(Evet millet 15.Bölüm deyiz. Beğenmenizi ummaktayım. Ve lütfen yorum ve vote'larınızı eksik etmeyin. Ve şu notta da dediğim 'Table Of Contens'i değiştirdim. Yani umarım olmuştur. Ve sanırım 1 hafta boyunca yazamayabilirim de. Bazı şeylerimi fazlasıyla aksattım zaten. Ve sanırım uzun bir bölüm oldu yani. Ve Daniel'ı Charlie yaptım yani.Sizi daha fazla sıkmayayım. İyi okumalarrrr tatlı şeylerim :DDDDDD )
15.Bölüm
"Normalde senin bana bunu söylemen lazımdı ama ne yazık ki tatlım, ben söylüyorum. Bırak şu içkiyi aptal."dedi Jade endişeli bir tonda. Çokta umurumdaydı zaten. İstersem beş kadeh içerim. İsterim elli kadeh içerim. O'na ne ki? Bu benim hayatımdı. İstediğimi yapardım. O buna karışamazdı. Herkes hayatıma burnunu sokuyordu ve bu benim fazlasıyla canımı sıkıyordu. Neden herkes kendi hayatına bakmıyordu ki?
Kafamı kaldırıp o'na baktığımda sinirlendiğini tahmin etmiştim. O anlayışlı ama sinirli bir tipti. Kontrol manyağıydı birde.
"İstediğim kadar içerim. Sana ne?"dedim dilim dolanarak. Ama fark ettim ki, içmek pek bana göre değildi. O partiden sonra ilk defa bu kadar çok içmiştim ve kendimi bıraktığım için rahatlamaya çalıştım. Fark ettim ki, kesinlikle buna ihtiyacım vardı. Sadece kafanı dinle, rahatla ve hayatı boşver gitsin.
Gözlerimi o'ndan ayırıp arka taraftaki kadın ile erkeğe takıldı. Kadın iğrenç bir şekilde inlerken adamın elleri kadının vücudunda bir keşife çıkmıştı.
Gözlerimi o iğrenç sahneden ayırıp etrafa bakındım. O kadar büyük bir yer olmasa da büyük bir dans pisti ce DJ kabini vardı. İnsanlar dans pistinde kalçalarını kıvırtıyor ve partnerlerine ayak uyduruyorlardı. Barı sigara, bira ve alkol kokusu eşe geçirdiği için boğazımdan minik bir öksürük çıkınca elimle ağzımı kapatıp geçmesini bekledim.
"Şu Charlie değil mi?"dediğinde gözlerim pörtlemiş bir şekilde Jade'e bakıyordum. O kadar heyecanlanmıştım ki, dudağımı bile ısırıyordum. Gözlerimi etrafta gezdirip onu aramaya başladım. Loş ışık gözlerimi kapatmaya zorladığında etrafta Charlie'yi görememiştim. Ne yani? Jade beni kandırmış mıydı? Ve bu şakayla?
Sinirle o'na dönüp homurdanarak,"Bunu bilerek yaptın, değil mi? Çok kötüsün Jade Clarkton,"dedim sinirle.
Ellerini beline yerleştirip bana sırıttığında hala o'na sinirle bakışlarımı atmakla meşguldüm. Tek kaşını havaya kaldırarak,"Hala bana kandığına inanamıyorum Scarlett. Onca yıl geçmişken hemde."dedi kafasını iki yana sallayarak. O'da hala aynıydı ki.
Kafası karışmış bir şekilde gözlerini karşı tarafa dikmişti. Eliyle bir yeri işaret ederek,"Hey! Şu çocuk iki de bir sana bakıp duruyor. Resmen seni kesiyor?"dedi. Bu sefer kanmayacaktım. Bu sefer olmayacaktı.
"Ha-ha-ha. Çok komik Jade ama bu sefer kanmayacağım."dediğimde arkadan gelen bir ses,"Komik olan ne? Yoksa bana mı gülüyorsun?"dediğinde donup kalmıştım. Ah, hadi ama! Gerçekten mi? O tarafa bakmayacaktım. Onunla muattap olmayacaktım. Yemekhane de resmen benimle olmak istemişti. Adi herif. Neyseki kurtarıcım Bay Kenton beni kurtardı ve mutlu mesut yaşadık.
Ya-ya-ya.
Önümde ki Jack Daniels* dan bir yudum daha alıp tek içişte bitirdim. Sarhoşluk... Ah, muhteşem bir şeydi ve benim yanımda ki o şeyin bunu bozmasına izin vermeyecektim.
"Sana diyorum Scarlett."dediğinde umursamadım.
Gözlerimi bir kaç saniye kapattım. Bir an düşündüm. Bunları hak edecek ne yapmıştım ki böyle? Alt tarafı bir yıllığına Londra'ya taşınmıştım. Ve buraya geldiğimde iki gün içinde kendimi bir safmış gibi kaptıracağımı bilmiyordum. İki gün içinde depresyona da gireceğimden de emin değildim. İki gün içinde birinden hoşlanmaya başlayacağımı bile bilmiyordum. Hiç birşeyi bilmiyordum. Bu adil değildi. Cam masadan biraz geri kendime baktım. Gerçekten buna değer miydi? Aptal bir çocuk için? Salak bir çocuk için? Benden nefret eden bir çocuk için? Beni sevmeyen bir çocuk için?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tatlı Bir Şey
Teen FictionŞu ana kadar yaşadığını sanan Scarlett, Londra'ya taşındığında aslında hayatının daha yeni başladığını bir süre sonra anlar. Ve elbette ki bu hayatın da zorlu yanları vardır. Scarlett ise bu zorluklara göğüs gererek aşmaya çalışmaktadır.