50

206 35 4
                                    

Multimedya: nottaki fotoğraf

Üçüncü bölüme gelmiştik. Mısır bitmek üzereydi. Ona bir şeyler söylemeliydim. Liam ı bilmeliydi. Bu hakkıydı. Üstelik bana güvendiğini söylememiş miydi? Belki kavga çıkmazdı. Belki herşey daha iyi olurdu? Çok fazla cevapsız soru vardı. Bu yüzden kararsızdım. Elimdeki mısırları bir bir kemirmeye başladım. Ve on dakika sonra konuşan Niall oldu.

"Mısırları kemiriyorsun. Canını sıkan bir şey var"dedi birden. Beni cidden iyi tanıyordu. Belki benden de iyi. Mısırı tabağa koydum.
"Sana bir şey söylemeliyim Niall. B-ben...korkuyorum. Liam dan. Daha çok kendimden. Y-yani ben...berbat şeyler yaşadım. Onunla. Seninle çok...çok kavga ettik ve...b-ben direkt ona sığındım. S-sen yokken...sen yokken...b-ben ona cidden aşık olduğumu sandım. Y-yani eskiden bunları...sorun etmiyordum. Çünkü...hep böyleydim. Senin de gelip...g-geçici olduğunu düşünmüştüm. Ve...ona güvenmiştim. Artık değiştiğimi biliyorum. Ama yinede korkuyorum. Tekrar ufacık bir kavgada ona sığınmaktan korkuyorum.". Döndüğümde Niall ın gözleride benimkiler gibi yaşarmıştı. Beni sıkıca kavradı. Saçımı ve yanağımı okşadı.

"Bu olmayacak. Bidaha bundan bahsetme Demi. Ve endişe duyma."

***

pazartesi

Planımız kusursuz işliyordu. Niall doğum günü için ona sürpriz parti yaptığımızdan emindi. Önce büyük bir heyecan ile eve gelmişti. Ama biz unutmuş gibi yapmıştık. Daha doğrusu Sel. Sel ona Zayn in TacoBell de olduğunu söylemişti. Niall bu kezde oraya koşuşturmuştu. Bu sırada Harry ve ıggy den yardım alarak evi büyük bir hızla evi süslemiştik. Zayn bu sırada Niall ı Subway e, Lou nun yanına götürmüştü. Ve Niall partinin bu kezde orada olduğunu sanmıştı. Tabi hayal kırıklığına uğramıştı. Evi hazırlamıştık. İnsanlar doluşmuştu bile. Müzik son sesteydi. Zayn ile Lou arayıp Niall ın biraz yanlız kalmak istediğini söylediğini bildirmişlerdi. Eninde sonunda buraya gelecekti. Ve Bizimkiler Niall ı Subway de bırakıp partiye gelmişlerdi. Pastayı hazırlamıştım. Hediyesini de çoktan almıştım zaten. Parti için Bay ve Bayan Gomez den izin almıştık. Yani onlar evde değildi. Sadece biz gençler vardık. Pencerenin başında nöbet tutan Lou bağırdı.

"Geliyor!!". Sel in komutuyla ışıklar kapatıldı. Ve hepimiz kapının karşısında toplandık. Elimdeki pastanın mumlarını yaktım. Heyecanım tavan yapmıştı. Az sonra Niall a kalp krizi geçirtecektik. Kapı açıldığında hepimiz nefeslerimizi tutmuştuk. Niall zaten açık olan kapıdan içeriye girdi. Işıkları açtığında ise hepimiz bağırdık.

"Sürpriiiiiizzzz!!!". Niall kendini kapıya yasladı ve elini kapıya koydu. O sırada Zayn yüksek seste One Way Or Another şarkısını başlatmıştı. Niall kendi haline gülmeye başladı. Ve yaklaşıp tuttuğum pastadaki mumları üfledi. Büyük bir alkış tufanı koptu. Parti tam anlamıyla başladığında mutfağa girip pastayı kesmeye başladım. Heryerde insanlar vardı. Pasta dilimlerini tabaklara koyup dağıtmaya başladım. Yetmişti. İnsanlar hem dans edip, hem sohbet edip hemde pastayı nasıl yiyebiliyorlardı. Sonunda bütün dağıtımları yapmıştım ve bahçeden içeriye girerken Niall ı ileride görmüştüm. Sanırım yarım saattir onu arıyordum. Yürümeye başladım ki Dylan birden beni tuttu.

"Onne. Dostum parti süper olmuş. Pastada güzelmiş. Ha bu arada Zayn ile aramızı düzelttik. Yani öyle sayılır. Zaten pek konuşmuyoruz. Yinede bana hala gıcık olduğunu biliyorum. Sel ile hep iyiydik zaten. Herneyse mezuniyet konuşmasını senin yapacağını duydum. Başarılar"

"Sağol Dylan. İzin verirsen gitmem gerek"dedim ve Dylan dan cevap beklemeden onu itip Niall a doğru yürümeye devam ettim. Harry ile konuşuyordu. Yanlarına vardığımda Harry bizi yanlız bıraktı. Gülümsedim.

"Ne düşünüyorsun?"diye sordum gözlerine bakarken.

"Bunlar...herşey harika. Herşey. Teşekkür ederim Demi. Bu yaşadığım rn güzel doğum günü". Ukala bir bakış attım.

"Daha yeni başlıyoruz."dedim ve elinden tutup onu bahçeye sürükledim. DJ in mikrofonunu elime aldım.
"Millet! Artık hediyeleri vermenin zamanı!!". Çoğu kişinin hediye aldığını umuyordum. Herkes bahçeye toplandı. Ve kalabalık Niall a hediyelerini vermeye başladı. İmzalı formalar, alakasız biblolar, tişörtler...şanslıydı. Zayn ona Chealsea deki oyuncuların hepsinin imzası olan bir futbol topu almıştı. Sel ise ona hepbirlikte geçirdiğimiz ilk günleri okuldaki tanımadıklarımızla canlandırılmış bir slayt gösterisi sunmuştu. Görülmeye değerdi. Hatta bir kısmı dizilerden alıntıydı. Gülme krizi geçirmiştik. Cidden mükemmeldi. Sel bunu ne ara yapmıştı? Kendi hediyemi sona saklamıştım. Hediyesi için bütün bir günü izin alarak bilgisayar laboratuvarında geçirmiştim. Niall ın bana yaptığı albümdeki fotoğrafların resmini çekmiştim. Hepsini küçülterek normal kağıt şeklinde tekrar yazdırmıştım. Ve bir kavanoza seni sevmemin 365 sebebi yazıp 365 kağıda resimlerimizi de yapıştırıp sebepleri yazmıştım. Yetiştirmem mucize olmuştu. Eve geldiğimde ise kavanozu süslemem çok uzun zaman almıştı. Ama mükemmeldi işte. Niall a kavanozu uzattım. Niall kavanozu aldı ve içinden bir kağıt çekti. Üzerinde benim onun kucağına oturduğum, kolumu boynuna doladığım, gülümsediğim ve onun bana şu klasik aşık ifadesi ile baktığı fotoğraf vardı. Ve şöyle yazıyordu.

Seni seviyorum çünkü,
Hayatın bir anlamı olduğun düşünmemi sağlıyorsun ve o anlamı dudaklarında buluyorum...

Niall bana baktı. Ve umursamadan dans eden kalabalığın arasında sessizce "seni seviyorum" dedi. Daha doğrusu dudak hareketlerini okumuştum.
Gülümsedim. Niall beni kucağına alıp sarıldı. Ve beni olabildiğince sıktı. Herşey ağır çekimde yaşanıyormuş gibiydi. Gerçek olamayacak kadar mükemmeldi. Beni yere indirdi. Elinden tuttum ve birlikte üst kata doğru yürümeye başladık. Odama girdik. Kapıyı kapatıp kilitledim. Buraya kimsenin girmemiş olması tuhaftı. Niall meler olduğunu farkında bile değildi. Ve benim maalesef sürtük yanım üçt ay sonra tekrar ortaya çıkmaya karar vermişti. Merakla bana bakan Niall ın hızla tişörtünü çıkardım. Ve itip yatağa düşmesini sağladım. Mavi, beyaz çizgili, kısa kollu gömleğimi çıkardıktan sonra üzerine çıktım. Ve onu yanaklarından tutarak öpmeye başladım. Hala şokun etkisini atlatamamış gibi görünüyordu. Dudaklarını ısırdıktan sonra Niall kalçalarımı avuçlayıp öpücüklerime delicesine karşılık vermeye başladı. Bir yandan da beni kendine daha da yapıştırıyordu. Beni öpmeye ara vermeden bir şekilde döndürdü. Üstte duran oydu. Belimi kaldırıyordu. Bir eliyle de bacağımı okşuyordu. Aşağıdan gelen müzik sesi hiç umurumda değildi. İkimizinde. Yalnızca birbirimizi yıllardır görmemiş gibi öpüyorduk. Dudaklarının tadı mükemmeldi. Gözlerimi kapamıştım bile. Niall geri çekilip hızla şortumu sıyırdı. Ve kenara atıp sütyenimin kenarlarından başlayıp üst vücudumdaki her noktayı öpmeye başladı. Karnımdaki kelebekler daha önce hiç bu kadar hızlı uçuşmamıştı. Yavaşça yukarı çıktı ve boynuma sayısız öpücük bıraktı. Dudaklarının verdiği his tarif edilemezdi. Tekrar dudaklarıma çıktı. Saçlarını çekiştiriyordum. Niall bir elini bacağımdan ayırmıyordu. Belimden tutup doğrulmamı sağladı. Parmaklarını saçlarımın arasına daldırdı. Ve geri çekilip nefes nefese konuşmaya çalıştı.

"Bu neydi şimdi?"diye sordu zar zor. "İkinci doğum günü hediyen"dedim soluk almaya çalışarak. Niall kocaman gülümsedi. Ve dudaklarıma son bir öpücük bıraktı. Ama ben bunu sabaha kadar yapmaya hazırdım. Hala kucağındaydım. Dizlerinin üzerinde

"Benim seni sevmemin 365 sebebinden birini bilmek ister misin?"diye sordu tekelini belime indirirken. Başımı salladım.
"Çünkü ellerin benimkilere uyuyor. Sanki sadece benim için yapılmış gibi."dedi ve bir elini de yanağındaki elim üzerine koydu. Yumuşakça gülümsedim. Sevdiğini bildiğim için onu birkaç kere boynundan öptüm.

SIK SIK GÜN ATLADIĞIMI BİLİYORUM AMA DAHA FAZLA SAKİN BÖLÜM YAZMAK İSTEMEDİM. UMARIM BUNDAN RAHATSIZ DEĞİLSİNİZDİR. HOŞUNUZA GİTMEYEN ŞEYLER VARSA YPRUMLARA YAZIN.

Finale iyice yaklaştık :(

ÖPÜLDÜNÜZ :))

Without The Love  •» diall + zaylena {tamamlandı}Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin