Bölüm 2

363 22 0
                                    

Umarım okuyan 1 kişi okumaya devam eder :) yorumlarınızı bekliyorum. Bu konuda yetenegim var mi bilmiyorum. Emin oldugum tek sey yazmayı sevdiğim . Ama baskalarinin okuyupta destek olmasi beni cok sevindirir :)

Genç yarı baygın gibiydi. Bu yuzden caninin yandigini hissedecegini sanmiyordum. Kurumus kani temizledikten sonra kocaman bir kesikle karsilastim. Elimle kesigin kenarlarindan tutup actim. Derindi. Ayaga kalktim. Cocugun ayak bileklerinden tutup göle kadar sürükledim. Su yarasının içinde daha çok kir birikmesini onlerdi. Avcuma su doldurup kesiğin içine dolduruyor sonra baskı yapıp dışarı boşaltıyordum. Artık daha temiz olan kesikten kas ve sinirleri görebiliyordum.

Bir an için nefes almayı kestiğini düşündüm gencin hemen elimi boynuna koydum. Nabzı atmıyordu. Aklıma yapabileceğim hiç bir fikir gelmiyordu. Gence doğru bakıyordum. Boş boş ..

Onu kurtarmalıydım. Belki de tek tanıştığım insan olacaktı o. Elimi kalbine koydum. Atmıyordu. Ölmüştü. Elini tuttum. "Üzgünüm" dedim. Elimin diğeri toprağin uzerindeydi. Ayak sesleri duydum. Pek çok kişiydiler. Yanlarında bir o kadar köpekleri vardı. Toprakta iz sürüyorlardi. Ne taraftalardı kesin bir sey anlayamiyordum. Sanki her taraftan geliyorlardı.

Gölden su içmek için uzandım. Avcumu ağzıma götürürken arkamdan biri "Hemen olduğun yerde kal" dedi. Arkamı hızla döndum. "Yavaşla genç bayan " dedi. Elinde bir şey vardı. Bana doğrultmuştu. Adama bakmaya başladım. Ayaklarımın altında ölü genç vardı. Adamın ona ve bana baktığını görebiliyordum. "O yaşıyor mu" dedi adam bağrırarak. Hayır anlamında başimi cevirdim. Bu sırada ölü genç cocuk ayak bilegimi kavradi. Korkuyla irkildim. Basimi asagi egip cocuga baktim. Nefes aliyordu. Hemen yere comeldim. Bu sirada karsimizda dikilen adam "sana ne dedim ben" diye bagirdi. Elinde tuttugu seyden pirinc tanesi gibi gozuken birsey firladi. Hizi,carpma siddeti, hedef alinan yer .. Hepsi hesap olarak gecti zihnimden ama piric tanesi bana ulasmadi. Mavi bir isik parladı. Neler oluyordu böyle demeye kalmadan tam tepemden biri indi. Ağzım açık halde başımı kaldırdım. "Sen de kimsin" dedim. "Beni takip et" dedi. Yerde yatanı göstererek "onu bırakamam" dedim. "O kötü biri ,vakit kaybetmede peşimden gel" dedi. "Kötü mü" dedim. Bunu nerden bilebilir ki. "Biliyorum. Anlatıcağım hadi " dedi. Yürümediğimi fark edince "sana buraya gel dedim İ 97 " dedi. Benim adımı yani kobay adımı nereden biliyordu bu adam. Daha fazla diretemezdim zaten. Peşi sıra ilerlemeye başladım. "Beni nasıl buldunuz ? Adımı basıl ogrendiniz? Neden gidiyoruz ? Nereye gidiyoruz ? " gibi sorular soruyordum aralıklı olarak. En son sorumsa "o adamın elindeki neydi?" Oldu. O zaman önde giden adam durup arkasını döndü. Ondan korkuyordum aslında. "Ben john " dedi bunu oyle sevecen soylemisti ki ... "Sen onun ne oldugunu bilmiyor musun " dedi. Buna şaşırmıştı. "E..evet" dedim. "Ben pek çok cismin ismini bilmiyorum " diye ekledim. "Neleri biliyorsun peki. Yani sendeki bu bilgilerin hepsi neden silinmiş olabilir ki." Dedi daha çok kendi kendine konuşuyor gibiydi. Ona pek çok mutasyona uğradığımı söylersem o da beni pek çok işlemden geçirebilirdi. Bu yüzden "ama yavaş yavaş hatırlamaya başlıyorum , eğr yardım edilirse daha çabuk gelişebilirim" dedim. Bana yardım etmelerini içten içe istiyordum. Fikrimi pek umursamadığını fark ettim. Adamı boşverip etrafa goz gezdiriyordum. Ağaçların yaprakları içiçe geçmişti sanki özel bir yol gibiydi. "Burası" dedi adam. Başımı cevirip isaret ettigi yere baktim. Gördügüm seye soyleyebilcegim tek sey 'sehir' kelimesi oldu. "Burası bir okul. Bir nevi ev ." Dedi. Dinlediğimi belli etmek icin basimi salliyordum. "Ve o adamın elindeki bir silahtı. Bir tabancaydı " diye devam etti. Gulumsedim. "Oldürücü müdür" dedim. O da benim gibi gulumsedi ve "evet kızım, dikkatli olmalısın" dedi

Başka GezegendenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin