Çocuklar bilgisayarlarındaki sinyal göstergesini incelerken ormanın orta kısmındaki aydınlıkla geminin yerini tespit edebilmiştim. Dylan'ı orada bırakıp hızla kuleden çıktım. Deniz yeşili bir ışık saçılmaya devam ediyordu. Çalılıkları aralayıp yolumu açmak beni yavaşlatıyordu bazı otlar açıkta kalan ayak bileklerimi kesiyordu. Okuldaki otların bu kadar uzadığını hiç fark etmemiştim. Aklımda halen bir plan kurmamış olmam hızımı giderek azaltmama yol açıyordu. Planım neydi benim.. Amacım.. Her zaman bir planı olan ben başı sinirinden, üzüntüsünden , stresten, korkudan hiç bir şey düşünemeyecek biri olmuştum. Son ağaç dalını da elimde kenara iterken ışık yoğunluğu gözlerimi kısmama sebep olmuştu. Bir an için dalı seslice bırakıp ormanda yüksek sesli yaprak hışırtısı çıkarttım. Gizliliğimin hiç bir anlamı kalmamıştı artık. Bunu anladığım için kolumu gözlerime siper edip saklandığım yerden hızlıca çıktım. Onlara ,Aria'nın beni gönderdiğini söyleyecektim. Beni alacaklardı böylece , ne kadar da harika bir plan kesinlikle aptalcaydı.. Ama başka hiç bir fikrim yoktu.
Karşımdaki yüksek dozlu ışık saçan,değişik görünümlü uzay gemisini görünce korkmam gerekirken , korkmanın aksine rahatlamıştım. Hissettiğim duyguyu garipseyerek geminin girişi olarak düşündüğüm kısıma ilerledim. Ben adım attıkça kapı daha da aralanıyordu. Dışarda kimse yoktu. İçeri girmemi istiyorlardı. Ya da Aria'nın gelmesini istiyorlardı. Bunu başımı sallayarak aklımdan uzaklaştırdım ve tamamen açılmış ,girmemi bekleyen gemiye bindim. İçerisi televizyonlardaki gibi değil de daha çok hayal gücümde kurduğum gibiydi. Aklımda tam da bu şekildeydi. Gemi içinde daha da ilerlemeye devam ettim. Metal yığınlarının üstlerinde sembolleri olan, renkli magnet gibi duran düğmeler vardı. Etrafa bakınıp ilerlemeye devam ederken sonunda içerideki tek yaşam belirtisini gördüm. Teni griden turuncuya doğru giden boyları benim boylarımda olan bir uzaylı ,geçit de beni bekliyordu. Elinde herhangi bir silah yoktu. Yani silah görünümlü hiç bir şey yoktu. Öylece geçitin önünde dikiliyordu. Beni görünce tuhaf suratı tuhaf bir şekil almıştı. Sanki beni kokluyor gibiydi.
'Seni kokluyorum çocuk evet . Sen beklediğimiz kobay değilsin .' dedi karşıdaki uzaylı. Aklımdan zihnimi okuduğunu düşünürken 'Evet bizim yeteneğimiz bu' dedi bu kez de seslice. Ama ses sanki iki kez kulağıma gelmişti çünkü ikinci seferde ben de onun aklını okumuştum. yüzü sert bir ifade alan uzaylı onun zihnine girdiğimi anlamıştı. Beni takip et . Komutunu verdi. Başımı sallayıp onu takip etmeye başladım.Üzerimde garip bir ağırlık oluşmuştu . Ağırlaşıyordum. Yavaşlıyordum. Bir kaç adım daha attıktan sonra gözüm bulanıklaştı.
Gözlerimi açtığımda ilk gördüğüm uzaylıya benzeyen ama üzerindekiler daha çok bir kadına ait olan bir şeydi. Ona biraz daha bakınca bir an da başka biri oldu. Normal bir kadın. Dünyalı . İnsan olmuştu. Gözlerimi kırpıştırıp bir daha baktım. Bana çok tanıdık gelen biriydi. 'Sen insansın' dedim ağzımdan ne kadarı çıktı duymadım . Harika bir gülümsemeyle bana bakmaya devam ediyordu . 'Teşekkür ederim . ' dedi geniş gülümsemesini bir an bile azaltmandan. Bir an da enseme inen soğuk bir şaplak ile karşımda duran kadını tanıyabildim. ANNEMDİ. Gözlerimi yumdum. Karnımın üzerindeki elini sıkıca kavradım . 'Anne ' dedim hafif bir inilti ile . ' Nathion , oğlum, evine hoş geldin ' beynimin içi boşmuş da sanki kelimeler aklımda yankılanıyormuş hissettim. Nathion mu dedi o. Annem bana evine hoş geldin dedi. Ama ben en son uzay gemisindeydim. Ağır misk kokusu tekrar burnuma çalınmıştı. Bu kez ağır gelmiyordu .
Kendimi daha iyi hissettiğimi düşüyorken annemin hala başımın dibinde oluşu bana halen kendimi baygın gibi hissettiriyordu. Uzandığım yerden doğruldum. Annemin yeşil gözleri de benimle beraber geliyordu. Başımı çevirip etrafıma baktım. Gemideydik. Evim mi.. diye geçirdim içimden. Annem de dudaklarını kıpırtmadan 'evet' yanıtını verdi. Zihinsel olarak konuşuyorduk . 'Sen uzaylısın Nathion, sen Okdionlusun. Ben ve baban Okdion Klanının yüce üyesi. Sen de yeni klan yücesi olacaksın oğlum. Tabi önce Okdion ve Dünya'yı kurtardıktan sonra. Zihin okuman öyle sıradan bir özellik değil. Senin bir kaderin var . ' kafam hala misk yüzünden uyuşturucuyu ilk aldıktan sonraki halim gibiydi. Başımı anlamıyorum dercesine salladım. Aslında gayette anlamıştım. Ama tepki ve herhangi bir yanıt veremiyordum. 'Anne .. su ' dedim inleyerek, gözlerimi kapatıp geri uzanmadan önce
Kendime geldiğimde , annem olduğunu söyleyen uzaylı , bana her şeyi en başından anlatmıştı. Ben , Okdionlu bir uzaylıydım. Klanın 5 milyon yıllık kahini beni bir kaderim olduğunu söylemiş ve ailem beni insan formatına uyumumu sağlayıp John'un kapısına bırakmışlardı. Kaderimse saçma bir şekilde Dünya'yı kurtarmak ve galaksimizde bulunan aç gözlü ve sömürgeci klanı ortadan kaldırmakmış. Bunu yalnız yapmayacak , yandaşlarımı bulduktan sonra ,ailemi geri bulacak ve kaderimi öğrenip her şeyi yoluna sokacakmışım. Duyunca kulağıma hiç inandırıcı gelmemiş olmasının yanı sıra sanki Okdion da herhangi bir yandaş bulamayacak gibi beni Dünya'ya göndermişler .. Bunlara bir yanım inanırken diğer yanım inanmıyordu. Kendimi oldukça insan gibi hissediyordum, insan gibi duygularım ve zihnim ve yaşantım ve diğer başka her şeyim vardı. 'Eğer inanmıyorsan omzundaki doğum lekesi sandığın uyum ayarını ordan çıkartıp seni okdionlu halin ile görmeni sağlayabiliriz' dedi Annem.. 'Evet ' dedim kararlı bir şekilde. Cam kabin gibi gözüken aynanın yanına geçtim ve tshirtümü başımın üzerinden çıkardım. Gözlerimi kapattım ve karşılaşacağım manzara için hafif korkmaya başladım. 'Açabilirsin oğlum. ' gözlerimi kırpıştırıp kendime baktım. Yeşil , her uzvum yere bakar şekilde aynada duruyordum. Gözlerimi dikkatlice üzerimde gezdirdim sanki hiç derim yoktu. Beyaz derim yemyeşildi. Anneme benziyordum. Boynumdaki çizgiler , Tek tel anten , her şeyden farklı benim omuzlarımda kanata benzer minik kemikler duruyordu. Annemde bunları görünce hafif şaşkın bir şekilde bakmıştı bana. 'Dünyalı halim ile kalmak istiyorum 'dedim . Aria' nın beni böyle görmesine izin veremezdim. O sırada aklıma dank eden şey ile kendimi gerçekten Okdion'un varisi olduğuma inandırmıştım. Yandaşım vardı. Aria'ydı.
'Anne siz neden buradasınız ? Kobay için değil mi ? Ama ben geldim . şimdi ne olacak ' dedim . Benimle beraber kendini de insan formuna geri döndürmüştü. Eliyle saçlarımı okşarken ' o da geldi ' dedi. Gözlerimi şaşkınlığımı gizlemeden ona çevirdim. 'ben onu ' . 'Evet , Nathion biliyorum ama o kendini saatine ayarlayıp uyandırdı. Ayrıca onu Dünya'dan hemen çıkarmalı , kendini imha etmeden önce içindeki bombayı durdurmalıyız. ' dedi. Sanki içimde bir volkan patlamış gibi bir sıcaklık hissettim. Boğazım düğümlendi . Ağzım açık bir şekilde 'Ne' diyebildim yalnızca nefes veriyormuş gibi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Gezegenden
Paranormal16 yılınızı uzayda geçirdikten sonra kendinizi bir anda dünyada hiç bir şey bilmeden bulsanız ne yapardınız ? Başınıza neler gelirdi... Ya da kimlerle tanışırdınız. İ 97 adlı kobay kendini b...