30. BÖLÜM

59 5 1
                                    

"Evet ilk adım nedir?" derken gözleri parlıyordu Bill'in.

Ginta durup ona baktı. Bill, çaprazlı montunun içinde ne kadar da görkemli duruyordu.. Onun omuzlarından güç alırcasına gülümsedi. İçindeki kelebekler oldukça güçlü kanat çırpıyor ve heyecan midesini bulandırıyordu. Deniz mavisi gözlerini kıstı.

"Tüm karargâh beni öğrenecek. Ve Andy bizi bekliyor olacak. Evet adamım, ilk adım bu... Jamie! Tüm karargâhı dağın tepesine çağır. Misal ver ki bungee tumping yapıyoruz" dedi ve tekrar gülümsedi. Paju olduğunun bilinmesinden korkmuyordu. Hele ki Jamie onun yanındayken asla...

(3 saat sonra)

Tüm karargâh (Hoç-Dylan-Elena-Afro) Bill, Jamie ve Ginta'nın bulunduğu dağa gelmişlerdi. Jamie Bill ve Ginta'nın yanına varmadan hemen önce Aro elini ceplerine soktu.

"Bu dağın başında ne işimiz olduğunu birisi açıklayabilir mi?"

Hoç'un gözleri oldukça derin bakıyordu. Uzunca bir süre sonra sessizliği bozarak Afro'ya cevap verdi.

"Fırtına öncesi sessizlik bitti. Ginta... Geliyor."

Ayağını büyükçe bir kayanın tepesine koyarak destek aldı ve çıktı. Birkaç metre ötede Jamie Ginta ve Bill görünüyordu. Kayalıklardan oluşan dağın tepesinde bir tane bile çimen yoktu. Ginta ise solgun yüzü ile bej kayalıkların arasında kaybolmuş gibiydi. Jamie'nin gözleri ışıkta parladı ve rüzgardan geriye giden saçlarını bir lastikle geride topladı.

"Hadi, gelin! Sizi bekliyoruz uzun süredir"

Hoç dağın başında bile giymekten korkmadığı takım elbisesinin omzunu sirkeledi. Olacakları tahmin edebiliyordu...

***

"Burası oldukça yüksek, neden buradayız? Kayıp düşmekten korkuyorum" derken ellerini ovuşturuyordu Elena.

Gözlerini ufuğa dikmiş olan Ginta'ya baktı.

"Neyi beklediğimizi anlamıyorum."

Jamie onu omzundan tuttu.

"Ginta! Vakti geldi..."

Dakikalardır donuk bir halde duran Ginta birden bire arkasını döndü. Uçurumun kenarından uzaklaşarak geriye doğru büyük adımlar attı. Bir konuşmaya başlayacak gibi görünüyordu. Uçurumdan yeterince uzakta olduğunu anladıktan sonra Hoç'a baktı. O da biran önce öğrenmek ister gibiydi. Ginta elini şıklattığında ortalıkta belli belirsiz bir şarkı yükselmeye başladı..

"İnsanlar... Ne kadar da yalanız öyle değil mi? Her zaman birilerinin birisi olmaktayız. Birisinin arkadaşı, sevgilisi, kardeşi, eşi, dostu, takım arkadaşı, yoldaşı, sırdaşı, komşusu, düşmanı, yakını, akrabası falan falan.. Bunların hepsi ayrı kişilikler mi ki bu kadar sıfatlandırıyoruz? Birisinin arkadaşı olan Ginta ile birisinin düşmanı olan Ginta neden aynı değil? Veya neden kendimizi bu kalıplara sokuyoruz? Neden kendimiz değiliz! Hayır.. Bir cevap beklemiyorum. Sadece beni dinleyin. Çünkü ben artık kimsenin kimsesi olmayacağım! Ben Ginta'yım. Ginta Lapina..."

Konuşurken uçuruma adım adım yaklaşıyordu.

"Hayat bana ne sunarsa değil, ben ne istersem onu yaşarım. Kimseye göre şekillenmeyeceğim. Benim kim olduğumu, nereden geldiğimi ve nereye gideceğimi hepinizin bilmesini istiyorum! Çünkü yolun sonuna geliyoruz ve ben oynamaktan çok sıkıldım. Gerçeklerin vakti geldi. Artık icraata geçiyoruz!"

GİNTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin