Vadim Kiselev - Memories
"Hoş geldin kardeşim!"
Eğilip bana sıkıca sarıldı, bense içi doldurulmuş hayvanlar gibi, hareket etmeden öylece duruyordum. Geri çekildiğinde yüzünde kibar bir gülümseme vardı.
"Çok uzun zaman oldu," dedi bir adım geri çekilirken. Gözleri beni baştan aşağı, hiç çekinmeden ve acele etmeden inceledi. "Yıllardır birbirimizden ayrıyız, uzaktayız. Bir ikizim olduğunu öğrendiğim günden beri seni düşünmediğim tek bir günüm bile olmadı. Aklımda hep sen vardın. Seni bulacağıma dair ant içmiştim. Bu uğurda ne gerekiyorsa yaparım demiştim. Söylediğim gibi de yaptım.
Bak, şimdi burada, sapasağlam ve oldukça sağlıklı bir hâlde karşımdasın."
O konuşurken hayretle aralanan dudaklarımı kapamayı akıl ettim ve ben de bir süreliğine onu incelemeye başladım.
Aramızdaki benzerlik insanı hayrete düşüren cinstendi. Aynı renk saçlar, aynı renk ve şekilde gözler, aynı renkte tenler... Sadece yüzü benimkinden daha belirgin, bir erkeğe ait hatlara sahipti ve saçları benimki gibi beline dek uzanmıyordu, kısa bir kesim uygulanmıştı.
Ve bir de, benden bir baş kadar daha uzundu...
Dilim sanki lâl olmuş gibi, sessiz kalmaya devam ettim. O ise beni izlemeyi sürdürüyordu. Bundan nefret etsem de, insanı baştan ayağa etkileyen bir karizmaya sahip olduğunu itiraf etmeliydim. Durup beklerken bile karşısında eğilip reverans yapma isteği uyandırıyordu.
Tâbii ben böyle bir şeyi asla yapmazdım.
Yalnızca şu an büyük bir şoktaydım ve bir an önce eski hâlime dönmeyi bekliyordum.
"Seni onlarla tanıştırmama izin ver," Raiden arkama geçip yürümem için omuzlarımdan tuttu. Bana dokunmasını istemiyordum. Bu yüzden irkilerek ellerinden kurtulmaya çalıştım ama canımı acıtmayacak türde olsa da beni sımsıkı tutuyordu ve bırakmaya hiç de niyetli değildi.
Tekerlekli sandalyede oturan adamın yanına gittik önce. Hemen önünde durduğumuzda başını kaldırıp bize baktı. Gözleri pırıl pırıldı. Yine dudakları aralandı ve konuşmayı denedi fakat ben hiçbir şey duymadım.
Raiden beni bırakıp adamın yanında diz çöktü, alnında bağlı olan siyah, kalın şeridin kenarındaki yeşil düğmeye dokundu. Ellerini yasladığı yerde, o anda fark ettiğim küçük bir ekran aydınlandı ve bir bip sesi çıkarıp kullanıma hazır olduğunu gösterdi.
"Bu bizim babamız," sesinde saygı ve sevgi vardı. Zaten ona bakarken bakışları yumuşamıştı. Adam da gözlerini yavaşça açıp kapattı. "Bizim bu dünyaya gelmemize vesile olan, bugün olduğumuz kişiler olmamızı sağlayan büyük insan. Doktor Ormden...
Öncelikle beni hayata getirdiğini biliyor muydun?"
Birden gözleri benim üzerime çevrilince bir adım geriledim. Gerçekten de öyle mi olmuştu? Afalladığımı gördüğünde abartmadan, yüzüne yakışan bir gülümseme gösterdi. Bunu düşündüğüm anda kendimden nefret etmiştim, onunla ilgili olumlu hiçbir şey düşünmek istemiyordum.
"Evet, öncelikle ben doğdum. Çift yumurta ikiziyiz seninle sevgili kardeşim ama babam dediğim ve öyle kabul ettiğim bu adam ikimizi ayrı zamanlarda hayata getirmek istedi. Plânladığı şeyi yaparken bir sorun yaşamak istemediği için böyle bir yola başvurdu. Bana bir şey olsa bile, geride sen vardın. Sekteye uğrayan her şeyi senin üzerinde düzeltebilirdi.
Fakat ters giden bir şey olmadı ve Yeniden Doğuş tarihiyle 185 yılında ben dünyaya geldim."
185 yılında mı doğmuştu? Şaka mıydı bu? Kaen'le aynı yıl doğmuşlardı! Aynı yaştalardı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş (Düzenleniyor)
Science FictionNew York Araştırma Merkezi'nden bir bilim adamı, çok sayıda "Tasarım Bebek" oluşturarak Dünya'nın bundan böyle çok daha yaşanılası, huzur ve refah dolu, her türlü hastalık ve felâketten uzak bir yer olmasını istiyor. Ama işler umduğu gibi gitmiyor...