14. Bölüm

187 16 3
                                    

(Ginta anlatıyor)

Jamie ayaklarının bitiminden hemen sonra aşağıya doğru deri bir kumaş ile kaplanmış yatağına boylu boyunca yatmış haldeyken beni görünce doğruldu. Gözleri kızarmıştı. O maviler sanki içimdeki tüm duyguları görebiliyormuş gibi derin ve güzeldi. İçinde kaybolarak konuşmak istiyordum, her şeyi anlatmak... Benim kanımın emildiğini gördüğünde eminim çok üzülmüştü ve onu tekrar üzmek istemiyordum. Evet, onu üzmemek için içimdeki bu ufak sırrın bir çığır açmasına izin verecektim. Gözlerimi devirerek ellerine baktım. Kemiklerini hissettiğim o büyük ellerini tuttum. Birazdan gelecek sözlerimden sonra ne tepki vereceğini tahmin bile etmek istemiyordum. Son lafımdan sonra arada kalan süreyi fazla uzatmadan bana soru yöneltti.

"Neler oluyor?"

Ne olmuyor diye sormalıydı, böylece daha az şey sayabilirdim.

"Ben herkesin içinde seninle rahat konuşamadım."

"Farkındayım. Gelip bana anlatacağını biliyordum ama bu kadar erken olacağını tahmin etmemiştim."

"Bende."

"Anlamadım?"

"Jamie, şarkıyı söyleyen kişinin ben olduğuma dair içinde en ufak bir şüphe var mı? Bilmek istiyorum."

Bu sözlerimden sonra Jamie -anlam veremediğim bir şekilde- garip bir hareket sergileyerek elini omzuna atıp ovuşturdu ve ne diyeceğini düşünür gibi bir tavır takındı. Gözleri tereddütlü bakarken ona neler oluyor der gibi baktım ve düzeldi. Artık emindi. Sanırım bu kısa süre zarfında ne söyleyeceğini kafasına koymuş ve şimdi ise daha emin ve rahat olmuştu. Sesini toklaştırdı.

"Bir an bile... Bir an bile şüphe etmedim."

"Öyleyse birazdan söyleyeceklerime vereceğin tepkini iyi ayarla olur mu? Çünkü... Her neyse. Uzatmamalıyım sanırım." Elimle boynumdaki delikleri göstererek devam ettim. "Bunların sorumlusu ben değilim. Bunun tek sorumlusu takip ettiğim o kadın."

"Bunu biliyorum, sen hiçbir şeyden sorumlu değilsin. Merak etme, o kadını bulmaya çalışacağım."

"Hayır!"

Bir anlık yükselen sesimin Jamie'yi şaşırttığını anlayınca aralık vermeden devam ettim.

"Yani, arasan da bulamazsın. Çünkü kadını o gün ben bile yakalayamadım. Üstelik bu tehlikeli olur, bana olanları biliyorsun... Bak, asıl mesele bu değil."

"Evet?"

"Ben o gün aşağıya indim çünkü Clary'i görmüştüm. Dışarıda."

"Nasıl yani? O bizimle içerideydi."

"Hayır, değildi. Eminim. Camdan bakıyordum ve sisli karanlığın içinde onu gördüm. Bir anda yüzünü tam seçememiştim ama bakmaya devam ettim ve gizlendim. Onun olduğuna emin olunca da peşinden gitmek için aşağı indim. O sırada içeriye baktım ve..."

"Ve?"

"Clary'i tekrar gördüm."

"Dışarıda olduğunu söylemiştin."

"Evet, öyleydi zaten. Sana gelen geçene bakmak için dışarı çıktım dedim ama hayır. Öyle değildi. Karargahın beyninde onu gördüm. Şarkı söylerken. Aynı anda iki yerde olamazdı. O şaşkınlıkla dışarı fırlayıp camdan gördüğüm Clary'nin orada olup olmadığına baktım ve evet, oradaydı. Koşmaya başladığımda o da koştu. Sonrası malûm..."

Jamie'nin ten rengi atmıştı. Ona sadece gerçekleri söylüyordum. Bu sefer gerçekti. Jamie'nin kesilen soluğu beni ürkütse de belli etmemeye çalışıyordum. Şimdilik hareketsiz görünüyor olsa da bu yapacağı ani bir hareketin tesellisi olamazdı. Sadece vereceği cevabı bekliyordum. Sımsıkı tutunduğum ellerinin içi buz gibi olmuştu.

GİNTAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin