İDİL
Gözlerimi açtığımda yatağımdan ayrılmamak için nedenler bulmaya çalıştım.
Çünkü dün Semih bey beni canım çıkana kadar çalıştırmıştı.Gözlerimi 2-3 dakika kadar kapattım. Bu sabahın köründe çok mutluluk verici bir şey olabiliyor,inanın bana.En sonunda bu küçük kaçamakların çözüm olamayacağını anladım ve üzerimdeki ince çarşafı tepikleyip kalktım.Banyoda elimi yüzümü yıkadım,dolabımın karşısına geçip 'Çorumlu oturuşu' yaptım bir kaç dakika.Sonra dar paça bir pantolon üstüne de ne uzun ne kısa bir salaş gömlek giydim.Gömleğin 2-3 düğmesini açtım ve babamın bana aldığı kolyemin üzerine uzunca bir kolye taktım.Çantama telefonumu ,cüzdanımı,kulaklığımı ve birkaç makyaj malzememi koydum.
Kapıya geldim ve terliklerimi çıkarıp gömleğimle aynı renk 'stiletto'ları ayağıma geçirdim. Kilitli kapıyı açtım ve kapattıktan sonra tekrar kilitleyip anahtarı çantama attım.
Durakta beklerken müzik açtım ve kulaklığımı taktım.Otobüsüm bir süre sonra önümde durunca akbili basıp boş yer bulup oturdum.
Şirketten az gerideki büfeden 2 küçük poğaça aldım ve şirkete yürümeye başladım.Kulaklıkla yürümek apayrı bir zevk yaa.Yol azıcık daha uzun olsa keşke.
Şirketin önündeyken yürümeye devam ettim.Müziği durdurmak için telefonuma eğilince döner kapının önünde sert bir şeye çarptım.Ooof kafam.Yüzümü kaldırıp ne olduğuna bakacakken daha da yukarı bakmak zorunda kaldım çünkü çarptığım beden sert olduğu kadar uzundu da.
"Oha" diye küçük bir sitem çıktı ağzımdan.
Sonra adamın tipine bakınca şirkette önemli biri olabileceği geldi aklıma ve toparlamak adına devam ettim
"Yani.. şey daha dikkatli olursanız biriyle çarpışmak zorunda kalmazsınız" dedim
Adamın kaşları çatık bana bakıyordu azıcık da alaylı bakışları bulmuştu gözlerimi.
"Belki de sen daha dikkatli yürümelisin.
Telefonla oynarken yürümeye devam edersen bir dahakine benim bedenime çarpmak kadar şanslı olmayabilirsin."Tek kaşımı kaldırıp karşımdaki kasıntı adama baktım. Ve çok yakın olduğumuzu fark ettim.Bir adım gerileyip "Hı hı evet.Haklısınız üzgünüm" dedim.Çünkü hiç laf kavgasına girecek modda değilim. Göz devirdim ve döner kapıya girdim.Arkamdan o adamda girdi ama aldırış etmedim.
Keyfimi bozmak istemiyordum.Mırıldana mırıldana asansör tarafına geçtim. O adam da geldi kolunu duvara yaslayıp beklemeye başladı. Umursamaz bir tavırla adamla göz göze gelmemeye çalıştım.Gelen asansöre bindim ve katıma gelince indim.
CÜNEYT
Babamın bu beni önemseyen tavırları beni sıksada sabahki kız beni biraz neşelendirmişti.Babamın odasına girip önündeki koltuğa oturdum.Söze girmesini bekleyerek ona baktım."Burda çalışmanı isteyeceğimi biliyorsun Cüneyt" dedi soğuk bir sesle. İlgili babam benim (!) .
"Hayır diyeceğimi biliyorsun baba."
"Bu sefer bu cevabı kabul etmiyorum.Eğer mirasımı istiyorsan ben ölene kadar benimle çalışacak,ben öldükten sonra şirketin başına geçeceksin."
Gözlerimi yumdum.Bir cevap vermedim babama.Bazen gerçekten sinirleniyorum ona.Hatta çoğu zaman.
"Bu şirkette sana benim oğlumsun diye ayrıcalık tanınmayacak. Evet,belirli bir mevkiden başlayacaksın işe ama asla torpil yok ASLA."
"Peki" dedim sessizce. Senin torpilini isteyen kim diye düşünmeden edemedim.
"Şimdi senin bir asistanın olacak.Her şeyinle o ilgilenecek .Aslında benim en gözde çalışanlarımdandır ama sana temin etmek istedim.Ona asla kibirli davranmayacaksın ama çok da samimi olmayacaksın.Odası bir üst katta sağdaki 3. Kapı.Git ve onunla tanış.Bende şimdi onu arayacağım." Dedi.
Babacım nefes alırken de sorayım mı sana?
Kalktım ve asansörle üst kata çıktım.Odayı buldum ve
kapıyı çalma gereksinimi duymadan kendimi koltuğa attım.Kız bilgisayardan başını çevirip bana bakınca ağzı bi karış açıldı.
"Cüneyt Bey?"
İçimde oluşan hisleri bastırmaksızın dilimle dudağımı ıslattım ve gülümsememi bastırdım.
"İdil Hanım?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Patron'um
Narrativa generaleSert ve duygusuz biri gibi görünen, çapkın bir adamı asistan bir kızın değiştireceği kimin aklına gelebilirdi? Cüneyt,babasının zoruyla işe başladığı şirkette hayatının aşkı olan İdil'i buldu. Duygusal,kırılgan ve dünyalar güzeli bu kız Cüneyt'in ak...