2.Bölüm
Sakin bir şekilde o tapılası gözlerine bakmaya devam ediyordum. Neden bilmiyorum ama bana birini çok benzetiyordu.
"Charlie, hadi odana çıkalım."
İkimizde arkamızda ki kızı umursamıyorduk. Sadece birbirimizin gözlerine bakıyorduk. Gerçek dünyaya geri döndüğüm de daha yeni karşımdakinin Charlie Kenton olduğunu anladım. Biliyordum işte. Kesinlikle bir sürü kızı yatağına sokup onlarla sabaha kadar yatıyordu. Bu iğrençti.
Charlie arkasını döndü ve kızın yanına gitti. Kızın elinden çekti ve omzuma sertçe vurup geçerken bana iğrenircesine bakışlar attı. Nedense hislerimiz karşılıklı Kenton!
Sonra merdivenlerde yukarı çıkıp kızı da arkasından sürükledi. Ne yaptığı umursamıyordum. O salağın tekiydi sadece. Onun gibileri Portland'de fazlasıyla görmüştüm. İlk ince kızları baştan çıkarırlar, sonra da masum kızlarla o şeyi yaparlar. Ve sonra da çekip giderler. İnsanların kalbini kırmak nasıl bir zevk işi hala onu anlamış değilim. Bu oldukça saçma.
Kafamı iki yana salladım ve yukarı odama doğru yavaşça merdivenden çıkmaya başladım. Yukarı vardığımda bir odadan çığlık sesleri geliyordu. Tek kelime ile;
İğrenç!
Şu anda yapılacak en saçma şeyi yaptım ve çığlık sesleri gelen odanın kapısını çaldım. Ah, hayır! Lanet olsun! Ben ne yaptım böyle?!?
Tam arkamı dönüp gidecekken kapı açıldı. Charlie'nin üstü yoktu ama altında kot pantolon vardı. Sarı saçları birbirine dolaşmıştı. Onu böyle görünce biraz utandım. Tek kaşını kaldırmış bana bakıyordu. Ne diyecektim? Ne diyecektim?!?
"Biraz sessiz ol. Yani kızın çığlıkları ile evi doldurdun. Burada uyumaya çalışıyoruz."dediğimde kendime inanamadım. Ben kaba mı konuştum az önce? Çünkü bu benim kitabıma aykırı! Hemde fazlasıyla!
Yüzüne erkeksi bir sırıtış takındı,"Bende bize katılmak istersin diye düşünmüştüm."
Ona yüzümü buruşturdum. İğrenç. İğrenç. İğrenç. Ve iğrenç.
"İğrençsin. Lanet herif."
"Vay canına Bayan Shane, konuşabildiğinizi bilmiyordum."dedi ve göz kırptı.
Arkamı döndüm ve odama doğru hızlı adımlarla yürümeye başladım. Kendimi yatağa atınca çığlık sesleri daha da yükseldi. Aman tanrım!! Pislik herif! Bana gıcıklığına yapıyordu. Ve size bunları anlatmak istemezdim ama olanlar bunlardı.
Sesleri duymamak için yüzümü iyice yastığa gömdüm. Biliyordum! Biliyordum işte. O tam bir egoistin teki. Hayatımda ilk defa bu kadar sinirlenemiştim. Hemde gerizekalı bir çocuk yüzünden. Gözlerim kapanmadan önce son duyduğum şey daha fazla çığlık olmuştu.
~
"Scarlett kalk. Tanrım! Okula geç kalacağız."
İnledim ve yastığa tekrardan kafama gömdüm. Okul. Okuldan nefret ederim ama derslerimde hep başarılıyımdır. Derslerle asla ilgilenmezdim ama bir kulağım dersi dinliyordu. Derslerimde başarılı olma sebebim buydu.
"Scarlett!"
Hemen yatakta doğrulduğumda Emma bana zafer gülümsemesiyle bakıyordu."Üstünü giyin. 15 dakika içinde çıkıyoruz."
"15 dakika mı? Şaka mı bu? 15 dakika benim için yeterli değil."
Omuz silkti. Ne yani? Sadece omuz mu silkecekti. Gözlerimi birkaç kez ovdum ve tekrardan Emma ya baktım. Beni sabır içinde bekliyordu. Üstüne beyaz bir gömlek giymişti. Altında ise kot şort vardı. Emma ya sade giyim oldukça yakışıyordu. Bende sade giyim severdim zaten. Ve aklıma gelmişken, Emma da sarı saçlıydı. Ve şu anda sarı saçları sırtında salık bir şekilde sallanıyordu.
"Charlie geç kalmayı pek sevmiyor. Nede olsa arkadaşlarını pek sever."dedi ve gözlerini devirdi.
Charlie'nin ismini duyunca bir an kusmak istedim. Charlie dün benim yüzümden kızın canını daha da yakmıştı. Bana gıcıklık olsun diye.
Derin bir nefes çektim ve gözlerimi yerden kaldırmadan banyoya gittim. Bir şey olduğunu anlamış olucak ki yanıma geldi. Banyoya girdim ve yüzümü yıkamaya başladım. Emma yüzümü yıkarken beni izliyordu. Ona anlatmak istemiyordum. Ben çok iyi bir oyuncuydum. Hemen yüzüme bir takma gülümseme yerleştirdim.Havluyla yüzümü kuruladıktan sonra ona en takma gülümsememi gösterdim. Benim gülümsediğimi görünce o da gülümsemeye başladı. Bu benim aksime oldukça içten bir gülümsemeydi. Demek yutmuştu gülümsememi. İşte bu iyiye işaret.
"Hadi Scarlett. Giyin artık. Bende beklenmeyi pek sevmem."dedi ve gözlerini kıstı.
Ona bu sefer içten bir gülümseme gönderdim. "Anladım efendim. Çok hızlı olacağım."dedim ve onu selamladım. İkimizde kahkaha lara gömüldük. O kadar çok gülmüştüm ki karnım arımış, gözümden yaşlar gelmişti. Emma'nın da benden farkı yoktu. En sonunda gülmeyi kestik. Emma bana gülümseyerek odadan çıktı. Bende Dolabıma yerleştirdiğim kıyafetlerden birini seçip direk üstüme geçirdim. En sevdiğim mavi renkli elbisemdi. Dizlerimin üstünde bitiyordu. Saçlarımı salık bıraktım ve makyaj yapmadan, okul çantamı aldım ve hızla merdivenlerden inip, aşağı indim. Kelly Teyze masada oturmuş kahvaltı ediyordu. Emma ve Charlie de ona eşlik ediyordu. Charlie'nin arkası bana dönüktü. Emma'nın da öyle. Charlie saçları özenle düzeltilmişti.
Kelly Teyze kafasını kaldırdı ve gülümsedi. "Scarlett, tatlım. Ne güzel olmuşsun. Hadi gel kahvaltı edelim."
Emma ve Charlie bana döndüklerinde, Charlie umursamadı ve kahvaltısına geri döndü. Sanki senin için hazırlandım da. Salak!
Emma bana gülümsedi ve yanında ki sandalyeyi işaret etti. Bende ona en içten gülümsemi sundum ve başımı olumlu bir şekilde salladım. Yanına geçip oturdum ve kahvaltı etmeye başladım. Tabak şıngırtıları ve çatal sesleri dışında sessizlik uzayıp gidiyordu. Sessizliği bozan kişi ise Kelly Teyze oldu."Scarlett, tatlım. Charlie ile tanıştın mı? Dün işi olduğu için bize katılamamıştı."
Charlie sırıtarak cevap verdi."Çok önemli bir işti ama anne. Hatta Bayan Shane daha önemli."bana bakarak pis sırıtmasını sürdürdü. Ona yüzümü buruşturdum ve kahvaltıma geri döndüm. O egoist serserinin ne dediği umurumda değildi. Gerizekalı. Sürtükleri becerip işinin benden olduğunu söyleyip duruyordu zaten.
Charlie Kenton'la tanıştığımdan beri ona karşı hissettiklerim tek bir kelimeydi:Nefret.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Bir Şey
Teen FictionŞu ana kadar yaşadığını sanan Scarlett, Londra'ya taşındığında aslında hayatının daha yeni başladığını bir süre sonra anlar. Ve elbette ki bu hayatın da zorlu yanları vardır. Scarlett ise bu zorluklara göğüs gererek aşmaya çalışmaktadır.