Dün beni bulan o adamın sesiyle uyandım. "Günaydın i 97" dedi. Yattığım yer çok yumuşaktı. Rahattı. Buna rahatlık deniyordu. Gözlerimi yavaşca araladım. Çok aydınlık bir yerdi. Ya güneş ışığı yüksek açıyla vuruyordu ya da burada fazla ışık vardı. Çünkü içerisi gözden kaçmayacak kadar da sıcaktı. "Ne " dedim. Günaydın da neydi. John , adamın adı buydu. Ne kadar da çabuk unutmuştum. John'un hafifçe güldüğünü duydum. "Günaydın , sabahları söylenir. Kibarlık " dedi. Bu kez gülen yanındaki kadındı. Onun burada olduğunu gülünce fark etmiştim. Gözlerim hemen kadına kaydı. "Ah ben Martha " dedi. Martha .. Tamam. "Su alabilir miyim Martha " dedim. "Canım , çok susamış olmalısın. E tabi 3 gündür baygınsın " dedi. 3 gun mu !? "Aslında acıktım. " Dedikten sonra John'a dönüp 3 gün mü " diye ekledim. John önce Martha'nın ardından baktı. Sanki kadın yanlış bir şey söylemiş gibi telaşa kapıldı. Ben ıse halen bakışlarımı ondan ayırmamıştım. Bana cevap vermediği her dakika kaşlarım kendiliğinden çatılıyordu.
"Tamam bak İ97 , seni uyuşturmam gerekti. Anlıyor musun. Ormandan geldin ve mikrop kapmış olma ihtimalin vardı. Sadece daha iyi olman içindi " dedi. Olanlar karşısında kararsız kalmıştım. Bunun iyi mi yoksa kötü mü olduğundan emin olamıyordum. Beni bu gergin durumdan Martha'nın "işte suyun canım " diye seslenişi çıkardı. "Teşekkür ederim. " Dedim. Bardagı ağzıma göturmeme yardım etti. "Gerek yok " dedim. Bardağı elime aldım ve bir dikişte bitirdim. "Biraz daha " dedim ,kibarca sormuştum. Başını salladı ve tekrar uzaklaştı. "Çok susamış olmalısın " dedi John. Resmen beni süzmüştü. "Evet 3 gün " dedim ona ters ters bakarak.
Sonunda bu yerden çıkmıştım. En azından odadan. Şuan açıklık bir yerdeydik. John benim kelime dağarcığımı geliştirmem için alıştırmalar yapıyordu. "Buraya avlu deniliyor , şu tarafta oturmak için banklar var. Burada ise su sebili var " dedi. Su neyi ? "Siz suyu gölden değilde bu küçücük seyden mi içiyorsunuz " dedım. Yine gülmüştü. John'un guluşü beni sinír etmiyordu ama etme kıvamına gelebilirdi. "Evet su sebilinden içiyoruz , şu tuşa basıyorsun ve işte " dedí neşeyle. Ben de olanları sanki "bu adam deli " dusuncesıyle ızlıyordum. Ama dogruya burada deli olan bendim.
Çan sesi duydum. Ya da ona benzer bir şey , genelde uzaylıların taktığı tasmalardan da bu ses geliyordu. Sesle beraber pek çok insanın bulunduğumuz avluya geldi. Geriye bir adım attım. Bu sırada John beni belimden tuttu. Ağzım açıktı. "Korkma , bak burada tanışıp konuşabileceğin pek çok insan var " dedi. Tekrar onlara doğru çevirdim başımı. Hepsi kendi halindeydi. önümden geçenlerse bana bir kez bakmadan ilerlemiyordu. Derin bir nefes aldım. "Nathan " diye bağırdı John. Kalabalığın arasından kıvırcık saçlı bir çocuğun fırladığını gördüm. iri iri açılmış gözlerimle ona bakıyordum. Nathan'ın bakışları benle John arasında gidip geliyordu. "Merhaba John amca " dedi Nathan. Yüzünde mutluluk dolu bir gülümseme vardı. John ile biraz konuştuktan sonra çocuk bana döndü. "Bu arada ben Nathan " dedi. "Adını duydum az önce. Ben Aria " dedim. Aria mı .. John bunu duyunca bana baktı. "Memnun oldum " dedi. "Evet ben de " dedim. "Nathan sen Aria 'ya okulu gezdir " dedi. Aria'yı biraz fazla vurgulayarak söylemişti. Hem bana kendisi bir isim söylememişti ki. Hazırlıksızdım. Ayrıca benim adım Aria'ydı
"Bunu nereden biliyorsun " dedi Nathan. "Neyi" dedim saşırarak. "Ah affedersin , ben sadece ne düşündüğünü bazen anlayabiliyorum " dedi. "Ben de kobaydım , senin gibi. Ama ben adımı halen hatırlamıyorum. Sen nasıl hatırlayabiliyorsun " dedi açıklamasını yaptıktan sonra sorduğu soru gercektende mantıklıydı. "Bencede" dedi Nathan. Bunu yapmasından hoşlanmadım. "Elimde değil" dedi gülerek. Ona bakmamaya devam ederek "Ben bazı görüntüler görüyorum " dedim. "Ahh " dedi. "Bunu kimseye söyleme olur mu " dedim. John'un bilmesini istemiyordum. Bunu da duyduguna emindim.
John sana benim pek bir şey bilmedigımı de soyledi mi " dedim Nathan'a. "Evet , su sebiline nasıl tepki verdiğini de gördüm. " Dedi. "Sen bir de olanları görüyor musun yani uzaktaki " dedim. "Hayır , pencereden izledim " dedi. Anlamış gibi başımı salladım. "Pencere şu büyük ... Şunlar işte. Lanet olsun bu şeyleri anlatmak cidden zor " dedi gülerek.
"Bak burası sınıfın. Sınıf , oda , burada ders alacaksın " dedi. Her kelimeden sonra açıklama yapıyordu. Benim anlayacağım şekilde. Biraz duraksadı. "Ders , senin bunları bilmende yardım edecek bir şey " dedi. "O kadar çok bunlar ve şey kelimesi kullandın ki " dedim gülerek. "Ne demem gerektiğini bilmiyorum. " Dedi Nathan. "daha çok ismini söyle ve göster " dedim. Basını salladı. Can sesı tekrar tum koridorda yankılandı. "Bu da ders ziliydi. Tekrar zil çalınca görüşürüz " dedi ve gitti.
Sınıf denilen yer oldukça kücük bir odadan ibaret. 6 tane banka benzer şeyler var. 5 insan ve benle beraber sınıf doluyor. Boş banka oturdum. İçeri bir kadın girdi. "Ah merhaba Aria " dedi. "Hadi gel de kendini bize biraz tanıt. " Dedi beni yanına çagırırken. Ayaga kalktım ve sınıfın ortasında durdum. Oturan insanlara tek tek baktım. "Ben hakkımda bır sey bilmiyorum " dedim. Kadına doğru başımı cevırdım. "Peki , yerine geçebilirsin "dedi kadın. Ben oturduktan sonra o ayağa kalktı. Ağzından çıkan her kelimeyi anlamadan hafızama kazımaya çalışıyordum. Gittikçe daralmaya başlamıştım. Bu sınıf bana fazlaydı. Neyseki sonunda çan sesinin çaldığını duydum. Affedersiniz tenefüs zilinin. Nathan ile olan eğitim kısmın daha iyiydi. En azından anlamam için çalışıyordu.
Sınıftan çıktım. Nathan ortalıkta yoktu. Kapının önünde beklemeye başladım.Kapının önünde beklemeye başladım. Önümden geçen diğer kobaylara bakıyordum. Acaba onlar ne kadar zaman önce kaçırıldılar. Benim yaşımda gibiler , belki onları daha erken yollamışlardı. Bu garipti , aklıma oradaki diğer insanlar geldi. Benim yaşımda olan daha bir çok kişi vardı. Halen orada olmaları muhtemel olan .. Acaba ne yaptırıyorlardı onlara .
"Boşver , artık orada değilsin " dedi yanıma gelen Nathan . "Yine yaptın " dedim. Bir şey demeden bana bakıp gülümsedi. "Kaç yaşındasın " dedim. "17 , beni 14 yaşımdayken bıraktılar. " Dedi. "Peki ne zaman gittiğíni hatırlıyor musun " dedim. "Hayır. " Dedi. "Hayır uzayı da hatırlamıyorum. Aslında buradaki pek çok kişi bunu hatırlamıyor. Sen dışında " deyip düşündüğüm tüm sorulara cevap verdi.
"Nathan " dedim yürürken. "Hmm " dedi. "Bak farkındayım bu senin yeteneğin ama bunu yapmandan rahatsız oluyorum " dedim. Elimle diger dirseği kavrarken. "Peki denerim" dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Gezegenden
Paranormal16 yılınızı uzayda geçirdikten sonra kendinizi bir anda dünyada hiç bir şey bilmeden bulsanız ne yapardınız ? Başınıza neler gelirdi... Ya da kimlerle tanışırdınız. İ 97 adlı kobay kendini b...