Tumma'ya geri dönüşümüz çok daha kısa sürdü. Çünkü Lymnler tepelerin altında sakladıkları birbirinden güzel araçlarını bizler için yer üstüne çıkarmışlardı. Kendileri kocaman görünümdeki otobüslere binerlerken, bizim için ise arazi tipi, doğa şartlarıyla kolaylıkla baş edebilecek bir aracı seçmişlerdi.
"Viisas'tan söz alalım bari," diyen Kaen parlak, siyah aracın kaportasını bir çocuğu sever gibi okşadı. "Zavallı Gammy'nin son model arabasını çölde bıraktık. Çoktan kurtlar kuşlar yuva edinmişlerdir onu. En azından bu bebeği hancıya versin, özür mahiyetinde."
"O niye özür dilesin ki? Adamın arabasını bırakıp gelen biziz. Bu durumda bizim bir şeyler yapmamız gerekmez mi?"
Ben de başımı sallayıp Jasen'e katıldığımı gösterdim. Esasen Lymnler hiçbir şey yapmaya mecbur değillerdi. Ve Gammy'ye de borçlu oldukları bir konu falan yoktu.
"Jas, Lymnlerle artık kader ortaklığı yaptık, Ha onlar vermiş, ha biz. Ne fark eder ki? Bu kadar ayrıntıya takılıp kalma güzel çocuk."
Jasen'in sırıtışını gören Kaen kendinden emin tavırlarla Viisas'a doğru yürüdü. Eminim ki aklından geçenleri ona da söyleyecekti. Aslında bunu neden yaptığını biliyordum. Kaen kimsenin zor durumda kalmasını istemiyordu. Gammy bizim yüzümüzden arabasından olmuştu, eh, hurda da olsa sonuçta dört tekerinin üzerinde gidip gelebiliyordu ve bir şekilde sahibine hizmet ediyordu.
Şimdi Gammy ondan yoksundu. Kaen de bu savaş zamanında bile, aldıklarımızı yerine koymanın derdindeydi. Viisas'tan bunu tatlı bir dille rica edeceğini bilmekten çok hissetmiştim. Tıpkı Jasen gibi, Kaen de istediği zaman oldukça ikna edici biri olabiliyordu çünkü.
Lymnler otobüslerini birer birer boş alanlara park ettikten sonra yanımıza geldiler. Tumma halkı ve yanlarına sığınmış Rhilinler ile Andhalinli sıradanlar da geri döndüğümüzden haberdar olmuşlardı, bizi köyün girişindeki köprünün hemen arkasında bekliyorlardı.
Kalabalığı gördüklerinde dört bir yanda yankılanacak türde haykırışlar ve sevinç çığlıkları attılar. Yerlerinde zor duruyorlardı, çocuklar bile her şeyin farkındalarmış gibi hareketler sergiliyorlardı.
"Biliyor musun, çok az kişi başarılı olabileceğimizi düşünüyordu," Jasen bana doğru eğilip kulağıma fısıldadı. Kısık sesinden bile onun da neşelendiğini anlamıştım. "Çünkü birçoğu Lymnlerin buradaki varlığına bile inanmıyorlardı. Fakat bizim moralimizi bozmamak için sessiz kalmayı tercih ettiler.
Eh, şimdi görüyorlar. Şu yüzlerdeki ifadelere bir baksana Cyra! Uzun zamandır onları böyle gülerken görmemiştim. Mutlu anlar bizim için âdeta geride kalmıştı. Hiç kimse bundan böyle bir daha sevinemeyeceğini düşünüyordu..."
Kalbim bu umudunu yitirmek üzere olan insanlar için yas tutuyordu. İçlerinde kısacık bir zaman geçirmiş de olsam, kendimi onlarla bir görmeye başlamıştım birden bire. Vhalax kişiliğimden yavaş yavaş uzaklaşıyordum. Zaten en başından beri, bende bir sorun olduğunu düşünüyorum. Soyumun diğer bireyleri kadar umursamaz ve acımasız değildim. Onların asla sorun etmeyecekleri şeyler, beni geceler boyu uykumdan edecek rahatsızlığa sevk ediyorlardı.
İşte Raiden'ın başarısız olduğu bir nokta...
Ne yaparsa yapsın, hislerime dokunamamıştı. Onlar yerli yerinde duruyordu...
Köprüyü geçtiğimizde Lexan ve yanındaki bir grup insan bizi güler yüzle karşıladılar. Her daim ciddî bir görüntü sergileyen Rhilin liderinin bu beklenmedik canlılığı beni afallatmıştı. Bana baktığında bile dudaklarının kıvrılıp kaldığını görmüştüm. Ya gerçekten inanılmaz derecede mutluydu, ya da başına darbe falan almıştı da benim kim olduğumu ayırt edemiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş (Düzenleniyor)
Science FictionNew York Araştırma Merkezi'nden bir bilim adamı, çok sayıda "Tasarım Bebek" oluşturarak Dünya'nın bundan böyle çok daha yaşanılası, huzur ve refah dolu, her türlü hastalık ve felâketten uzak bir yer olmasını istiyor. Ama işler umduğu gibi gitmiyor...