Bölüm geç geldi. Özür dilerimm. Kız karakter , Skyler , kafamda iyice oluştu. Fakat Cameron hakkında en ufacık fikrim yok. Eğer aklınıza gelen ve "İşte bu Cameron West!" dediğiniz birileri varsa benimle paylaşmaktan çekinmeyiiin.
Keyifli okumalar !
"Cameron yüzüme bak." önüne geçerek ellerimi yanaklarına koydum. Sinirden kızarmış yüzü ve simsiyah gözleri beni görünce bir an yumuşadı. Yavaşça gözlerinin kahverengisi yerine gelirken "Bırak." dedi kısık sesle. "Bırak ki onu buraya gömeyim." "Shh.." Cameron'un yüzüne dikkatle baktım ve "Korkuyorum , hadi burdan gidelim." dedim sakince. Küçük bir çocuk gibi soluklandı ve hiç bir şey demeden yürümeye devam etti.
Arabaya binerken "Yarın ne giyeceksin?" diye sordum Cameron'a. Ellerini kaldırarak yüzünü buluşturdu. "Smokin?". Bir an düşündüm ön koltuğa kendimi atarak "Düşünülür. Ama bence sadece; güzel kol düğmeleri olan bir gömlek , düzenli ve temiz saçlar , kumaş pantalon ve parlak ayakkabılarda iş görür." Arabayı çalıştırırken bana bir bakış attı ve "Elbisen ne renk olacak?" diye sordu. Çarpık gülüşü ile bana bakıyordu. Kafamı bilmiyorum dercesine salladım.
Üstümdekileri değiştirmeden yatağa oturdum. Cameron da tam karşıma oturdu ve "Sky , sana önemli bir şey söylemem gerek." diyerek masumca yüzüme baktı. "Yine ne yaptın?" diye sorarken yüz ifadesinden konunun ciddi olmadığını anladım. Yani pişman değil gibi gözüküyordu. Elini ensesine koyarak "Aslında yaptık." diye mırıldandı. Tek kaşımı kaldırıp yüzüne baktım ve "Hemen dökülmek için 10 saniyen var , Cameron." dedim ciddi bir tonda.
"Pekâlâ..." ilk önce yüzüme baktı ve ne düşündüğümü çözmeye çalıştı. Ardından pes ederek "Bu sabah sen uyurken saatimi aradım fakat gelince nereye koyduğumu hatırlayamadım. Uyuduğun için sana sormakta istemedim. Aklıma kamera kayıtları geldi ve bende babamların yaptırdığı şu odaya girdim. Kamera kayıtlarından saatimi nereye koyduğumu buldum. Tam odadan çıkıyordum ki o iki geceyi merak ettim. Yani iç çamaşırları ile uyandığımız o iki geceyi. Ağrın yoktu ama yinede merak ettim ve o iki tarihin görüntülerini izledim..."Gözleri benimkiler ile buluştu ve derin bir nefes aldı. Ona gözlerimi büyüterek baktım. Ellerimle ağzımı kapatırken "Tanrım! Skyler. Hatırlamamız gerekirdi." diyerek gülmeye başladı. Elime geçen ilk yastığı kafasına patlatırken "İğrençsin." diyerek yüzümü buruşturdum. Utançla yüzümü kapatarak kendimi yatağa bıraktım. "Aman Tanrım!" diye sayıklıyordum. Birden yatak hareketlendi. Ellerimi yüzümden çekince aynanın karşısında saçlarını düzelten Cameron'a baktım. Sırıtışı hala yüzündeydi. "Jackson'u ara ve yarın için bir kaç parça ayarlamasını rica et. Sabah kıyafetleri almak için evden çıkman gerekcek ve sonra geri gelme. Bayan West orda hazırlanmana bir şey demeyecektir. Hatta annem bu görevi üstlenirse şaşırmam." diyerek tepkisini izledim. Aynadan bana baktı ve "Eve neden gelmeyeceğim?" diye sordu. Yattığım yerde doğrulurken "Çünkü ben hazırlanırken ayak altında dolaşmandan hoşlanmadığımı biliyorsun.". Kafasını sallayarak beni onayladıktan sonra "İşim bitince seni almak için gelmeli miyim?" diyerek tek keşını kaldırarak yüzünü bana çevirdi. Omuz silktim ve "Nasıl istersen." diye mırıldandım.
Açlıktan ölmek üzereyken pizzacının gelip hayatımızı kurtarmasının onuncu dakikasında olmalıydık. Pizzalarımızı yerken sehpanın üstünde titreyen telefonuma baktım. Uzanıp telefonu elime alınca arayan kişinin Julia olduğunu fark ettim. Telefonu açarak kulağıma götürdüm.
"Julia!" "Skyler , ben Michael." Elimdeki pizza dilimini üzerinde PizzaHut yazan karton kutuya geri bıraktım. "Mich? Bir sorun mu var?" diye sordum endişe ile. Mich derin bir nefes alarak konuşmaya başladı. "Skyler , şimdi söyleyeceğim şeyler seni çok üzecek. Sakin ol." konuşmaya kısa bir ara verince yutkundum. Cameron yüzümdeki endişeyi görünce kaşlarını çatarak bana bakmaya başlamıştı. Telefonun öbür ucundaki Mich tekrar derin bir nefes aldı. Ardından "Julia , eve köpek aldı ve çok sevdiğin koltuk şu an çiş kokuyor." diyerek kahkaha atmaya başladı. Sinirle soludum ve "SENİ LANET OLASI! JULİA'YA BİR ŞEY OLDU SANDIM! KOLTUĞUN CANI CEHENNEME!" Ben bağırmaya devam ederken Cameron telefonu elimden alarak konuşmaya başladı. "Dostum , Skyler bu olayı unutana kadar ortalarda gözükme bence." dedi ciddi bir tonda. Sinirle küfür etmeye devam ederken Cameron "Yarın birleşme için kokteyl gibi bir parti falan vereceklermiş. Gelemeyiz." Ardından beni inceledi ve "Hey , Mich! Biz gelemiyoruz ama siz gelebilirsiniz. Eğlenceli olur." . Ona şaşkın bakışlarımı yollarken "Pekala ben adresi mesaj atarım. Yarın görüşürüz." Telefonu kapatıp bana uzattığında "Mich'i yarın öldüreceğim." dedim. Cevap vermedi fakat kahkahası tüm evde yankılandı.
~
"Seni lanet olası..." Gözüme giren güneş ile beraber kollarımı yüzüme sardım. "Uyan , Skyler." Sağ kolumu yüzümden çekerek sesin sahibine baktım.
Tahmin etmesi çok da zor değil.
"Cameron , kapa şu perdeyi. Saat kaç? Öğlene doğru uyanırsak her şey yetişir zaten. Neden sabahın körü?" bıkkın sesimle konuşurken birden gözüme gelen ışık gitti. "İyi. O zaman uyumaya devam et. Bende sana saatin iki olduğunu ve elbisen ile seni hazırlamaya gelecek olan kişilerin yarım saat içinde burda olacaklarını söylemeyeyim." Cameron cümlesini bitirmeden yataktan dışarı uçmuştum. Bir yandan banyoya girip suyu ayarlarken bir yandan da Cameron'a "Beni neden daha erken uyandırmadın? Ayrıca Jackson kıyafetlerini çoktan ayarlamış olmalı. Kıyafetlerini aldın mı?" Odaya doğru telaş içinde bağırırken Cameron'un sakin bir sesle "Telaş yapmana gerek yok. Kıyafetlerimi aldım ve şimdi hazırlanmaya gidiyorum. Akşam seni almaya gelirim. Hazır olunca ara." dediğini duydum. Ardından ise kapanan kapının sesini.
Duştan çıkarak üzerime bol bir şeyler giydim. Çok geçmeden kapı çalmıştı. Ben tam merdivenlerden aşağı koşarken kapıya yönelen Bayan Molly'i gördüm. Annem göndermiş olmalıydı.
Kylie ve Dominic yıllardır saçlarım ile ilgileniyorlardı. Yine onlar gelmişti. Dominic ellerini saçlarımın arasında gezdirdi ve ardından Kylie' ye bakarak "Yeter artık. Saçlarını keseceğim." dedi.
Gözlerim dehşet ile büyürken Dominic'e baktım. " Lütfen , bana bunu yapma." Yavru kedi bakışlarımı ona yollamama rağmen umursamadı. Kylie gözlerini devirdi ve "Skyler , yapalım eğer beğenmezsen bir kaç gün sonra çıt çıt olarak ekleriz. Bize güven.". İkisininde yüzünü dikkatle inceledim. Ardından "Pekala. Sadece beni yetiştirin." diyerek kendimi onlara bıraktım.
Kokteylin başlamasına yaklaşık yarım saat kala tam olarak hazırlanmıştım. Lacivert kısa elbiseme baktım. Ardından saçlarıma...
Saçlarım...
Hiç fena gözükmüyorlardı...
Sırıtarak küçük el çantamı alarak içinden telefonumu çıkarttım. Ardından tam Cameron'u arayacaktım ki mesaj geldi.
Cameron'dan;
Kapının önünde bekliyorum ;)
Sırıtarak mesajı kapattıktan sonra son kez kendime baktım ve anahtarımı alarak evden çıktım. Cameron smokin giymişti. Şaşkınlığımı ona belli etmesemde içten içe şok geçiriyordum. Güneş gözlüğünü takmış arabaya yaslanıyordu. Kafasını çevirirken gözleri bir anlık beni buldu. Ardından tekrar baktı ve güneş gözlüğünü çıkartırken sesli bir şekilde mırıldandı.
Yok artık...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sen, Ben ve Çok Daha Fazlası
Novela JuvenilNefesinizin kesildiği o an... Kalbinizin sıkıştığı... Avuç içlerinizin terlediği o an... Aşk?... Eski Adı: Friend? Uhm...Boyfriend.