Bölüm 45.

1.6K 93 6
                                    

Keyifli okumalaaar...


İç çekerek Cameron'a bakmaya devam ettim. "Hayır." dedi tekrar ve alnıma bir öpücük kondurarak sıkıca sarıldı. Kollarım havada asılı kalırken ne yapmam gerektiğini düşündüm.

Ve sonra kollarımı Cameron'un boynuna doladım. Kafasını boynuma gömerek derin bir nefes aldı. "İşte şimdi ölebilirim." dedi boğuk çıkan sesi ile. Tek elimi ensesine koyarak imkanı varmış gibi daha çok sokuldum. Göz yaşlarımı durduramazken Cameron'un "Seni seviyorum." dediğini duydum.

Dakikalarca öyle oturduk. Ardından geri çekilerek yüzümü sildim. "Kendimden nefret ediyorum." diye fısıldadı Cameron. Burnumu çekerek "Senin kendini sevmene gerek yok zaten. Ben yeteri kadar seviyorum." dedim. "Gerçekten çok özür dilerim." Cameron'dan bakışlarımı kaçırarak yataktan kalktım. "Sorun değil fakat şu konuyu artık kapatsak." dedim ve odadaki banyo olduğunu düşündüğüm yere girdim. Kapıyı açık bırakarak elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime bakarken kızarık gözlerimin geçmesini bekledim. Ve bunun tek yolu beni gerçekten güldüren bir şeyin olmasıydı.

"Ya biz hani Brooke'a kardeş yapacaktık?" diye soran Cameron'a baktım. Kapının eşiğinde durmuş aynadaki yansımama bakıyordu. "Şansını kaybettin." dedim başımı iki yana sallarken.

"Lanet olsun!" diye fısıldadı hırsla. Dudak bükerek ona bakarken yanına doğru yürüdüm. Tam karşısında dururken "Açlıktan banyo mermerini çiğnememi istemiyorsan yürü." dedim. Elimi tutarak dudaklarına götürdü ve parmak boğumlarımı öperken "Ben seni yiyebilirim." dedi.

Gülerek kafasına vururken "Terbiyesiz." diye fısıldadım ve elimi ondan kurtarıp odanın kapısına hızlı adımlar ile yürüdüm.

Aşağı inerken Matt "Kahvaltı hazır." diye seslendi. Koltuktaki Jamie ve Sam'in yanına giderek Brooke'u aldım. Jamie çoktan ayağa kalkmış onu çekiştirip duran Julia ile mutfağa gidiyordu. Sam kolumu omzuma atarak "İşinizi çabuk bitirdiniz." dedi imayla. Tek kolumla Brooke'u sıkıca tutarken diğer elimle Sam'in karnına sertçe vurdum. "Aklındaki şeyi yapmadık , Sam." dedim gülerek. Omzumdaki eliyle saçlarımı karıştırdıktan sonra benden kaçtı.

Mutfağa girdiğimde gördüğüm masa ile dudağım uçuklayacaktı. Jennifer ve Matt çok kısa bir sürede harika bir masa yaratmışlardı.

Sandalyelerden tekine oturduğum an Cameron yanımda bitmişti. Brooke'u kucağıma oturtup çatal ve bıçağı ulaşamayacağı uzaklığa ittim. Julia hemen yanımda oturuyordu. "Bunu kesinlikle denemelisin." dedi. Elini bakışlarımla takip ettiğimde tuhaf krakere benzeyen çöreklere baktım. Julia tabağına bir kaç tane çörek koyarken benim tabağıma da koyduğunda gülümsedim.

Brooke elini uzatarak çöreklerden birini alıp iki küçük dişi ile kemirmeye başladı. Kıkırdayarak bende ağzıma bir tane attım.

Kahvaltı sorunsuz ve hızlı geçmişti. Herkes yiyeceklere saldırmış ve Matt ile Jennifer'a övgülerini sunmuştu. Hızla mutfağı toparlarken Cameron , Brooke'u benden alıp yüzünün her yerini öptü. O içeri giderken , onu izlemeyi kesip önüme döndüm. Jamie , Julia ve Jennifer dikkatle bana bakıyordu.

Üçünün isminin de j harfi ile başladığını o an fark etmiştim.

"Ne?" diye sordum saçımın tek tarafını kulağımın arkasına sıkıştırırken. Jennifer kollarını önünde birleştirdi ve "Cameron'u bu hale getirdiğini görmek seni gururlandırmıyor mu?" diye sordu. "Ne demek istiyorsun?" diye sordum bu sefer. Julia ağzına çikolataya benzer bir şey atarak "Cameron diyoruz. Eskiden onu bu halde görsem polise falan giderdim. Ama şimdi öyle değil. Aşık olduğunu görüyoruz , baba olduğunu görüyoruz. Ve bunları seninle yaşadı , Skyler." dedi.

Dudağımı ısırarak tezgaha yaslandım ve hala görebildiğim Cameron'a baktım. Brooke'u kollarının altından tutmuş , havaya kaldırmıştı. Her göbeğini öpüp geri çekildiğinde Brooke'un kıkırtısı tüm odayı dolduruyordu.

"Evet,"dedim nihayet. "Gururlanmadığımı söylemek büyük yalan olur."

Mutfağı topladıktan sonra herkes hazırlanmak için odasına girdi. Hızla banyoya girerek bikinimi giydim. Banyodan çıkıp odaya geri girdiğimde Cameron Brooke'u yatağa yatırmış düşmemesi için etrafına yastık diziyordu. Cameron beni görmeden üstüme onun bir tişörtünü geçirdim. Kırmızı ve üzerinde siyah desenler olan kocaman bir tişörttü. Kalçamın biraz altında bitiyordu.

Cameron'a uzanarak omzuna dokundum. Bakışları bana yönelirken "Gidip şortunu giyebilirsin. Brooke'u merak etme." dedim. Sessizce beni onayladı ve odadaki banyoya girdi. Brooke bana bakarak ellerini oynatınca gülümseyerek küçük çantadan Brooke'un mayosunu çıkardım. Yatakta emekleyerek yanına ulaşınca yatağa oturdum.

"Bebeğim bu gün havuza mı girecek?" dedim gülümseyerek. Aynı zamanda Brooke'u zıbınından kurtarıyordum. Mayosunu giydirirken odaya Cameron girdi. Yanıma gelerek boynuma bir öpücük kondurduğunda yüzümdeki gülümseme büyüdü.

Başımı çevirerek ona baktım. Üzerine hiç bir şey giymemişti. "Üşüyeceksin." dedim. Brooke'u kucağıma alırken. "Dalga mı geçiyorsun ev cehennem gibi." dediğinde gülmeden edemedim.

Brooke'a baş için yeri olan ördekli havlusunu giydirip yere bıraktım. Bunu bekliyormuş gibi yatağın yanında duran maymununu almak için emeklemeye başladı. Cameron yattığı yerden sürünerek yatağın ucuna geldi ve tam karşıma oturdu.

"Bikinini o heriflerle birlikte görmeyeceğim." dedi. Gülerek "Çok komiksin." diyip odadan çıkmak için bir adım atmıştım ki Cameron uzanarak bileğimi tuttu. Bakışlarımı yüzüne çevirince ciddiliği karşısında gerildim.

"Şaka yapmıyorum Skyler. Karımın bikinisini o adamlarla beraber görmeyeceğim." dedi. Derin bir nefes aldığımda bileğimi yavaşça bıraktı.

Utanıyordum. Bir insanın kocasından utanmaması gerekirdi. Biliyordum. Fakat yine de şu an utanıyordum.

"Bebeğim benden çekinmene gerek yok. Biliyorsun." dedi gülümseyerek. Gözlerim dudaklarında duran şahesere takılırken eriyor olduğumu düşündüm.

"Pekala." diye fısıldayarak tişörtün belini boynuma kadar sıvadım. Cameron yüzüne düşen çarpık gülümsemesi ile bikinime baktı ve vücudumu süzdü. Tişörtümü indirerek -daha çok Cameron'un tişörtü- dudağımın içini kemirdim.

"Bayıldım." dedi Cameron aniden. Gözlerimi kısarak "Pis fırsatçı." diye tıslayarak Brooke'a yöneldim. "Baban sapığın teki , Brooke." dediğimde ellerini çırparak gülen Brooke , benimde gülmeme sebep olmuştu.

"Baban annene deli gibi aşık Brooke."

Cameron'un sesi ile içim titrerken Brooke'u kucağıma alarak odanın kapısına ilerledim. "Havlularımızı da alır mısın?" diye sordum Cameron'a bakarak.

Yüzündeki sırıtma bir saniye bile kaybolmazken odadan çıktım ve Brooke' baktım.

"Bende babana deli gibi aşığım bebeğim.

Ayol deliricem. İki kelimeyi bir araya getiremiyorum. Bu bölümü beğendiniz mi bilmiyorum ama bir türlü yazamadım en fazla böyle oldu. Kusura bakmayın. Öptümm.

Sen, Ben ve Çok Daha FazlasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin