DOKSAN SEKİZİNCİ BÖLÜM

7.2K 851 193
                                    

Gerçekten bilmek istediğim bir şey var şimdi:
Kendimi bu kişilerin yerine koymuştum,
Onlara acaba gerçekten yaklaştım mı bu uzun gün boyunca?
Yani onlara dokunacak kadar yaklaşabildim de,
Şu ya da bu biçimde, iyilik ya da kötülük
yapmalarına neden olabildim mi biraz?

ROBERT BROWNING - Pippa Geçiyor

Rhilinler'in önde gelen isimleri mağaranın bize uzak düşecek bir noktasına gidip kendi aralarında durum değerlendirmesi yapmaya başladılar. Onlara kardeşimi oyalayabileceğimi söylediğimden ve bunu Lexan'a kanıtladığımdan beri, fikirleri değişmeye başlamıştı. Fakat hâlen büyük bir kısım benden yana şüpheliydi, nasıl ki bir Vhalax olan ben Rhilinler'in sağı solu belli olmaz diye onlara tam manasıyla güvenemiyorsam, aynı şekilde onlar da bana temkinle yaklaşıyorlardı. Aslında bana bir - iki metreden daha fazla yaklaşmıyorlardı bile, sadece Kaen ve Jasen, son konuşmamızdan sonra da Lexan benimle bire bir temasa geçmişti.

"Şu köşeye gidelim," Kaen omzuma dokunup konuşmakta olan Rhilinler'in üzerine diktiğim bakışlarımdan sıyrılmamı sağladı, "ne zaman bir karara varacakları belli olmaz. Böyle ayakta bekleme. Biraz otur ve dinlen."

Gerçekten de ihtiyacım olan şey buydu. Vücudumdaki ağrı ve sancılar aynı anda tempo tutmuş gibi, ritmik bir hızla bana kendilerini gösteriyorlardı.

Kaen'in yanında yürüyüp mağaranın az önceki durduğumuz yeriyle kıyaslanınca biraz daha karanlık olan yerine geldik. Jasen Lexan'ın yanında kalmıştı, başımı çevirip geriye baktığımda, kollarını göğsünde kavuşturmuş, bütün dikkatini o anda konuşmakta olan Rhilin'e vermiş olduğunu gördüm.

İzlendiğini fark eder gibi, bir an başını çevirip bizim olduğumuz tarafa doğru baktı. Bakışlarımız buluştuğunda dudaklarımın kurumaya başladığını hissettim. Bunu nasıl yapıyordu, bilmiyorum ama bana her baktığında nefesim kesiliyordu.

Kirpiklerimi kırpıştırıp yeniden Kaen'e döndüm ve bana oturmam için gösterdiği yere yerleştim.

"Burada kimse yok, hadi sen de şu ıslak kıyafetlerini çıkar artık."

Annesinin bana getirdiği kazağı uzattı ve arkasını döndü. Jasen'in yağmur nedeniyle ağırlaşan ve üzerime yapışan kazağını çıkarıp hemen kuru olanını giydim. Evet, hastalanmıyordum ama bir süredir ıslak kıyafetlerle durduğumdan vücudumun sıcaklığı düşmeye başlamıştı. Titrememi bastırıp yere oturdum ve Kaen'e de oturabileceğini söyledim.

"Eğer senin önerini kabul ederlerse, bunu gerçekten yapacak mısın? Raiden'ı başka bir yere yönlendirecek misin?"

"Evet. Bir süreliğine. Bu da size zaman kazandırır. Sen de kabul etmelisin ki, Vhalax ordusunun karşısında bu kadar kişiyle bir şansınız yok. Kaldı ki herkes savaşacak kapasitede değil. Kolaylıkla sizi alt edebilirler.

Bir de ben varım. Raiden bu savaşta benden de yararlanmak istiyor. Çünkü o neler yapabileceğimi çok iyi biliyor."

"Az önceki havayı ısıtma konusundaki gibi hünerlerin varsa, bence herkes senden korkmalı. Neler yapabileceğine akıl erdirmek mümkün değil."

"Ben de bilmiyordum. Yani neler yapabildiğimi. Ama Raiden ve Deick bana her şeyi öğrettiler," beni dikkatle izleyen mavi gözlere bakarken ona sarılmak gibi bir dürtünün içimde büyümeye başladığını hissettim. Kaen gerçek anlamda bir kardeş, bir ağabey havası yayıyordu etrafına. Çıt kırıldım bir kız olmamama rağmen, Raiden'a karşı bile hissetmediğim bir sığınma duygusunu ona bakarken yüreğimde hissedebiliyordum. "Kaen, beni resmen biyolojik bir silâha çevirdiler. Bak, ben size karşı kötü bir şey yapmak istemiyorum fakat Raiden beni bulursa bunu yapmam için ısrar edecek. Ne kadar direnirsem direneyim, kendi istediği olana kadar pes etmeyecek.

KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş  (Düzenleniyor)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin