YÜZ ON YEDİNCİ BÖLÜM

6.1K 677 316
                                    

Görüşümü yeniden kazandığımda kalbim atmayı bırakmıştı âdeta. Kendimi bomboş hissediyordum. O kadar hareketsiz kalmıştım ki, yanaklarımdan süzülen gözyaşlarım bile buz tutmuş gibi, yüzümden donup kaldılar.

Bizi öldürüyor...

Başımın içerisinde kendi köşesine çekilip küçülmeye başlayan duygusal yanım, gücenmişlik hissiyle beraber gözyaşlarına boğuldu. Doğru dürüst nefes almayı denesem, belki ben de onun gibi yapacaktım ama sanki vücudumun her yanına tonlarca ağırlıkta yükler asılmıştı. Kıpırdamamam için her yanımdan ayrı bir baskı uygulanıyordu.

Demek bu zamana kadar Raiden için bir anlam ifade edip etmediğimi düşünerek boşuna kendimi yormuşum. İkizim bana kolundaki saat kadar bile değer vermiyordu. Anlattığı onca şey, beni inandırdığı o kardeşlik masalı, hepsi birer yalandan ibaretti. Hırsı o denli büyüktü ki, benim asla aklıma getirmeyeceğim şeyleri o inceden düşünmüş ve bunun için kendince tedbirler almıştı.

Hakikaten de dünyaya hükmetme yetkisini tamamıyla eline geçirirse, ondan bir hak talep edeceğimi mi sanıyordu? Bu yüzden aramızda bir tartışma çıkaracağımı? Umurumda değildi. Ben onun kadar tamahkâr bir insan değildim. Tek derdim öteden beri gelen bu adaletsizliğe bir son verebilmekti.

"Cyra?"

Kaen'in ve Jasen'in aynı anda adımı söylemeleri karşısında ıslak kirpiklerimi kırpıp onlara bakmak için canla başla mücadele ettim.

"Bebeğim sana ne oldu birden? Neden ağlıyorsun? Hadi anlat bize."

Alev mavisi gözlerle yan yana duran, beni tatlı sıcaklığında boğan kahve gözler aynı endişeyle yüzümü incelediler. Hatta bir ara Jasen nazik bir hareketle gözyaşlarımı sildi. Bana dokunduğu anda hıçkırığımı bastırma çabam yerle bir oldu ve daha şiddetli bir ağlama krizine tutuldum.

"Cyra lütfen bir şey söyle zira korkmaya başladık. Canın mı yanıyor? Ne olur bir şey söyle!"

Konuşmak yerine kollarımı uzattım ve ikisini de kendime doğru çektim. Sol omzumda Kaen'in, sağdakinde de Jasen'in başı vardı. Dudaklarım bir ağabeyimin, bir de Jasen'in saçlarının üzerine öpücükler kondurdu.

Bu hâlimi gördüklerinde bile delice telaşlanmışlardı. Raiden'ın bana neler yaptığını söylesem, kim bilir nasıl üzüleceklerdi? Bunu onlara yaşatmaya hakkımın olmadığını biliyordum. Eğer anlatırsam, tam da savaşmak için yola çıkmışken, her şeyden ellerini çekmek isteyeceklerdi.

Hayır, bunu yapamazdım. Onları bir de bu yeni öğrendiğim gerçekle alt üst edemezdim.

"Bir şeyim yok," nihayet konuşabildiğimde, ikisi de biraz geri çekilip yeniden yüzüme baktılar. "Sahiden. Yalnızca aklıma kötü bir şey geldi ve korktum," elimi fazla umurumda değilmiş gibi salladım. "Siz bana aldırmayın. Biraz fazla duygusallaştım galiba. Şimdi kendime gelirim ben."

"Emin misin güzel kız?" diyen Jasen hiç de bana inanmış gibi görünmüyordu. "Tek sorunun bu olduğu konusunda yani?"

"Elbette. Başka ne olabilir ki? Ben bir kızım Jasen. Senden ve Kaen'den çok daha ayrıntılı çalışıyor beynim. Ve daha duygusal davranmama neden oluyor. Sizin önemsemediğiniz bir ayrıntıya ben dakikalarımı harcıyorum.

Şimdi de öyle oldu. Dediğim gibi, unutun gitsin. Daha iyiyim şu an. Hatta bir an önce harekete geçmek istiyorum. İçimde inanılmaz bir saldırma isteği var. Sanırım beni bıraksanız Vhalax askerlerinin tepelerine binerim."

"Hey, ağır ol bakalım Boadicea! Ne bu acele?"

Jasen gülünce ben de kendimi tebessüm ederken buldum.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin