-12-

3.1K 147 3
                                    

Geç geldiği için çok ama çok özürdilerim. Uzun zamandır yazamıyordum. Şimdi aklıma geldi ve yazdım. Umarım beğenirsiniz. Uzun yorum ve vote ları sabırsızlıkla bekliyorum :DDD

12.Bölüm

Ölümcül bakışlarından dolayı fazlasıyla korkmuştum. Fazlasıyla öfkeliydi. Daha ne yaptığımı bile bilmiyordum. Parıldayan kahverengi gözleri koyulaşmıştı. Bakışları karşısında donup kalmıştım.

Charlie'yi baştan aşağı süzdüğümde yüzünün gerildiğini fark ettim. Bunu umursamadım ya da umursamamış gibi yaptım. Siyah yırtık kot pantolonuyla çok seksi görünüyordu. O kadar seksiydi ki dudağımı kanatana kadar ısırdığımı fark etmemiştim. Ağzıma gelen metalik tadı umursamaya zamanım yoktu. Karşımda dünyanın en seksi parçası duruyordu. Üzerindeki kırmızı tişört dar geldiği için Charlie'nin vücut hatlarını belirginleştiriyordu. Tanrım!

Gerçekliğe döndüğümde Charlie gözlerini kısarak bana bakıyordu. En son biri bana bu kadar kızgın bir şekilde baktığında daha yedi yaşındaydım. O günü daha dün gibi hatırlıyordum. Misafirlerimiz vardı ve gelen çocuğun oyuncağını kırmıştım. Bazı günler bu aklıma geldikçe içim acıyordu. Hemde eğlence için kırmıştım. Tanrım! Ne kadarda kötü biriyim. Ve vay canına! O çocuk Tyler Hudson-eski sevgilim-di. Tamam, çok garip birşey var. Her kötü birşey olduğunda Tyler'dan bahsetmiyor muyum? Bahsediyorum!

Kafamı iki yana salladım ve ortamı gevşetmek için bir şeyler demeye karar verdim.

"Bay Kızgın Kendini Beğenmiş Kenton beni mi kıskanmış?"dedim ve şakacıktan şaşırmış gibi yaptım.

Burun delikleri titredi ve gözlerini daha çok kısıp bana en kötü bakışlarını yöneltti."Bu kadar saçmalık yeter,"dedi."Düşmanımla evimde sevişebileceğini mi sanıyordun? Yanılıyorsun!"diye bağırdığında gözlerim şaşkınlıkla açılmış bir şekilde ona bakıyordum.

Biz sadece öpüşüyorduk!

Tanrı aşkına Scarlett, çocuğun içine düşecek gibiydin.

Asla! Ben sürtük değilim!

Ah, öyle mi? O yüzden mi Charlie'yi kıskandırmaya çalışıyordun? Ah kızım, böyle yaptıkça batıyorsun.

Bu kadarı yeter!

İç sesimle kavgamı kesince Charlie daha temin ne dediklerini hatırladım.

"Ah, öyle mi?"dedim."O yüzden mi buraya ilk gün geldiğimde bir kızı inlete inlete beceriyordun? Ayrıca biz sadece öpüşüyorduk!"

"Sence bu öpüşmek mi?"dedi bağırarak."Öpüşmek bunun yanında sıfır kalır. Resmen yiyişiyordunuz. Aiden seni kötü yöne çektiği çok belli."

Sinirle ayağa kalktım ve tek parmağımı göğsüne bastırarak onu ittim. Şu anda öfke kusuyordum. Hayatımda asla ama asla bu kadar çok öfkelenmemiştim. Burun deliklerim sinirden tir-tir titriyordu:

"Bu. Seni. Hiç. Ama. Hiç. İlgilendiremez,"dedim kelimelerin üstüna basarak."Bu benim hayatım. Yani benim kurallarım. Bunlarda seni hiç ilgilendirmez. Hayatımla ilgili kararları sadece ben veririm."

Tırnağım göğsüne batınca Charlie acıdan inledi. Benim ise ellerim titriyor, boynumdan aşağı ter damlaları sel gibi sırtıma akıp gidiyordu. Hayatımın tüm öfkesini Charlie den çıkarıyordum ve bu benim bir gram bile umurumda değildi.

"Benim evim, benim kurallarım,"dedi."Bu evde seks yapamazsın veya başka biriyle öpüşemezsin. Kurallar bunlar. Uy yada uy. Koşullarım bunlar."

"Sen kendi evinde istediğin kadar sürtük becerebiliyorsun ama ben misafir olarak başka birini öptüğümde sinirleniyorsun."dedim bağırarak.

Tamamen kendimi kaybetmiştim. Buna ihtiyacım vardı. İçimi dökmeye ihtiyacım vardı. Kanım beynime sıçramıştı. Sinirden patlıyordum. Bu çocuğun dünya da ki en seksi parça olduğu kesindi ama öfkeden kendimi kaybetmiştim. Bunu göremeyecek kadar kördüm.

"Ben istediğimi yaparım,"dedi bağırarak."Burası benim evim. Sen sadece gelmemen için lanetler okuduğum bir kızsın. Ukâlâlığına daha fazla dayanamıyorum. Tepemi attırıyorsun. Senin salaklığın yüzünden Mia ile ayrıldım. Hep kendi istediklerini yapıyorsun. Sen Mia dan daha da kötüymüşsün. Bu halinle iğrenç bir sürtüğe benziyorsun."

Kurduğu cümlelerde ki tek bir sözcük kalbime bir ok saplamaya yetiyordu. Sürtük. Gözlerimin yaşlarla dolduğunu hissettiğimde gözlerimi kırpıştırdım ve akmamalarını engellemeye çalıştım. Olmadı. Onlarda bana kalbim gibi ihanet etmişti işte. Yanaklarımda yaşlar süzüldüğünde gözlerimi kaldırarak ona baktım. İfadesi yumuşayınca ne yaptığını anlamıştı belkide ama artık umurumda bile değildi. Onu görmek canımı daha çok yakıyordu. Artık ondan tiksiniyordum. Aşık olduğum bu adamdan nefret ediyordum.

"Scarlett ben..."deyip bana uzanmaya çalıştı ama geri çekildim.

"Ha-haklısın."dedim kekeleyerek."Belkide bir sürtüğüm. Burası senin evin ve ben kuralları çiğnedim. Merak etme artık çiğnemeyeceğim çünkü bu evden artık gidiyorum. Senin yanında kalmaya tahamülümde yok zaten. Umarım bir daha görüşmeyiz."

Hıçkırarak ağlıyordum ve bu onun canını yakıyordu. En azından benim canımın nasıl yandığını görmüştü. Artık ne yapacağımı bilmiyordum. Annem gitti. Babam öldü. Portland'deki arkadaşlarım 1500 M uzaktayım. Emma ve diğerleri ise sadece bu bir yıl içerisinde takılmak zorunda kaldıklarım. Yalnızdım. Ve babamı özlüyordum. Ben babasının kızıydım. Ve şimdi bir hiçtim. Portland'de geri dönmek istiyordum ama annem olmadan asla dönemezdim.

Titrek bir nefes aldım ve Charlie arkamı dönerek dolaba yöneldim. Küçük bir çanta çıkardım ve içine elime geçen kıyafetlerin bazılarını tıkıştırdım. Hıçkırıklarıma engel olamadığım için kendimden nefret ediyordum. Onun önünde ağlamak istemiyordum. Eminim ki gitmeme çok mutlu oluyordur. Ki bunu yaparsa yemin ederim ki hiç şaşırmayacağım.

Ağzımdan şiddetli bir hıçkırık kaçtıktan sonra çantamın fermuarını kapattım ve Charlie'ye bakmadan kapıya doğru ilerlemeye başladım.

Ona bakmamalıydım. Ona bakmamalıydım. Ona bakmamalıydım.

Aklımdan sürekli bu iki kelimeyi geçiriyordum. Ona baktığımda ışıldayan kahverengi gözlerine karşı koyamayacak ve benden kalmamı istediği her an çantamı yatağa attıp ona sarılacaktım. Ve bunu yapmak istemiyordum. Ona bakmak bile kalmam için yeterliydi.

Evden çıktığım anda koşmaya başladım. Nereye gittiğimi bilmeden koşuyordum sadece. Buna ihtiyacım vardı. Yalnız kalmaya ve koşmaya fazlasıyla ihtiyacım vardı.

Yalnızlık, insanın içini acıyla parçalıyordu. Yalnızlık, insanı boğuyordu. Yalnızlık, sadece acı için yaşıyordu.

Charlie'yi ilk gördüğümde onun çok aptal bir pislik olduğunu düşünsemde şimdi onu fazlasıyla arzuluyordum.

Zaten aşkta hep imkansızı arzuluyordu.

Tatlı Bir ŞeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin