bizim romantik anlayışımız buydu.

Derin bir nefes alarak kumandayı Cameron'un elinden aldım. Kaşlarını çatarken "Bu hiç adil değil." dedi. Başımla onu onayladım."Biraz daha kumanda sende dursaydı seni boğacaktım." dedim.

Sessizce televizyona bakmaya başladı. Kanallarda dolaşıp dururken Cameron aniden kumandayı elimden alıp televizyonu kapattı. "Sanırım kusacağım." dedi. Gülerek oturduğum koltukta esnedim. "Tanrım! O kadar canım sıkıldı ki.". Ardından ayağa kalktım "Kurabiye , kek veya herhangi bir şey yapacağım. " dedim. Cameron'da arkamdan ayağa kalktı. "Kesinlikle yardım edeceğim." Gülerek adımlarımı hızlandırdım.

Mutfağa girip malzemeleri çıkarırken bir yandan da müzik açtım. Bir kaç güne malum sancılı günlerim olacaktı ve sürekli tatlı yemek istiyordum.

Hızla çıkardığım malzemeleri çırparken Cameron buzdolabını açarak bir bira çıkardı. Kapağını açarak büyük bir yudum aldı ve şişeyi tezgaha bıraktı. Dik dik ona bakarken "Sen içebiliyorken benim içememem büyük haksızlık." dedim. Başıyla beni onayladı. "Kurabiyeleri yerken içebilirsin." dedi. Kirpiklerimin altından ona baktım ve küçük bir gülümseme bahşettim. Cameron'un yüzü ciddileşirken "Şöyle bakmayı kes." dedi. Öyle bakmaya devam ederken "Nasıl?" diye sordum sessizce.

Cameron birasından bir yudum daha alarak dibimde bitti. Onu umursamadan kurabiyeler için biraz daha un ekleyip ellerimle yoğurmaya başladım. Cameron iki elini belimin yanından tezgaha koydu ve kendini bana yaslarken çenesini omzuma koydu. Nefesim kesilse bile ona belli etmeden kurabiyelere devam ettim. "Öyle bakmaman konusunda ısrar ediyorum." dedi.

Bunu gerçekten yapmamamla ilgili büyük bir sebep arkamda kendini hissettiriyordu.

"Kurabiyeler neyli olmalı?" diye sordum. Tezgahtaki elleri belime dolanırken şarkıyla sağa sola sallanmaya başladı. Onunla beraber ritmik bir şekilde sallandım. "Bilmem. Neyli yaparsan yap yiyeceğim sonuçta." Dediği şey ile kıkırdayarak başımı arkaya attım. Cameron açılan boynuma bir öpücük bırakırken gülümsediğini derimin üstünde gerilen dudakları sayesinde hissettim.

Hamura bolca kakao koyarken Cameron birden belimdeki kolları ile beni hareket ettirerek ona doğru dönmemi sağladı. Mümkünmüş gibi biraz daha yaklaştığında tezgah ve Cameron arasında sıkıştığımı hissettim.

"Belkide kurabiye dışında bir şeyler yapmalıyız." dedi direk gözlerimin içine bakarken. Kurabiye hamuru olan ellerimi Cameron'un tişörtüne değmemesine özen göstererek omuzlarına koydum. Yüzümü yüzüne yaklaştırırken "Canım kurabiye istiyor." diye fısıldadım.

Cameron gülerek dudaklarıma baktı. "Anlaşılan , Skyler , bu gün yaramaz bir kız olmak istiyorsun." dedi. Tıpkı onun gibi gülerek yüzümü ondan uzaklaştırdım."Eh..." dedim. "Küçük bir bebeği olunca insan bazen yaramazlık yapmak istiyormuş."

Cameron başıyla beni onaylarken "Harika." dedi. Dil çıkararak onu ittirdim. Arkamdan uzaklaşarak birasının yanına gitti.

Kurabiyeleri fırından çıkarmadan önce küçük bir kapta çikolata erittim. Cameron birasını yudumlarken beni izliyordu. Bunu uzun bir süredir yaptığı için umursamıyordum.

Kurabiyeleri tezgaha koyup erimiş çikolatayı üzerlerine yayarken işaret parmağım çikolata olmuştu.

En sinir olduğum şey , elime çikolata bulaşınca yıkamaktı ve bende parmağımı yaladım.

Dudağımdan tuhaf bir ses çıkınca Cameron "Karşımda yalanıp durmasan benim için bu olayı kolaylaştırabilirdin." dedi. Hemen parmağımı dudaklarımdan uzaklaştırdım. Pekala yaramazlıkla ilgili bir şeyler söylemiş olabilirdim fakat utanınca her şey öyle olmuyordu.

"Kurabiyeler hazır!" dedim neşeyle. Cameron gülerek buzdolabını açtı. Birkaç şişe bira alarak "Sonunda." dedi. Ona kötü bakışlar atarken kurabiyeleri tabaklara yerleştirdim. Beraber içeri geçip salonun ortasındaki sehpaya tabakları ve biraları koyduk. Yere , sehpanın yanına oturduğumda Cameron da yanıma geçti. Biralardan birini alıp hızla büyük bir yudum içtim. Cameron beni izlerken "Seni öpeceğim." dedi. Gülerek başımı iki yana salladım. "Bu gün beni öpmene izin vermeyeceğim." dedim.

~Yaklaşık 2 saat sonra~

"Tanrım! Cameron West , seni öpmek istiyorum." dedim gülerek. Cameron beni başıyla onaylarken "Bende öyle dedim." dedi.

Demiş miydi? Ne zaman demişti?

Bira şişelerinden bir yenisine uzanırken Cameron ayağa kalkarak "Pekala bu kadar yeter." dedi. Beni de kucağına alarak yukarı çıkmaya başladığında resmen gülme krizine girmiştim.

Odaya girerek direk banyoya yöneldi. Beni küvete bırakarak soğuk suyu açınca ufak bir çığlık attım. "Neden beni ayıltmak istiyorsun?". Cameron suyu vücudumun her yerinde gezdirdikten sonra küvete bıraktı ve "Çünkü öpememe izin vermiyorsun , Skyler. Ve emin ol. Kendimi tutamayıp seni öpememe çok az kaldı."

Kısacık bir bölüm ile merhabaa. Çerez tadında olan bu bölümü neden böyle yazdım , neden kısa yazdım , hiç bilmiyorum. Brooke yok. Yastayım. Ama bu bölümü de sevin.

Öptümmm.

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin