-20-

2.7K 136 3
                                    

(Üzülerek söylüyorum ki finale yaklaşıyoruz sanırım. Yeni bir hikayem var ve bu hikaye bitince yayınlamak istiyorum. Herneyse, yorumlar ve vote lar için çok ama çok teşekkürler canlarım :DDD Herneyse, bunu geçersek 5.000 Reads olmuşuz :))) Bu benim için harika bir şey :DDD Çok teşekkürler canlarım :)) Sizi çok seviyorumm ve iyi okumalarrrr :DDDD)

20. Bölüm

Ertesi sabah çok kötü geçmişti. Jade ve Jason sebepsiz yere kavga ettiği için Jade'in sümkürdüğü peçeteleri toplayıp ona moral vermeye çalışmıştım. Çok yorucuydu. Ama ben onun halindeyken oda benim yaptıklarımı yaptığı için onun yanında olmalıydım. Ah, bu aşk denen şey çok boktandı.

Nefesimi dışarı üfledim.

"Yeter!"diye patladım birden. Sabırsız ve oldukça sinirliydim. Böyle bebek gibi ağlamamalıydı. Benim yaptıklarımın aynısını yapıyordu. O benim gibi acı çekmemeliydi.

"Ağlamayı kes artık. Buna değmez. Erkekler, adi piçlerin teki. Bunu bana sen söylememiş miydin? Şimdi kalk yerinden,"dedim sinirle.

Bana şişmiş ve korkmuş gözlerle bakarken,"Tamam,"dedi titrek sesiyle. O ilk defa bu kadar güçsüzdü. Gözlerimi yumup derin bir nefes aldım. Gözlerimi açtığımda korkmuş Jade'e içtenlikle gülümsedim ve,"Hadi tatlım, yukarı çık ve üstünü değiştir. Bugün eğlenme günümüz,"dedim.

Kafasını aşağı yukarı salladıktan sonra oturduğu kanepeden kalkıp titrek adımlarla merdivene doğru yürümeye başladı. Sonra titrek adımlarla merdivenleri çıkmaya başladı. O bunları hak etmiyordu. Benim yaşadıklarımı o da yaşamayacaktı. Merdivenleri çıktığına emin olduktan sonra sinirle telefonumu sehpadan alıp Jason'ın numarasını tuşladım ve 'ara' tuşuna basıp kulağıma tuttum. Üçüncü çalıştan sonra açtığında sesi temkinliydi gibiydi.

"Ah, Scarlett. Sonunda biriniz açabildiniz. Bak ben-"dediği anda sözünü kestim.

"Kapa çeneni. Seni geri zekalı. Şu anda ne durumda biliyor musun? Varya, seni bir buluyum Jason, kafanı kaldırıma sürtüp kıvılcım çıkarttıktan sonra o beyni olmayan kafanı ikiye böleceğim ve kül olana kadar yakıcam. Sen aptalın önde gidenisin. Onun kalbini kırıyorsun birde gelmiş bana özür dilemeye çalışıyorsun,"dedim tıslarcasına. O anlamıştı bence.

"Bitti mi?"

"Geri zekalı. Şimdi bitti,"dedim tek kolumu bedenime sararak.

"İyi. Ben bu işi halledeceğim. Siz neredesiniz?"

"Evdeyiz. Şimdi onu Oxford'a götürüyorum,"

"Harika. Bir planım var,"Ne planı? "Ne Planı olduğunu sorma,"diye ekledi.

"Tamam,"dedim sadece.

"İyi, kapatıyorum,"dedi ve kapattı.

O sırada Jade aşağı indi. Eski ağlamaklı halinden daha iyi gözüküyordu. Daha derli topluydu. Üstüne beyaz bir badi geçirmişti. Altında bir pantolon vardı. Saçlarını üstten topuz yapmıştı ve boynuna ona aldığım en iyi arkadaş kolyesinin diğer yarısını takmıştı. Bana titrek bir şekilde gülümsediken sonra aşağı indi ve ayakkabısını alıp dışarı çıktı.

Nefesimi dışarı üfledim ve telefonumu cebime sokup onun peşinden dışarı çıktım.

Ayakkabısını giymiş bir şekilde beni bekliyordu. Ona gülümsedim ve kapıyı kapatıp kolumu omzuna atıp onu kendime çektim.

Ve birden,"Bugün bizim günümüz,"deyip çığlık attım.

Jade bana içten bir gülümsemeyle bakarken gözlerimi kısıp olmayan gamzelerimi çıkaracak kadar gülümsedim.

Tatlı Bir ŞeyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin