İDİL
Karşımda duran adama çaresizce baktım. Çünkü yeni patronum yani şirket sahibinin oğlu sabah bana çarpan adamdı.Resmen rezil oldum.Rezilliğin dibindeyim.Ne güzel !En iyisi hiç olmamış gibi davranmaktı.Hem iş profosyonelliği denen bişey var.Umarım yani.
"Iııı..Ben yeni asistanınız İdil.Eskiden Semih Bey'e yardımcı oluyordum ama sizde biliyorsunuz zaten.."
"Biliyorum" dedi.Allah'tan saçmalamamı önlemişti.Gülümsemeye zorladım kendimi.
Cüneyt Bey ayağa kalktı ve konuşmaya başladı"Her güne ayrı ayrı yemekler yemem kahvaltılarda normal şeyler yerim.Zaten öğlenleri şirkette olacağız sonra mesain bitecek.Yani sen sadece bana düzgün kahvaltı hazırlamalısın.Benimle çalıştıkça nasıl biri olduğumu anlayacaksın.Özel hayatımla ilgili gördüklerimi kimseye anlatmayacaksın.Bu kadar."
Son cümlesi beni biraz ürkütse de tamam anlamında başımı salladım.Adam tekrar oturdu ve "Sende kendinden bahset. " dedi emir verircesine.
Alt dudağımı ileri ittirip bilmiyorum işareti yaptım.
"Bilmem, yani ben normal bir insanım pek bahsedecek bir şey yok.En azından sizin bilmenizi gerektirecek bir şey yok. " dedim.
Biraz bozuldu ama hiç renk vermedi. Sonra kalkıp kendi odasına gitti.Kalemimle oynarken olanları düşünüyordum.Yani zaten sabah önemli biri olduğu belliydi ama benim patronum olması oldukça garipti.
Kafamı iki yana sallayıp artık bunun önemsiz olduğunu kendime söyledim.Odadan çıkıp Cüneyt Bey'e yarım saat sonraki toplantısını hatırlatmak için onun odasına geldim.'Gel' sesini duyunca içeri girdim.
"Yarım saat sonra yaratıcı ekiple bir toplantınız var.Bu sezonun öncelikli renklerini belirleyeceğiniz bi toplantı bu.Ardından incelemeniz ve imzalamanız gereken 2 dosyanız var."
"Toplantıya beraber gireceğiz değil mi?"
Dediği şeye şaşırdım çünkü ben genelde toplantılara girmem.
"Bilmem.Siz öyle diyorsanız,gireriz...Yani toplantıya beraber katılırız." dedim
Gülüşünü dudaklarıyla bastırınca komik duruma düştüğümü anladım.İç çektim ve kendi odama gittim.
Toplantı zamanı gelince Cüneyt Bey'in odasına gittim.Yaratıcı ekip gelmişti bile.Sessizce yerime oturdum ve notlarımı almaya başladım.Değişik değişik şeyler söylüyorlardı.Tabii ki çoğunu anlamadım.
Sadece notlarımı düzgün almaya baktım.Toplantıda sıkıntıdan patlarken ismimi çağıran Cüneyt Bey'e döndüm.
"Efendim?"
"Senin en sevdiğin 3 renk nedir?" Diye sorduğunda şaşırıp kaşlarımı havaya kaldırdım.Çünkü ne alaka yani?
"Ben her rengi severim" dedim en basit cevap buydu.
"En favori 3 rengini öğrenmek istiyorum."
Yine emir verir gibi konuşmuştu.Biraz düşündüm ve "Mor,yeşil,turuncu." Diyiverdim.Aslında gerçekten her rengi severim. Ama bunları söylemek geldi içimden.Yaratıcı ekibe dönüp ;
"Bu üç renk ana renklerimiz olacak ama diğer her renkler de yeni sezonda yer alacak." Dedi .
Gözlerim kocaman açıldı.Öylece Cüneyt Bey'e baktım.Yaratıcı ekip odadan çıkınca
"Neden benim sevdiğim renkleri ana renkler yaptınız ki?" Diye sordum şaşkınca.
Ellerini başının arkasında birleştirip gayet normalmiş gibi "Sen benim asistanım değil misin? Zevkine güveniyorum." Dedi.
Minik bir tebessümle teşekkür ederek odadan çıktım.
Aah!Bu iş gerçekten zor olacak.
Odamda kalan işlerimi hallettikten sonra 2 dosyayı Cüneyt Bey'in odasına götürdüm.
"Şey başka istediğiniz bir şey yoksa bem çıkabilir miyim?" Dedim Cüneyt Bey'e.
"Bekle beraber çıkarız seni eve bırakırım." Dedi gözünü dosyadan ayırmadan.
Bugün benim şaşırdığım şeylere adam çok normal şeylermiş gibi davranıyor.Ne bu ilk günden?
"Yok teşekkür ederim. Benim otobüsüm gelecek zaten birazdan. " dedim.
Kafasını kaldırıp bana baktı "Otobüsle mi gidip geliyorsun? " şaşırmış bir biçimde sormuştu bu soruyu.
Gerçekten tek şaşılacak şey benim otobüsle gitmem.Başka hiç bir anormallik yok Cüneyt!
"Evet" dedim.
"İyi peki çık sen o zaman." Dedi
Odama gidip çantamı aldım ve asonsörlere yöneldim.Cüneyt de işini bitirmiş olacak ki o da geldi. Asansör gelince bindik.
"Yeni patronunla ilk iş günü nasıldı?" Diyr sordu çarpık bir gülümsemeyle.
"İyi" dedim. Oldukça kısa,kaçamak ve çokça yalan bir cevaptı.
"Sadece iyi mi?"
O sırada asansör açıldı ve biz de yürümeye,
Konuşmaya devam ettik."Ne dememi bekliyorsunuz?"
"Bilmem.Harikaydı,sizinle çalışmak çok güzeldi,daha önce hiç böyle bir patronla çalışmadım gibi şeyler diyebilirsin."
"Evet,daha önce hiç böyle bir patronla çalışmadım kısmına katılabilirim." Dedim imalı bie şekilde. Durmuştuk çünkü ben durağa o arabasının olduğu tarafa geçecekti.
Cevap vermesini beklemeden "Benim otobüsüm kaçacak,size iyi akşamlar." Dedim ve yine cevap vermesini beklemeden arkamı dönüp,kulaklığımı takıp durağa ilerledim.
"Sana da iyi akşamlar İdil." Dediğini duydum.İmalı imalı demişti bunu.
Belli,bu süreç kolay geçmeyecek.Yani daha ilk günden böyle şeyler oluyosa ne ben ona ne o bana katlanabilir.Bakalım ilerki günlerde daha nelerle karşılaşıcaz.Hayırlısı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron'um
General FictionSert ve duygusuz biri gibi görünen, çapkın bir adamı asistan bir kızın değiştireceği kimin aklına gelebilirdi? Cüneyt,babasının zoruyla işe başladığı şirkette hayatının aşkı olan İdil'i buldu. Duygusal,kırılgan ve dünyalar güzeli bu kız Cüneyt'in ak...