Bilincim yerine geldiğinde, bir elin sürekli olarak yüzümü okşadığını hissetmiştim. Saçlarımı topluyor, ensemden geriye doğru atıyor, alnımda boncuk boncuk biriken terleri özenle siliyordu. Ağabeyimin elleri de duyduğu korkudan dolayı buz kesmişti ama benim kendime gelebilmem için canla başla mücadele ediyordu.
Göz kapaklarıma tonlarca yük asılıymış gibi açmaya korkuyordum. Fısıltı hâlindeki sesler, başımın içerisinde bir kovanda oradan oraya uçuşan arılar gibi vızır vızır dolanıyordu.
"Cyra, beni duyabiliyor musun bebeğim?"
Kaen'in panik dolu sesini duyduğumda bile gözlerimi aralamadım. Çünkü ölesiye korkuyordum. Ya Jasen'e bir şey olduysa...
"Niye hiçbir tepki vermiyor? Kız kardeşime ne oldu?"
Yanağıma düşen sıcak bir damlayı hissettim. Ağabeyim ağlıyordu. Kollarını bana iyice sarıp üzerime doğru eğildi ve dudaklarını alnıma bastırdı. İç çekişi kalbimi parçalarken onu daha fazla üzmek istemediğimden kendimi zorlayıp gözlerimi açmaya çalıştım.
"Büyük ihtimalle yaşadığı şok ve korku yüzünden bir baygınlık geçiriyor. Bacağındaki demiri hâlâ çekip çıkaramadık. Buna burada cesaret edemem. Kan kaybından dolayı onu kaybedebiliriz. Yarası muazzam derecede acı veriyor olmalı, bu sebeple de vücudu daha fazla acıya dayanamadığı için bilincini kapatmış olabilir. Ayrıca Jasen için de nasıl kendini paraladığını gördünüz. Bütün bunları aynı anda yaşamayı kaldıramadı. Bedeni kendini dışarıya karşı kilitledi resmen. Merak etme, kendine gelecektir. Ona biraz zaman tanı."
Galiba konuşan Matthone'du. O ana kadar Kaen için uyanık kalmaya çabalıyordum ama konuşmasıyla birlikte üzerime yeniden bir ağırlık çöktü. Karanlık her yanımda kol geziyordu. Üşüdüğümü hissediyordum. Bedenim aslında Kaen'in kolları arasındayken sıcaktı ama soğukluk tüm iç organlarımı sarmıştı. Daha fazla dayanamadım. Uyku beni yeniden ele geçirirken ilk defa bunu minnetle karşıladım.
***
Ara sıra belirli bir süreliğine tekrar kendime geliyordum fakat kimse bunu fark edemeden yeniden uykuya dalıyordum. Gücüm tükenmiş gibiydi. Ayrıca bacağımdaki yaram uyanmamla birlikte büyük bir baskı uygulayarak bana kendisini hatırlatıyordu. Hâlen bacağımda bir demir çubukla durduğumu, onu çıkaramadıklarını bana acı eşliğinde gösteriyordu.
Kaç saat geçmişti? Hâlâ tünelde miydik? Hiçbirini bilmiyorum. Soramayacak kadar kendimden geçmiştim. Öte yandan, konuşacak kadar gücümü toparlasam bile, Jasen'i görecektim ve şu an buna cesaretim yoktu. Uyanık kaldığım süre boyunca kimse onun hakkında konuşmamıştı. Korkumun gerçeğe dönüşmesine dayanamazdım.
"Endişelenme Kaen, Cyra'nın hayatî bir tehlike arz eden durumu yok. Çubuğu çıkardık ve hemen o bölgeye müdahale ettik. Lokal Anestezi uyguladığımızdan birazdan uyanır. Çok yorgun ve hâlsiz hissedecektir ki bu çok normal. Birkaç gün dinlendikten sonra toparlar."
Tanımadığım biriydi konuşan. Fakat onu görmeden bile sadece sesini duyarak, ona güvenebileceğimi hissetmiştim. Biraz sonra kapanan kapının sesi duyuldu ve ortam yeniden sessizliğe büründü.
Kaen'in hemen sağ tarafımda oturduğunu biliyordum. Bana yakın olmalıydı ki nefesini her geri verişinde sıcaklığı yüzüme çarpıyordu. Artık uyanma vakti gelmişti. Uyanma ve her şeyle yüzleşme vakti...
İlk önce kurumuş dudaklarımı kıpırdatmaya çalıştım. Geçen süre boyunca çok susamıştım. Lâkin ne istediğimi dile getiremedim. Bir türlü sesim çıkmıyordu.
Gözlerimi araladım ve ağabeyimin alev mavisi gözleriyle karşılaştım. Bana endişeyle bakıyordu.
"Cyra, bebeğim, iyi misin?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş (Düzenleniyor)
Science FictionNew York Araştırma Merkezi'nden bir bilim adamı, çok sayıda "Tasarım Bebek" oluşturarak Dünya'nın bundan böyle çok daha yaşanılası, huzur ve refah dolu, her türlü hastalık ve felâketten uzak bir yer olmasını istiyor. Ama işler umduğu gibi gitmiyor...