Kocaman bir sessizlik...
Öylesine derin bir sessizlikti ki hem de, o anda daha önce hiç şahit olmadığım, infrasonik bir sesi bile duyma olasılığım vardı.
Hareketsiz kalan bedenimin aksine, kalbim olağanüstü bir hızla çarpmaya devam ediyordu. Bedenimin soğuduğunun farkındaydım, Jasen'in parmaklarından yayılan sıcaklık beni rahatlatmaktan çok, vücuduma ince uçlu iğneler misali bir sancı veriyordu.
Çok sonra yutkunmayı akıl edebildim. Sanki boğazımın iki yanına yerleştirilmiş dişli kapanlar vardı ve parçalarının birbiri üzerine oturması için bir baskı uyguluyorlardı.
Patlamayı andıran, derinden gelen bir kahkaha sesi duydum ve böylece uzun bir süredir devam eden sessizlik bozulmuş oldu. Kulaklarım çınlıyordu, galiba bu kez de ultrasonik bir sese maruz kalmıştım. Kulak zarlarımın patlaması an meselesiydi.
Akciğerlerimde hissettiğim yanmanın ardından, aslında o delice kahkahayı atan kişinin kendim olduğunu anladım. Üstelik gözlerimden yaş da gelmişti. Fakat hâlen sarsılarak gülmeye devam ediyordum.
Tam karşımdaki kafeste duran Roliath bana kısılmış gözleriyle bakıyordu. Büyük ihtimalle aklımı kaçırdığımı falan düşünüyor olmalıydı.
Bir tahtası eksik olan o, biz değiliz! diyen mantığım yattığı yerde ellerini zemine vurarak kahkahasını sürdürdü. Onu hiç bu kadar rahat görmemiştim daha önce. Her zaman beni toparlayan ve aklı başında kararlar almamı sağlarken duygusal yanımı devre dışı bıraktıran oydu. Ama galiba, mantığım bile duyduğu deli saçması sözlerden sonra kendini kontrol etmekten vazgeçmişti.
"Ona inanmıyorsun, öyle değil mi?"
Jasen'e dönüp bakarken kahkahamı bastırmak için çabalıyordum. Başarılı olamadığımı anladığımda ellerimi sıkıca ağzıma kapattım. Ne yaparsam yapayım, gaklamayı andıran sesler çıkarmaya devam ediyordum.
Benim aksime o ciddî görünüyordu. Suratında eğlendiğine dair hiçbir emare yoktu.
"Hadi ama Jasen," derken başımı iki yanıma salladım. "Görmüyor musun, bir müddet daha hayatta kalabilmek için hepimizin aklını karıştırmak istiyor besbelli. Sence dediği gibi biri olsaydım, bunu daha önce fark etmez miydik? Sen hissederdin, benim ne olduğumu bilirdin." Daha sonra ağabeyime doğru döndüm. Buz gibi bakışları Roliath'ın üzerindeydi. "Sen? Sen ne düşünüyorsun Kaen? Bana inanıyorsun, değil mi? Ona değil?"
Kaen elimi sıktı.
"Tâbii ki sana inanıyorum Cyra. Bunca yıllık kardeşimden şüphe duyacak değilim. Doğumuna şahit olmuşken hem de!"
Jasen birden fırlayıp kafese yapıştı. Ben de hemen peşinden gittim. Ellerini çekmek için uğraşıyordum, daha şimdiden kesikler açılmaya başlamıştı bile.
"Sana yemin ederim, seninki kolay bir ölüm olmayacak!" fısıltısı daha çok kükreme gibi hissediliyordu. "Hâlâ insanlara zarar vermeye devam ediyorsun. O değersiz canın için son çırpınışların bunlar ama yemezler. Seni elimizden çekip kurtaracak hiçbir güç yok!"
Roliath kanı çekilmiş yüzüyle Jasen'e baksa da, hiçbir şey söylemedi. Gözlerini bile kırpmıyordu. Acaba olduğu yerde kalp krizi geçirip öldü mü? diye safça bir soru sordu duygusal tarafım. Ya da korkudan altını falan ıslatmıştır da belli etmemeye çalışıyordur?
Ağır çekimde hareket eder gibi başı benden yana doğru dönünce esef verici bir gerçeklikle hâlen yaşadığını görmüş oldum. Hıh, başlı başına bir oksijen israfıydı!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş (Düzenleniyor)
Science FictionNew York Araştırma Merkezi'nden bir bilim adamı, çok sayıda "Tasarım Bebek" oluşturarak Dünya'nın bundan böyle çok daha yaşanılası, huzur ve refah dolu, her türlü hastalık ve felâketten uzak bir yer olmasını istiyor. Ama işler umduğu gibi gitmiyor...