Bölüm 20

58 4 0
                                    

selam , bu bölüm hitap etme işini hiç beceremediğim için , yazdığım her bölümü okuyan herkese hitap ettiğimi söylemek isterim. Oldukça yoruluyordum ve hiç ders çalışasm gelmiyor :( haftaya yazılılarım başlıcak off neyse canınızı sıkmayayım iyi okumalar :) sevgilerle :)

 bir de bir şey sormak istşyorum , Nathan karakteri var ya hani Louis Berry temsili resmi , ben yeni fotoğraflsrını bulamıyorum acaba değiştersem de başka biri mi yapsam ?? yorum :*

Nathan'ın ağzından ;

     Son bir kaç gün güneşli ve kavurucu sıcaktı. Ama sıcak hava yağmurun işaretidir derler ya bu doğru gerçekten. Dışardan bardaktan boşanırcasına yağmur yağıyor. Avluda yapılan dövüş sanatları derisne ara verildi ve tüm öğrenciler şuan yatakhanelerinde . Bense her zamanki yerimde yağmurun yağışını izliyor arada kafamı dışarı çıkartıp ıslanmasına izin veriyordum. Meredith ve 100 küsür öğrenci ailelerinin yanına döndüler burada kalmak istemeyenlerin zorla kalmasını istemem. Geriye kalan 381 öğrencinin ne zaman fikirlerini değiştireceğini merak ediyorum aslında . Hafiften deli olduğumuzu düşünenlerin olduğu kulağıma geliyor. Dediğim gibi zorla kimse onları burada tutmuyor...

     Gözlerimle ağaçların yapraklarından yere düşen yağmur damlalarına bakıyordum. Adım hızı, yerde bıraktığı derinlik her şeyiyle bu gelenin Aria olduğundan emindim. Son zamanlarda zor zamanlar geçiriyordu. Bağlanma olayları artış gösteriyordu ama o yinede kendini kontrol ediyor , kararlılığından vazgeçmiyordu.  Yanıma gelip oturdu ve dizlerini başının altına çekti. Bana bakabilecek bir açıyla başını yerleştirdi ve derin bir nefes verdi. Onu izlemek gerçekten çok hoştu. Yağmurdan ıslanmış saçları pantolonunu ıslatıyordu. Paçaları zaten ıslanmıştı. Ellerini kıpırdatıp duruyordu. Ona bakarken yüzümde oluşan gülümsemeye engel olmadım. O da aynı biçimde bana gülümserken kendi kabuğundaki Aria'nın omzuna elimi attım ve onu kendime doğru çektim. ıslak ama sıcak vücudu rahatlamamı sağlıyordu. O yanımda yokken gergin oluyordum. Genellikle okulun başına gelecekleri, başımıza gelecekleri , neler olacağını, uzaylıları , eğer başaramazsak olacakları düşünüyordum. Bilim kurgu romanlarında hep ileri ki zaman da böyle bir şey olurdu , bu şekilde ileri gelişmiş silahlarla uzaylılar yenilir ve dünya kurtulurdu ama şimdi.. Daha askeriye ile bile bir bağlantı sağlayamamışken bunun olması..

    düşüncelerimi bölen yine Aria olmuştu. Kıpırdanınca dikkatimi ona verdim. ''Üşüyor musun '' dedi bana merak edercesine. ''Hayır , peki sen ''  . 'Sıcak hissediyorum' dedi . Dedikten sonra bir müddet kendini yokladı, üşüyüp üşümediğinden emin olmak istedi.  Sonra da başını salladı. 'Hahah' dedim . Bu beni eğlendirmişti. Utanıyordu, belki utanmanın kelime anlamını bilmiyordu ama bunu yaşıyordu. Aslında biraz garipti. Beni sevebileceğinden bile emin olamıyordum. Onu öpmüştüm , yani bu pek bir şey anlam ifade etmeyebilirdi.

   Gözlerime bakan Aria , ''Nathan '' dedi. Dikkatim oldukça dağınıktı. 'Hmm' dedim. Başımı ormana doğru çevirmiştim. 'Bence okuldan gitmelisiniz ' dedi. Yutkunarak dediklerini sindirmeye çalıştım. Yanlış duyduğumu sanmıyordum. Ama yine de emin olmak için tekrar ettim. 'Okuldan gitmek mi' dedim. Her kelimeyi vurgulamıştım. 'Evet , zorundasınız ' dedi. Bana kararlı olduğunu göstermek için direk olarak gözlerimin içine bakıyordu. 'Neden' dedim. Bunu söylüyordu ama o canavarlarla tek başına mücadele edemezdi.

   Ayağa kalkıp yağmurun altında volta atmaya başladı. Arada ağzını açıp suyun içine süzülmesine izin veriyordu. Elimden destek alıp yerden kalktım. Kalçamı bir kere silkeledikten sonra yanına gittim. Ben gelince biraz ilerdi. Bunu tekrar yapmaması için omuzlarında tuttum. Islak ceketi ben kolunu sıkınca elimi ıslatmıştı. 'Neden dedim ' diye sordum. Yüzü ıslanmış , bazı yağmur damlaları gözünün etrafında toplanmıştı. Gözlerini yumup orada biriken damlarların akmasını sağladıktan sonra kaşlarını çatarak bana baktı. 'Çünkü hiç birinize ihtiyacım olmayacak Nathan ' dedi sert bir sesle. Adımı söylerken hafif bir tını takınınca dediklerindeki ciddiyet uçup gitmişti. 'Bunu bir tek bana mı söylüyorsun yoksa başka biriyle de konuştun mu Aria ' dedim. Omuzlarını hala tutuyordum. Başını sallarken gözlerini kapatmıştı. 'Okulda gördüğüm herkese , 2 gün içinde gitmiş olmalarını söyledim ' dedi. 'Lanet olsun ! Bunu neden yaptın Aria . belki de yardımı dokunabilecek pek çok kişinin gitmesini mi söyledin . Derslere bile başlamışlardı. '  Kükrer gibi çıkan sesim boğazımı bile ağrıtmıştı. Omuzlarını kurtarmak için sağa sola döndü ama onu sıkı tutuyordum. Aria'ya ne oluyordu anlamıyordum.  'Sence o saçma dövüş dersinizle onları yenebilir misiniz , bunun imkansız olacağını anlamıyor musun Nathan '  sesi ilk kez böyle iğneleyici çıkmıştı. saçları sırılsıklam olmuştu .Her kelimesinde yüzünü yıkayan yağmur damlaları yere atıyordu kendini. Onu donuk bir ifade ile bıraktım. Haklıydı. biliyordum , durduramazdık ama denerdik . Bilemiyorum başta bu işe sıcak bakıyordu ben de belki yenebiliriz diye düşünmüştüm. Haklıydı. Buna diyecek bir şeyim yoktu. Aria , kobay 97, haklıydı.. 

   Arkasını dönerken hapşurdu. Eliyle karnını tutarak avluya doğru yürümeye başladı. Hızlı hareket ediyordu. Sadece arkasından bakabiliyordum . Elimi şakaklarıma dayadım ve kendimi yer çekimine bıraktım. Kalçam sert zemine çarpınca tok bir ses geldi . Oluşan ağrıysa şuan içimde hissettiğim hiç bir ağrıyla baş edemezdi .

Başka GezegendenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin