(Ginta anlatıyor)
Özlemişim... Sanki bilmiyor muşum gibi tekrarladım içimde, özlemişim... Gözlerim doluyordu onu seyrederken.. Ellerini önünde birleştiriyor ve bazen de çenesini kaşıyordu. Endişeli olduğunu anlayabiliyordum. O da benim duygulandığımı farkındaydı. Belki de sırf bu yüzden bana güveniyordu. Tanrım... Bana güveniyordu. Konuşurken ellerini tutmak istiyordum fakat ona yakın durmak şimdilik doğru olmazdı. Kendini yapmacık bir sevgi içinde hissedebilirdi. Ama biliyordum ki o da onu sevdiğimi farkındaydı. Çünkü konuşurken bazen gözlerim onun gözlerine dalıyor ve o bana baktığında bunu fark edip belli belirsiz gülümsüyordu. Bana aynı şekilde dalıp gittiğini görmemiştim ama bana bu da yeterdi. Molly'i geride bırakıp benimle gelmesi bile çok büyük bir adımdı benim için.. Jamie ile saatlerdir konuşuyorlardı. Jamie ona sakince anlatıyordu yaşananları. Andy ise sadece dinliyor, bazı yerlerde sinirlerine hakim olmaya çalışıyordu. Bir ara Jamie ona "Geçmişi görebilirsin aslında. Böyle bir özelliğin var. Neden Dylan'ın iblislerle anlaşma yaptığı zamanı göstermiyorsun kendine?" dediğinde yüzü düşmüştü. Cevap vermeyeceğini düşünüyordum ama cevap vermişti.
"Pajular, özellikleri hat safada olan varlıklardır. Bizler de onların içinde en asil soy olanlarız. Özelliklerimiz fazla ve evet geçmişi görebilirim. Ama her dakikası içim ömrümden 1 gün kaybederim. Ellerimde yaralar açılır Jamie. Doğru anladın... Bir özelliklerimizi kullanırken ömrümüzden kesiliyor. Buna ister korkaklık de ister kader. Ben bunu yapmayacağım, hiçbir zaman"
Sözlerinin sonunda arkasına yaslandı. Birkaç saattir raht görünmüyordu ve şimdi arkasına aslanırken biraz daha rahattı sanki. Gözlerini yumdu ve avuç içiyle yüzünü sıvazladı. Gözlerini açıp tavana bakarken birden olduğu yerden kalktı.
"Şu Dylan denilen şerefsizi bulsak mı artık?"
Andy'nin yerinde duramadığını en az benim kadar Jamie de farkındaydı. Ama onu durdurmak zorundaydık çünkü Paju olduğumu öğrenen bir karargâh dolusu avcı beni bekliyordu.
***
Hoç herkesi masanın etrafında toplamıştı. Beni ilk defa masanın başına buyur etti ve sorgulamadan oturdum. Olmama gereken yer burasıydı. Jamie ve Bill iki yanımda oturuyor, masanın diğer ucunda da Afro ve Elena Hoç'un yanına sığınmış bön bön bakıyordu. Hoç ellerini masanın üstünde birleştirdi. Kendisini saygın göstermeye çalışıyordu.
"Evet Ginta, açıklamanı bekliyoruz"
Yarım ağızla gülümsedim.
"Neyin açıklaması Hoç? Paju olduğumu anlamadın mı sanki? Yada şüphe etmedin mi benden? Elbette gerçek bir suretle bunu farkındaydın ama sustun. Çünkü benim paju olduğumu farkında olduğun kadar da işlediğiniz günahın farkındasın." Ellerimi masanın üstünde birleştirdim ve devam ettim "Size, sizin yaptıklarınızı anlatma ihtiyacı duymuyorum. Ama küçük kafalarınızdaki büyük soru işaretlerinden birkaçını silmek suretiyle söylemeliyim ki; evet, şarkıları ben söyledim. Evet, Clary benim yüzümden atıldı. Ve yine evet, ben intikam almaya geldim. Ve hayır, Jamie oyunumun bir parçası değil."
Hoç'un yüzündeki ifade beklediğime deydiğini gösteriyordu.Endişeli ve belki biraz da korkularını gizleyen bir ifadeydi bu. Verecek bir cevabı olmasını isterdim ama yoktu. O yüzden daha çok üzerine gittim.
"Elbette siz de suçunuzun farkındasınız ki Dylan'ı buraya getirmediniz. Bu toplantıda neden Dylan yok? Keşke korkaklık etmeyip onu da çağırsaydınız."
"Korkaklık yok Ginta. Tedbir var. Dylan'ın içindeki hüküm sürme duygusunu aşamayız. O yüzden önlem alıyoruz. Ve yüzsüzlük etmeyi bırak artık. Tehlikedesin. Tek başınasın. Bu karargâhta duramayacağını biliyorsundur herhalde." Derken ilk defa lafımı bölüp konuşmuştu. O bitirdiği an sözüme başladım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GİNTA
Mystery / Thrillerİblisler, kurt adamlar, vampirler, honglar, pajular ve iblis avcılarının yaşadığı; fanilerin göremediği dünyaya girmeye hazır mısınız? Bu yolculukta sizinle ne istediğini bilen ve uğrunda her şeyi yapmaya hazır bir kadın olacak. Beynindeki kıvrımla...