Evet farkindayim gecen bolum kisaydi . kusura bakmayin gardaslarim :D hastaydim haberiniz oldugu uzere neyse bu bolumu uzun tutmus olmayi umuyorum . bu arada multimedia da halen Aria icin uygun kisiyi bulamadim . eger onerileriniz olursa heyecanla bekledigimi bilin istedim. her neyse umarim hala okuyup begeniyorsunuzdur :)
Silkinip bana yapılan o deneysel işkence anılarını kafamdan uzaklaştırmaya çalıştırdım. Kendimi 4 duvar arasında duvar kenarlarından köşegen şekli çizerken buldum. Ellerimi ya sallıyordum ya saçlarımı karıştırmak için kullanıyordum. Bunu neden yapıyorlardı ki. Amaçları neydi? Ameliyat mı ? Neyi bekliyorlar ki... Hapsetmelerinin amacı neydi ki .. Sinírlenmiştim. Hızla demir kapıya ilerledim. Ellerimi yumruk yapıp kapıya vurdum. "John " diye bağırmıştım. Geçen haftalarda da olduğu gibi. "John " ! Kapıya her vuruşumda kendimde oluşan tepki kuvvetiyle sarsılıyordum. Daha doğrusu titreşiyordum. Demir kapının ayarı sanırım %60 'a yakındı. Demir çoğunluktaydı. Ku kadar sağlam olmasının tek sebebi demir ve çelik oranının fazla olmasıydı. Yoksa bu kapıya devamlı , düzgün uyguladığım vuruşlar onu kırardı.
Derin bir nefes alıp sırtımı aptal kapıya verip oturdum. Küçük pencereden gözüken ağaçları , çicekleri izlemeye başladım. Dışarı çıkmayı elimden almış olan John ve adamlarına lanet olsun. Umarım onlarda uzaylılar tarafından tekrar kaçırılır. Bu durumu anlayan kişiler olarak beni burada tutmalarının benim için ne kadar iğrenç bir durum olduğunu nasıl anlamıyorlardı ki...
"Tamam Aria .. Sen sadece .. " Derin nefesler aldım. Okula gittiğim süre zarfında hafızamdaki kelimeler bazen kendiliğinden bazense yeni kavramlar olarak aklıma girdi. Evet artık kendime Aria olarak seslenmeye başladım. Elimi sol omzuma koydum ve oturuşumu bozmadım. Bir an küçük penceremin önünde bir karanlık belirdi. Tek kaşımı kaldırmış oradaki hareketliliği izlemeye başladım. Kahverenginin değişik bir tonunda renge sahip olan bir şey penceremin önünde pembe dilindeki sıvıyı yere akıtıyordu. Ne olduğunu seçemiyordum. Yerde emekler pozisyonda pencereme yaklaştım. Yavaşca ilerleyip dikkatini çekmek istemiyordum. Ben onu göremediğim müddetce beni göremeyeceğini biliyordum ama olsun dikkatli oluyordum. Pencerenin hemen altındaydım. O da üzerinde. Yine yavaşca başımı yukarı kaldırdım. Önce gözlerim yukarı kaydı. Ardından yüzümü. Karşımda -üzerimde- kocaman bir ... Neydi ? Neydi !? Köpek.! Kocaman bir köpek duruyordu. Beni fark edince havlamaya başladı. Sanki bana saldıracakmış gibi geri kaçtım. Ellerimin üzerinde geri geri emeklerken kıç üzere yere yapıştım. Tamam ondan korkmamın tek sebebi hazırlıksız olarak havlamış olmasıydı.
Birden odamın kapısı açıldı. "I 97 " diye odaya giren John odaya hızlıca bir bakış attı. "Ne " dedim. Demin ki korkum yerini nefrete bırakmıştım. "Neler oluyor burada asıl sana sormalı " dedi John. "Ne olmuş " dedim ayağa kalkarken. Elimle kısa bir süre popomu ovdum. "Bak seni burada güvende ol diye tutuyoruz. Kendine zarar mı veriyorsun. " . Ne diyordu bu adam. Kaşlarımı çattım. "Hayır " dedim. "Bunlar ne oluyor ! Aksam ve öğle yemeğin " dedi bana kırıp sürahiyi ve dökülmüş suyu işaret ederek. "Ah . " Diye inledim oldukça kısık bir sesle. Geri geri ilerken düştüğümde masaya da çarpmış olmalıyım. Elimi tekrar kalçamın üzerine koyup "bu ... "
Aria ! Fırsat bu fırsat koş , adamı ittir , yere de düşürebilirsin. Koşarsan çıkışı sonunda bulursun. Aklımdaki bu planları tartmaya zamanım olmadığının farkındaydım. "Neyse " dedi John elini sallayarak. Kapının kolundan tuttu. "Aslında " dedim. Onu konuşmaya tutarsam zamanı ayarlayabilirsem işe yarar bir plan kurabilirdim. "Yanlışla oldu " dedim bir çırpıda. "Sorun değil " dedi. "Konuşalım mı " dedim. Yere eğdim başımı. Gözlerimi yere odaklamış düşünüyordum. "Ne " dedı. "Ben burada olmaktan .. ". "Aria üzgünüm ama buna mecburum " dedi. Adamın üzerine atlayıp saldırmamak için kendimi zor tutuyordum. üst dudağımı ısırmaya başladım. Elini kapıyı kapatmak üzere kıpırdattı. Düsün !! Hadi !! Aklımda kurduğum tüm fikirler berbattı.
John'un yüz üstü düşüşünü görmeyi hic beklememiştim. En son odanın kapısını tam da kapatıyordu. Hatta sol ayağı da odanın dışarısındaydı. ama sonra nasıl olduysa yere yapıştı. Zaten yere bakan gözlerimin önüne kapalı şekilde duran John'un gözleri geldi. "Aman tanrım " dedim. Ellerimle ağzımı kapatırken. "Aria , kalk " dedi bir ses. Biri benim planımı daha önce planlamış ve uygulamıştı. Ya da anlık bir plandı benim aklıma da anlık gelmiş olduğu gibi. Ama ben sonuçları listeleyince bu planın işe yaramayacağı sonucu da çıkmıştı , daha kötüleri de. Hatta John'u çekemeyeceğim ihtimali bile vardı sonuçlarda. Sesin geldiği yöne doğru baktım. Nathan yerdeki John'a bakıyordu.
"Bunu sen mi yaptin " dedim sesimdeki hayranligi bastirmaya calisarak .Basini yavasca salladi . "iyi de bunu nasil planlayabildin .. hayir ben cok dusunmustum de " dedim. yutkundum . Nathan konusmuyordu. Pisman gibiydi . Iyi de madem pismanlik duyacaksin neden yaptin ki ..
'Nathan , sen iyi misin ?" dedim. Nedenini bilmiyordum ama sessiz ve yavas konusmaya calisiyordum . Nathan susmaya devam ediyordu . ayagi kalktim . "hadi " dedim . o zaman konustu .
"pekala ... Onden bayanlar... "
Derin bir ic cekip kendimi yurumeye basladim. Odadan adimimi disari atinca Nathan'in ayak seslerini duydum .
'Biraz hizli olabilir miyiz ' dedi . arkami donmedim ama basimi salladim. Adimlarimi serilestirdim. Kapidaki silahli adamlari da gectikten sonra Nathan onume gecti. Onu izlemem gerektigini anladim . Sonucta onu izlemezsem kesin kaybolurdum .
Aklima o koca kopek geldi. suan Nathan'in gittigi yone bakilirsa kopek cok ters tarafta kaliyordu . 'nathan ' dedim . durdu . arkasini donup bakti. 'ben.. Odamdaki kucuk pencereden bir kopek gormustum .' dedim. bunu neden soyledigimi bilmiyordum sanki o kopegi gormek istiyordum . Ben icerideyken o disaridaydi ve ... onu daha yakindan gormek icin pencerenin altina bile gitmistim . Sonuc basarili degildi ve uzerine kalcami da incitmistim . Tek iyi tarafi o kopekten korkmus olmam John'dan kurtulmama yardim etmisti... Nathan da bu konuda oldukca yardimci olmustu
Nathan hic bir tepki vermeden penceremin oldugu tarafi cevirdi yonumuzu . Yuzumde bir gulumseme olusmustu .'Bu seninle ilgili degil . ' dedi Nathan . Omuz silktim cunku anlamamistim .
Odamin penceresinin oldugu yere geldigimizde ortada kopek filan yoktu . Nathan'in bana baktigini gorebiliyordum . Umursamadan otlarin arasina girdim . "Aria " diye bagiriyordu arkamdan . "bak tekrar oraya girmek istemiyorsan gel buraya ' diye devam etti . Nathan pesimdeydi . Otlarin arasina girmisti. Onu gordum . yani kopegi gordum . "burada " dedim bagirarak . kopek de havalayarak yerini belli etmisti. oldukca buyuk bir cussesi vardi. kopek bize dogru kosmaya basladi . sasirmistim bu kadar cabuk bana isindigini sanmiyordum. "Daisy" dedi Nathan bagirarak . kopek yanimdan hizla gecip yoluna devam etti .
Arkami dondugumde gordugum manzara oldukca sevimliydi. Nathan adi Daisy olan koca kopegin tuylerini oksuyordu. Daisy'se burunu surtuyordu. Gulmeye baslamisti. Gunesten anladigim kadariyle ogleni sadece bir kac saat gecmisti . Gun isigi kopek ve Nathan'in uzerinde geziniyordu . Yere oturdum. Nasilsa bana bir sey yapmami soyleyen yoktu degil mi ...?
"Tamam Daisy . otur kizim . sist . tamam yeter seni simarik kiz" diyor ve arada gulmeye devam ediyordu. sonunda Daisy onu birakmis , demin ki hareketli kopek yerini akilli , uslu ve sakin bir hayvana birakmisti. Nathan karnini tutuyordu. Beni hatirlamis gibi "Ahh Aria bu eski kopegim Daisy " dedi . Kolunun biri yardimiyla destek almis digeriyle de karnini tutmaya devam ederken . "bunu az once anladim " dedim gulumseyerek. Nathan karnini tuttugu eliyle gozlerine gelen gunes isinlarini engellemeye calisirken gulmeye basladi. "Ne oldu simdi " dedim . "sadece cok saskin gozukuyorsun " dedi. "tabi oyleyim . daha 10 dakika bile olmadi ve sen John'u dusurdun " dedim .
Ciddilesen Nathan "bosversene " dedi ve ayagi kalkti . ben de oyle . tabi Daisy'de .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Başka Gezegenden
Paranormal16 yılınızı uzayda geçirdikten sonra kendinizi bir anda dünyada hiç bir şey bilmeden bulsanız ne yapardınız ? Başınıza neler gelirdi... Ya da kimlerle tanışırdınız. İ 97 adlı kobay kendini b...