Hoç frekansları geceden beri alamıyordu. İblisler nerede saldırı yapıyor? Nereye doğru ilerliyorlar? Durum nedir bilmemek onu çıldırtıyordu. Kitaplıkların yanında tırnaklarını yiyordu. Sinirlenmiş olduğu, gözlerinden çıkan ateşten belliydi. Elini havaya kaldırıp büyük bir çığlık attı. Bu çığlıktan çok haykırış gibiydi. Elini sıkı bir yumruk yaparak kitaplıklara vurdu. Tüm kitapları teker teker yerinden çıkartıp fırlatıyordu.
"Sen! Sen! Sen de defol! Bu aptal kitaplar! İşte yaramıyorsunuz! Lanet olsun! İşe yaramıyor! İşe yaramıyorsunuz!"
Kitaplığın uzunca bir sırasını yıkan Hoç nefesini ağzından alıyordu, hızlıydı. Fırlattığı kitaplardan birisi ayağına düşünce durdu. Burun delikleri açılmıştı. Çığlığı tekrar bastı.
"Aptal avcılar! Hepiniz toplanın buraya!"
Jamie, Hoç'un haykırışlarından gelen şaşkınlığı ile gözlerini açmış, beyine doğru koşuyordu. Kapıda durdu.
"Hoç? İçeri girelim mi yoksa dışarı mı çıkacaksınız?"
"Gelin! Hepiniz!"
Jamie içeri girdiğinde böyle bir durumla karşılaşmayı beklemiyordu. Hoç kitaplıkların önünde, kamburu çıkmış bir şekilde burnundan soluyordu. Elinde kağıt kesikleri vardı. Saçları yolunmuş gibiydi. Elindeki kesikleri anlamaya çalışan Jamie yerdeki kitapları gördü, kimisi yırtılmış kimisi ise açık biçimde fırlatılmıştı. Hoç'u daha önce böyle görmemişti. Adım attı.
"Hoç?"
"Kapa çeneni! Diğerlerini bekle!"
Bill merdivenlerden söylene söylene iniyordu.
"Yine o aptal kızın işi değil mi bu? Sakin bir günümüz olacak mı?"
Elena Bill in yanında sessizce iniyordu.
Hoç tekrar bağırdı.
"Hızlı olun tembel tenekeler! İşe yaramazın tekisiniz! Hızlı olun! Ginta! Bill! Elena! Afro!"
Afro kısa boylu olduğundan hızlı hareket edemiyordu. Elena ve Bill'in ardından gelmişti. Bill kapıdan girdiğinde Hoç'un arkasındaki büyük sandalyeye yayılarak oturmuş olan Jamie'ye baktı. Fazlasıyla yakışıklı görünüyordu, bakmamaya çalıştı. Gözlerini bir süre ondan almadı. Bacaklarını sıkı saran pantolonu ve üzerindeki salaş tişörtü her zaman görebileceği bir şey değildi. Çünkü üzerindeki tişörtü sadece yatarken giyiyordu. Eğer Hoç çıldırmasaydı onu hiç göremeyebilirdi. Yataktan yeni uyanmış, dağınık halini merak ediyordu. Hayallere dalmamaya çalıştı. Başını Hoç'a döndü. Hoç saçlarını çekiştirerek konuşmaya başladı.
"Soruyorum size aptal avcılar! Dün gece beyine kim izinsiz girdi!? Frekanslar kapalı! İblisler nerede göremiyorum! Kim yaptı bunu! Ya hemen söylesin ya da ben elçilerden bir Paju isteyeceğim."
"Paju mu?"
"Evet Bill Bey! Pajular geleceği görebilen varlıklardır! Geçmişi de biliyorlar elbette. Onlardan biri elime geçtiğinde hemen bunu yapanın kim olduğunu öğreneceğim. Şimdi ya siz söylersiniz ve ben affederim ya da Paju bulurum ve sizin avcılığınıza son veririm. Tabi ki kelleniz karşılığında!"
Bill lafa atıldı.
"Dün gece saat kaçtan bahsediyorsun bilmiyorum ama tüm gece boyunca Elena ile Marina Bardaydım."
Elena başını salladı.
"Nasıl emin olacağım?"
"Bir Paju'nun görüp de kellemin gitmesindense, itiraf etmeyi tercih ederim. Hoç! Sakin ol. Doğruları söylüyoruz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİNTA
Mystery / Thrillerİblisler, kurt adamlar, vampirler, honglar, pajular ve iblis avcılarının yaşadığı; fanilerin göremediği dünyaya girmeye hazır mısınız? Bu yolculukta sizinle ne istediğini bilen ve uğrunda her şeyi yapmaya hazır bir kadın olacak. Beynindeki kıvrımla...