Gecenin bir yarısı kapımızın sertçe çalınmasıyla uyandık. Kaen hemen ayağa fırlayıp kapıya yöneldi ve dışarıda bekleyen, soluk soluğa kalmış Gaton’ı içeriye davet etti. Uzun süredir koşuyormuş gibi görünen Gaton’ın, açık renk saçları ıslanmış ve alnına yapışmıştı.
“Sizi bu şekilde uyandırmak istemezdim ama herkesi toplamamız gerekiyor. Sınır bölgesine giden ekip yeni döndü, Vhalaxlar harekete geçmişler. Andhoras’ta ne kadar birlikleri varsa hepsini toplamışlar. Askerî üslerini de Xosalica’nın sınırına yerleştirmişler.
Fakat yalnızca bu değil. Aynı zamanda bir grup savaşçılarını da buraya gönderiyorlarmış. Beklenmedik bir anda saldıracaklar anlayacağınız.
Raiden gerçekten çok kızmış olmalı. Hiç vakit kaybetmeden tüm bunları hayata geçirmiş, baksanıza.”
Bütün hayati fonksiyonlarım durmuş gibi, hareketsiz kaldım. Boğazıma gelip yerleşen, kocaman bir düğüm vardı sanki, doğru düzgün yutkunamıyordum bile. Anlaşılan ikizime karşı aldığım tavır, bardağı taşıran son damla olmuştu. Aşırı derecede sinirlenmiş olmalıydı, bir an önce sonuca ulaşmak istiyordu artık.
Onun sonuç olarak tabir ettiği şey ise, binlerce insanın katledilmesiydi…
“Lexan Rhilin askerlerini, Viisas da Lymnlerin savaşçılarını hazırlıyor. Tummalılardan da eli silah tutan herkes orduya alınıyor.
Mühimmat deposuna gitmemiz gerek. Herkesin silahlanması lazım. Acele edelim.”
Jasen de oturduğu yerden hızla kalktı ve Kaen’le birlikte Gaton’ın arkasından gitmek üzereyken dönüp bana baktı.
Dilimin ucuna kadar gelen o kadar çok sözcük vardı ki o anda! Hepsini de söyleyip hissettiklerimi onun da bilmesini istiyordum. Lâkin tek bir kelime bile edemedim. Dudaklarım aralanmamak ister gibi sımsıkı kapanmıştı.
Sebebini bilmediğim bir hıçkırık furyası boğazıma doğru hücum ederken, dudaklarımı dişledim. Birazdan ağlayacağımı biliyordum ama bunu Jasen’e göstermek istediğimden emin değildim.
O birkaç saniyelik bakışmamız esnasında, duymasını istediğim her şeyi gözlerimden anlamıştı. Derin bir şekilde iç geçirdi, parmakları artık alışkanlık üzere olduğu gibi saçlarının arasına karıştı ama dalgın bir hâli vardı.
Kendine dikkat et…
Bunları düşünüp zihnimde konuştuğum sırada Jasen’in donup kaldığını gördüm. Şaşkın hâli bütün yüzüne yayılırken kirpiklerini kırpıştırdı. Beni duymuş muydu?
“Lyenia, siz de Cyra’yla hana gidin. Kadınların hepsi orada. Gammy’le birlikte askerler için kumanya hazırlayacaklar.”
Bunun üzerine ben de hemen ayaklandım. Bir köşeye çekilip olumsuz duygularla boğuşacağıma, onlara yardımımım dokunacağı herhangi bir şey yapmaya dünden razıydım. Annemle beraber mağaranın koridoruna çıktığımız esnada koşarak Jasen’e yetiştim.
“Gaton’ın dediği gibi, gidip onlara yardım edeceğim ama bana bir söz ver Jasen. Onlar geldiğinde, yani Vhalax askerleri, bana da haber verin. Ben de sizin yanınızda olacağım. Bir şey yapmadan durup beklememi istemeyin benden.”
Sanki özellikle benimle göz göze gelmemeye çalışıyordu. Eli ensesini kavrarken bakışlarını aramızda biraz mesafe açmış olan Kaen’e ve Gaton’a doğru yöneltti.
“Cyra… Seni durduramayacağımı biliyorum ama korkuyorum. Geldikleri takdirde ilk isteyecekleri kişi sen olacaksın. Raiden’ı gördün. Bundan böyle seni rahat bırakmayacak. Başına kötü bir şey gelmesini istemiyorum.”
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KUSURSUZ #1- Yeniden Doğuş (Düzenleniyor)
Science FictionNew York Araştırma Merkezi'nden bir bilim adamı, çok sayıda "Tasarım Bebek" oluşturarak Dünya'nın bundan böyle çok daha yaşanılası, huzur ve refah dolu, her türlü hastalık ve felâketten uzak bir yer olmasını istiyor. Ama işler umduğu gibi gitmiyor...